
"Ödüm kopuyor"
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik kaderi, siyaset dışından bir "tek adam"a hiç bugünkü kadar bağlı hale gelmemişti.
İş dünyası her gün Kemal Derviş'in ruh hali hakkında bilgi edinmeye çalışıyor.
Dün konuştuğum ünlü bir işadamı ile itibarlı bir profesyonel yönetici neredeyse aynı ifadelerle tedirginliklerini anlattılar:
"Derviş'in başarılı olması tek şansımız. Çünkü tersi, altından kolay kalkamayacağımız maliyetler çıkaracak. Bir şey olur da bırakıp gider diye ödüm kopuyor.."
Kemal Derviş'in birikimine güven tam.
Ama sinirleri, Türkiye'nin sorumluluğunu taşımak gibi bir kaderin gerektirdiği ölçüde sağlam mı?
Çarşamba günü meclis komisyonunda, mikrofonların açık olduğundan habersiz, yanında oturan BBDK Başkanı Akçakoca'ya yaptığı itiraf, onu bu açıdan izleyenlerin tüylerini diken diken etti:
"Müthiş bir psikolojik baskı bu. İnsana gına geliyor!"
Kararlı bir yüz..
Gına.. Yani bıkkınlık..
Bıkkınlık, sıradan insanlarda bırakıp kaçma isteği yaratır. Tek umut, Derviş'in "sıradan biri" olmadığına beslediğimiz inançtır.. Bu inancı, yabancı otoriteler de destekliyor.
On gün önce New York'ta onun konuşmasını dinleyen Standard and Poor's direktörlerinden Marie Cavanaugh, düşüncesini NTV muhabirine şu sözlerle aktarmıştı:
"Uzun zamandır böyle kararlı bir yüz görmedim.."
Derviş bu kararlılıkla, üst üste karşısına çıkan direnç noktalarını aşarak Bankalar ve Telekom yasalarını bakanlar kurulundan geçirerek meclise taşımayı başardı.
Ama dün buradaki baskılara, Atlantik'in öbür yakasından gelen baskılar da eklenmeye başladı.
Çünkü Telekom yasasına altı noktada, Bankalar yasasına bir konuda IMF'nin itiraz ettiği haberi geldi.
Bu noktada soğukkanlılık, sağduyu ve basiret gerekiyor. Kaderin bu büyüklükte sorumluluk yüklediği bir kişiye pes etmek yakışmaz.
IMF yavaş ol!
Ayrıca şu gerçek de unutulmamalı:
Türkiye müstemleke değil.. Bağımsızlığının zedelendiği şüphesinin doğduğu ve hor görüldüğü bir noktada yükselecek ulusal tepki, meclisi "Olmaz olsun böyle yardım" deme noktasına sürükleyebilir.
Derviş'e de böyle bir tehlike karşısında Türkiye'nin hassasiyetlerine sahip çıkmak ve IMF'yi "ateşle oynamayın" diye uyarmak görevi düşer.
Meclisteki iktidar çoğunluğu, IMF'nin yeni talepleri arasında makul olanları dikkate almalıdır. Ama Türkiye'nin güvenlik çıkarları ile ekonomik şartlarına uymayan öneriler elbet "hayır" cevabı alacaktır.
Reddedilen isteklerin savunmasını ve sözcülüğünü Derviş üstlenmelidir.
Böyle bir tavır IMF'yi ikna konusunda daha inandırıcı olacaktır. Ayrıca Türk halkının ekonomik programa desteğini ve Derviş'e beslediği güveni arttıracaktır.
Tek adama bağlı "pamuk ipliği" tedirginliğine son vermek için iyi bir fırsat bu. Heba edilmemeli..
|