kapat
13.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Taklit Dior moda alemini böldü


İki ünlü bir davete aynı kıyafetle gelirse ne olur? Modacılara sorduk, mesele derinleşti; kim taklitçi, kim tasarımcı tartışması çıktı.
Vural Gökçaylı 'Toplasan üç-beş modacımız var' derken Cemil İpekçi 'Bizde terziye modacı diyorlar' yorumu yaptı. Ünlüler için en büyük sıkıntılardan biri, aynı kıyafetle, aynı davette karşılaşmak olsa gerek... Hele bu ikili birbiriyle karşılaştırılıyor, birbirine rakip gösteriliyorsa! Oscar töreni gibi büyük organizasyonlarda yıldızların başına gelen bu durum, bizde de geçen haftaki Magazin Gazetecileri Derneği'nin (MGD) düzenlediği ödül töreni gecesinde vuku buldu: Gülben Ergen'in Christian Dior imzalı siyah elbisesinin birebir kopyası, Hülya Avşar'ın üstünde vardı! Modacısı Dilek Hanif'in diktiği kıyafetle geceye katılan Avşar, Ergen'i aynı kıyafetle görünce çok şaşırdı. İki ünlü, gece boyunca oturdukları yerden pek kalkamadı. Soranlara "Milyonda bir olur, yapacak bir şey yok" diyebildiler.

Ama ünlü modacılar cevap yarıştırmaktan geri kalmadı. Kendi içlerinde de yeni bir tartışma başlattılar ve "modacı", "terzi", "tasarımcı" ayrımını sorguladılar.

BEN DIOR'U TAKLİT ETMEDİM
Dilek Hanif: "Gülben Ergen ile Hülya Hanım'ın benzer kıyafet giymesi ilginç bir tesadüf. Ama ben Gülben Hanım'ın üzerindeki Christian Dior imzalı kıyafeti kopya etmedim. Çünkü bu yeni bir model değil. Geçen yıldan beri erkeksi kıyafetler moda. Ben de ödül gecesi Hülya Avşar'ın üstüne bayan smokin düşündüm. Ve ince ayarlamalar ile Hülya Hanım'a göre diktim. Benim kıyafetlerimde asla taklide yer yok. Çünkü kıyafetlerimi üzerinde taşıyan Hülya Hanım, Türkiye'nin en gözde ve en dikkat çeken ismi. Böylesine şöhretli bir hanıma kopya kıyafet çalışırsanız balonunuz çabuk söner. Smokin klasik bir tarzdır. Aynı kıyafetin benzerleri diğer bütün ünlü markalarda da var. Bu Christian Dior'un imzasıyla oluşmuş bir model değil. Smokin smokindir ve birkaç küçük değişiklik dışında tüm bu model kıyafetler birbirinin aynısıdır. Türkiye'de bu çok yaygın bir durum. Hanımlar ünlü markaların benzer kıyafetlerini aldıkları için böyle sürprizlerle karşılaşabiliyorlar."

BİZİMKİLERİN TARZI YOK Kİ...
Vural Gökçaylı: "30 yıldır bu işi yapıyorum, hep özgürce çalıştım. Türkiye'de üç-beş modacı dışında kendisine ait bir tarz oluşturan yok. Büyük kreasyonlar, defileler yapıldı. Bu defilelerde birçok kıyafet dünyanın önde gelen moda mecmualarından birebir çalınarak ya da esinlenme adı altında birkaç küçük değişiklikle yapılmış kıyafetlerdi. Türkiye'de davetlerde butik kıyafetleri giyen hanımlar, sık sık aynı kıyafetlerle karşı karşıya geliyorlar. Bunun sebebi haute couture giyenlerin dünyada sadece 350 kişi olması. Durum böyle olunca butik giyinen ya da özgür bir tarzı olmayan bir modacıdan giyinenler, bu tarz sürprizlere alışmak zorunda. Benim bir davette iki müşterim, benden habersiz Paris'ten aldıkları butik kıyafetle karşı karşıya kaldılar. Eşlerinden biri yanıma gelip, 'Vural Bey durumu gördünüz mü?' dediğinde cevabım 'İyi oldu. Hiç üzülemeyeceğim' olmuştu. Dilek Hanım'ın Hülya Hanım'a diktiği kıyafet hakkında yorum yapamayacağım. Ama genel olarak Dilek Hanım'ın zaten izlediğim kadarıyla Hülya Hanım'a diktiği kıyafetlerde bir tarz yok. Sade, düz elbiseler giydiriyor."

BİZDE TERZİYE MODACI DİYORLAR
Cemil İpekçi: "Eminim o gece Gülben Ergen de Christian Dior değil, Canan Yaka'dan giyinmiştir. Türkiye'de yıllardır çalıntı modeller yapılıyor. Bu dünyada da yapılıyor, ama daha farklı. Bir markanın modelini benimsediyseniz, kalıbını ve kumaşını alıp diktiğinizde adınızı terzi olarak yazıyorsunuz. Türkiye'deki tüm terziler modacı olarak tanınıyor. Bu da bu işi gerçek anlamda yapan insanlara haksızlık oluyor. Bir davette kıyafetini başka birinin üzerinde görmeyi hiçbir kadın istemez. Ama bu Türkiye'de sık oluyor. Çünkü butik giyiniliyor ya da terzilerine yaptırıyorlar. Orijinalini giyen hadi neyse, ama taklidini giyen rezil olur. Ama o da taklidi yaptırırken düşünsün...

Yıldırım Mayruk gibi defilelerinde çıplaklığı ön planda tutarak modacı olan ya da dünyanın moda dergilerinden altı başka, üstü başka modelleri çalıp birleştiren terzilere modacı denmesi beni rahatsız ediyor. İTKİP birincisi ve birçok genç tasarımcı varken, mankenleri soyarak modacı sıfatını almak gençlerin önünü kapıyor ve onlara haksızlık oluyor.

HAUTE COUTURE GİYEN KADIN YOK
Yıldırım Mayruk: "Bu tarz raslantılar Türkiye'de çok sık oluyor. Çünkü Türkiye'de haute couture giyen kadın yok. Yani kimse ısmarlama kıyafet diktirmiyor. Türkiye'deki birçok modacı kopya tasarımlar çalışıyor. Haute couture kıyafetler, 50 bin dolardan başladığı için Türkiye'de kopya kıyafetlerle dolaşılıyor. Hanımlar orijinal aynı markayı giymişlerse, karşısındakinin de ne kadara aldığını, nasıl bir kumaş ve özelliklere sahip olduğunu bildikleri için rahatsızlık duymazlar. Kendi üstünde orijinali varken, taklidini gören kişi de bu durumdan rahatsız olmaz. Ama taklit giyenin huzuru kaçar."

DEĞER ÖZERGÜN

 
2001 yılı Türkiye 1. Futbol Liginin şampiyonu kim olacak?

Fenerbahçe
Galatasaray
Gaziantepspor
Beşiktaş

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır