kapat
05.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Neyi gizliyorlar?

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekillerinin oturdukları "kulis" bölümüne gazetecilerin girişi yasaklandı. Milletvekillerinin gerekçesi, daha çok zaman geçirdikleri kuliste gazeteciler olduğu zaman rahat edememeleri, birbirleriyle rahat konuşamamaları. "Biz kendi aramızda konuşurken gazeteciler de izliyor, sonra istedikleri gibi yazıyorlar" diyor sayın milletvekilleri.

Meclis'te gazetecilere kısıtlama getirilmesi ikinci kez gerçekleşiyor. Birinci Meclis'ten itibaren gazeteciler, parlamento muhabirleri, genel kurul salonu dışında her bölüme girebiliyorlardı. 1955'ten sonra ilk kısıtlamayı Menderes getirdi ve gazetecilere basın bölümü dışında her yer yasaklandı. Demokrat Parti iktidarı bu kısıtlamayı boşuna getirmemişti. İşler ters gidiyor, CHP güçlü bir muhalefet yapıyor, sadece genel kurulda değil, komisyonlarda da çok canlı tartışmalar oluyordu.

Demokrasinin alfabesi
Tabii ki bütün bunlar da gazeteler yansıyor ve iktidar partisi yöneticilerini sinirlendiriyordu. Komisyonlar ve tartışmalar izlenemez olmuştu. Ama o günlerde de gazeteciler yılmadılar, Meclis'te olan biten herşeyi yine öğrendiler, yazdılar, halka duyurdular.

Gazetecilerle kavga etmek, gazetecilerin çalışmasını engellemek bütün sıkıntıya düşen iktidarların değişmez tepkisidir. Bu kez ise, bütün partiler gazetecilerin çalışmasını engellemek için birleşmişlerdir. Sıkıntı bütün partilerde, bütün milletvekillerindedir.

Şeffaf toplum... Şeffaf devlet... Şeffaf ekonomi... Şeffaf siyaset...

Bunlar içi boş, öylesine kavramlar değildir. Toplumun bütün bireylerinin herşeyden ve yöneticilerin her adımından, kararından haberdar olma haklarını ifade eder. Toplum, bu hakkı sayesinde nasıl yönetildiğini izler. Yönetenler de aldıkları her kararın, attıkları her adımın hesabını verirler.

Milletvekilleri, yönetme hakkını halk adına kullanırlar, halktan aldıkları yetkiyi kullanırlar. Bu yetki onlara babalarından kalmamış, halk tarafından verilmiştir. Dolayısıyla halk verdiği yetkiyi geri alabilir. Bunlar demokrasinin alfabesidir.

Çekindikleri bir şey var ki
Bu alfabenin en başında da yine halkın haber alma hakkı bulunur. Halkın haber alma hakkını kısıtlamaya çalışmanın birinci kaynağı da "kendine güvensizlik"tir.

Milletvekillerimiz, genel kurul salonu dışında ne konuştuklarının, ne düşündüklerinin, ne tartıştıklarının bilinmesini, duyulmasını istemiyorlar. Böyle bir hakları her vatandaş gibi vardır, ama sadece kendi evlerinde vardır. Kendi evleri dışında attıkları her adım, söyledikleri her cümle kamuya açıktır, açık olmak zorundadır. Herhangi bir vatandaşın saçmalamaya hakkı vardır, milletvekilinin yoktur.

Milletvekilleri Meclis kulislerinde "rahat" etmek istiyorlar. Aralarındaki konuşmaları, gerçek düşüncelerini başkalarının öğrenmesini; halkın kendilerini tanımasını istemiyorlar. Kürsüde yaptıkları konuşmanın gerçek fikirlerini yansıtmadığını, başka türlü düşündükleri halde başka türlü oy kullandıklarının bilinmesini istemiyorlar.

Şeffaf siyaset istemiyorlar, şeffaf siyasetçi olmak istemiyorlar. Herhalde çekindikleri birşeyler vardır.

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır