  
Özür
İstanbul Milletvekili Cavit Kavak, hastanede, yoğun bakımdaki annesinin başucunda beklerken... Sık, sık telefonu çalıyordu.
Arayanlar -Kavak'ın deyimiyle- aşağı yukarı, orta dereceden bazı subaylardı.
"Telefon dinleme olayından dolayı" üzüntülerini dile getiriyorlardı.
Cavit Kavak'a sorduk:
- Siz "özür dileme" bekliyordunuz... Bu telefonlar talebinizi karşıladı mı?
- Bazı şahsi dostlarımın arayarak üzüntülerini ifade etmeleri, beni tatmin etmemiştir... Burada asıl önemli olan milletten özür dilenmesidir... Telefonumun dinlenmesini, bana oy veren 288 bin seçmene hakaret sayıyorum.
***
Cavit Kavak'ı dinlerken "şunu" düşündük.
Başbakan Bülent Ecevit de Cavit Kavak'a bir telefon etseydi.
Ve deseydi ki:
- Telefonunuzun dinlenmesi beni derinden yaraladı... Kurumlar adına sizden bizzat ben özür diliyorum... Bundan sonra da böyle şeylerin olmaması için, herkesi uyarıyorum.
Sahi, "bu şekilde bir telefon etmek" çok mu zor?
***
Siyaset "kendi göbeğini kendisi kesemediği" zaman...
"Başkaları" devreye girer.
Ve "toplumsal deformasyon" süreci işlemeye başlar.
Şu anda olduğu gibi.
***
Cavit Kavak'la sohbeti sürdürdük.
"Yeter artık" diye sesini yükseltti:
- Şikâyet edilen nedir?.. Siyasetin, krize düşmesi mi?.. İyi de... 27 Mayıs 1960'ta siyaseti biç... 12 Mart 1971'de, biç... 12 Mart 1980'de biç... Yetişmiş kadroları tasfiye et... Tabii ki siyasi kriz olur... Siyasi krizin sorumluları, siyasi kadroları tasfiye edenler değil mi?
***
Cavit Kavak "doğru söylüyor."
Ama "çok geç söylüyor."
ANAP'ın da "bir askeri müdahalenin ürünü olduğunu... Hatta... İhtilalin biçtiği kadroların, yeniden filizlenmemesi için, ANAP'ın, ihtilalcilerle işbirliği yaptığını" unutuyor.
Neyse... Dünü unutalım.
Ama bugün "şu husus" çok önem kazanıyor:
Cavit Kavak'ın söylemi "siyaset sektörü tarafından paylaşılmadıkça..."
"Siyaset kurumu" toplu bir tavır sergilemedikçe...
Ve "kan kaybetmeye" devam ettikçe...
Bugün "Kavak'a... Seçmenlerine" hakaret edilir.
Yarın da "başkalarına."
Ve ortalıkta senaryolar uçuşmaya başlar.
"DSP'den birkaç kişi istifa ettirilsin... DSP, sayı olarak MHP'nin altına düşsün... Sonra, bağımsız bir milletvekili başbakan olsun... Derviş ile Tantan'a da yardımcılık verilsin... Birkaç siyasetçi ile birkaç bürokrat hükümete alınsın... Başta Mesut Bey olmak üzere bazı liderler ve siyasetçiler tasfiye edilsin" senaryoları.
***
Sohbette, bir ara Cavit Kavak sordu:
- Özür dilenmesini beklemekte haksız mıyım?
Kavak'ın sorusu bizi "zaman tüneline" götürdü.
İhtilalciler, Yaşar Okuyan'ı hapse attılar. (1980)
2 yıl, 11 gün "yattı."
"On yıl idamla yargılandı."
Sonra Okuyan'a "affedersin... Yanlışlık oldu" dediler.
"518 bin lira" tazminat ödediler.
İçimizden, Cavit Kavak'a "on milyonluk banknot" uzatmak geldi...
"Al... Olan olmuş" diye de şaka yapmak.
Ama "konu" ve "hastane ortamı" şaka yapmaya elverişli değildi.
|