kapat
05.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Değişim şamatası!

Dün sinemalarda gösterime giren Semih Kaplanoğlu'nun ilk uzun metrajlı filmi "Herkes Kendi Evinde"nin başlarında bir sahne var.

Amca 50 yıl sonra Türkiye'ye henüz dönmüştür. Otoyollardan geçerek; vızır vızır gidip gelen arabaların ve gökdelenlerin arasından yeğeninin evine doğru gitmektedir.

Yeğen dönüp sorar amcaya: "Nasıl, değişmiş mi Türkiye?"

Amca olabildiğince donuk bir ifadeyle yanıtlar: "Hayır; değişmemiş, sadece gelişmiş!.."

***
Şimdi herkes değişimden konuşuyor; herkes "Türk toplumunun radikal bir değişimin eşiğinde" olduğuna inanıyor...

Yalnız önemli bir nokta var: Eşikte durmak kapıdan içeri girmeyi zorunlu kılmıyor.

Eşiğe oturup "şöyle bir soluklanayım" dediniz mi, her şey çok hoş gelmeye başlayabiliyor; hafiften tatlı bir uyku bastırıyor üzerinize... Uyandığınızda, arkanızda duran kapıdan içeri girmek üzere oraya geldiğinizi unutup yerinizden kalkıyor ve geldiğiniz yöne gerisin geri dönüyorsunuz...

Böyle gerçekleşmez değişim...

Bir kere, "değişirsek batmaktan kurtuluruz!" diye düşünen uyanıklar topluluğu gerçekten değişemez...

Sonra...

Ne kadar kibarca olursa olsun, "Asalım şurdan iki adamı, bak bir daha oluyor mu!" mantığıyla yaklaşanlar asla değişmezler, tersine gitgide kendi kabukları içinde büzülürler...

Eski derisini bir kılıf gibi çıkartıp yenisiyle hayatta "sürünmeye" devam eden yılanları "değişmiş" sananlarla olmaz değişim! Yenilenmeyle yetinenler değişemezler!

"Atalım bu kanepeyi koltuğu; eskimiş çorapları çöpe gönderelim; yürümeyen aşklarımızı bitirelim! demeye benzemez toplumsal değişim!

Önce gidip aynaya bakmayı gerektirir.

Önce tek tek!.. Sonra topluca bakmayı...

Zordur bu iş!

Değişmesi gerekenin ne olduğunu açık seçik görüp bir fikre sahip olamayanların yapıp yapacağı üstünkörü bir makyaj olur ancak...

İnce belli bardağın içine eskisiyle aynı saman tadını taşıyan poşet çay sallandırmak değişim mi?..

Bir halk kendisine "halk" olarak bakanların iyi iş yaptığını düşünüyor; asla haklar ve özgürlüklere sahip bir yurttaş olmayı talep etmiyorsa, değişemez.

Kitlelerin ezilmişliklerinin kini ve gücenikliği asla değişimin dinamiği olamaz...

Bir sözüm de, dış dinamiklerin değiştirici gücünü fazla vurgulayanlara: Adamı "dışardan" değiştirirler. Doğru! Fakat "değiştirilmek"le değişmek arasında müthiş bir fark vardır çoğu zaman. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Asıl olan değişimi istemek, karar vermek ve bunun için siyaset yapmaktır...

***
Değişim "şamatası"nın başka bir boyutu daha var ve hiç gündeme getirilmiyor. Ben biraz açayım.

"Şunu biraz değiştirelim!"

"Niye? Kötü mü?"

"Yoo, ama maksat değişiklik olsun!"

İşte böyle hiç, ama hiç olmaz gerçek bir toplumsal değişim...

Değişim şamatası beceriksizliklerimizin, fesatlarımızın, aşksızlıklarımızın üstünü örten allı pullu bir şal olmamalı...

İyi şeyler değiştirilmez.

Değişim, değişmesi gerekenlere indirilen sert ve topyekõn bir darbedir!

Gerçek değişim devrimcilerin de, muhafazakârların da, ekmeğin de, şiirin de hakkını verir.

Yalnızca paranın hakkını veren politikalara değişim politikaları demek, kendini kandırmaktır.

FISILTI
Biraz ekmek, biraz taze su! Bir ağaç gölgesi ve gözlerin! Hiçbir sultan benden mutlu değildir artık.

ÖMER HAYYAM

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır