İnsanın yemekle ilişkisi diğer insanlarla ilişkilerini de gösterir. Yemek konusunda Şirazlı Sadi şöyle der:
"Az yemeyi alışkanlık haline getiren kimse, tesadüf edeceği zaruretleri kolaylıkla karşılar. Eğer bir kimse geniş zamanında bol bol yiyip rahat yaşamaya alışmışsa darlık zamanında meşakkatten ölür...
Kusacak kadar çok yeme, zayıflıktan canın çıkacak kadar da az yeme. Oburluk insana yaraşmaz. Köpek obur olduğu için bu kadar alçaktır...
Ahmak neye benzer?..
Yemek nefis için bir haz olmakla beraber, derecesiz yenilirse ıstırabı mucip olur. Gülbeşekeri zorla yersen zarar verir, fakat acıkıp da yediğin kuru ekmek, gülbeşekeri yerine geçer."
Sözünü bilmek, nerede ne zaman ve kime ne söyleyeceğini bilmek, insanı insan yapan özelliktir. Şirazlı Sadi "sözünü bilmenin" erdemi hakkında şunları söyler:
"Hiçbir kimse asla cehaletini ikrar etmez. Ancak biri söz söylerken, daha sözünü tamam etmeden onun sözünü keserek kendisi söze başlayan kimse, cehaletini meydana vurmuş olur. Akıllı insan için sözün başı ve sonu vardır. Birisinin sözü bitmeden söze girişmez. Edep, tedbir, akıl sahibi insan, başkalarını susmuş görmeyince söz söylemez...
Bir haberin gönül inciteceğini bilirsen sus, o haberi başkası getirsin...
Sözünün tamamiyle ispatlanmış olduğuna emin olmadıkça, padişaha bir kimsenin hıyanetinden bahsetme, yoksa kendi kötülüğüne çalışmış olursun...
Sözünün tesir edeceğini bilerek söyle. Kendi fikrini kabul ettirmek için nasihat eden kimse, nasihate daha ziyade muhtaçtır...
Ahmağa başkaları tarafından övülmek hoş gelir. Çünkü ahmak kesilmiş koyuna benzer, bacağından üfürürsen semiz görünür...
Sözünün bütün manasıyla doğru olduğunu bilmedikçe ağzını açmayasın...
İnsanın gizli ayıbını aşikâre etme; çünkü hem onları rüsvâ etmiş olursun, hem de herkesin sana olan itimadını sarsarsın...
Alçak kimse, hünerle başa çıkamadığı kimseyi arkadan çekiştirmeye başlar...
Bir bezirgan bin altın ziyan etti. Oğluna dedi ki: 'Sakın bu ziyan lafını kimseye açma.' Çocuk, 'Baba, ferman sizindir, söylemem fakat bunun faydasını bana anlat' dedi. Babası da 'Söyleme ki musibet iki olmasın' dedi, 'Birisi sermayenin noksan olması, diğeri komşuların oh demesi.'
Kederini düşmanlara söyleme, çünkü yüzüne karşı lahavle çekerler, fakat içlerinden sevinirler..."
İktidar sahipleri neden iktidar olduklarını bazen unuturlar. Şirazlı Sadi'nin "muktedir"lere de çok sözü vardır:
"Hükümdar kendi rahatını düşünmekle kalırsa, onun ülkesinde kimse rahat edemez. Çoban uyursa kurt sürüye dalar...
Kim muhtaçsa, kimse yoksulsa onu koru, çünkü padişahın tacı halkın sayesinde başında durmaktadır. Halk kök gibidir, padişah da ağaç. Nasıl ağaç kökünden kuvvet alırsa, padişah da halkından kuvvet alır...
Her kim ki iktidar zamanında iyilik yaparsa, âciz zamanında zahmet çekmez...
Halk, hayatında ekmeğini yemediği bir adamı, öldükten sonra hiç anmaz...
Zavallı haris muktedir, dünyanın her tarafında biraz daha fazla varlık elde etmek için koşar, ecel de onun arkasından koşar..."