kapat
05.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
MEHMET TEZKAN(mtezkan@sabah.com.tr )

Ankara'daki acayip durum..

Ortada çok acayip bir durum var.. Demeçler, bildiriler savaşında söylenenleri alt alta yazın..

Salim kafayla defalarca okuyun.

Askeri cepheden gelen bildiri de haklı.. Siyasi cephede yazılan da..

İşte durumun acayipliği de burada başlıyor.. İşin içinden çıkılmaz dedirten anafor bu nedenle Ankara'yı kasıp, kavuruyor..

Aslında işin içinden çıkmak mümkün.. Yapacağınız tek şey; kavgaya hangi cepheden, hangi eksenden bakacağınızı belirlemektir.

Askeri bürokrasi ile DGM savcıları olayı "yolsuzluk eksenine",

siyasiler ise "demokrasi eksenine" çekmeye çalışıyor..

Jandarma'nın açıklamasına 'yolsuzluk' gözlüğünü takarak bakarsanız yüzde yüz hak verirsiniz..

Ama 'yolsuzluk' gözlüğünü çıkarıp 'demokrasi' gözlüğünü takarsanız durum değişir..

Yapılan açıklamaların demokrasiyle pek bağdaşmadığı görülür..

Ama dikkat edin..

'Söylenenler kadar söyleyen de önemlidir' takıntısına kapılıp sırf söyleyene kızdığınız için söylenenleri dinlemez, göz ardı ederseniz de bu kez demokrasinin yara almasına seyirci kalabilirsiniz.

Çünkü, askeri kesim ile girdiği tartışmaya, siyasetin güven vermeyen pozisyonda yakalanması sağlıklı değerlendirme yapılmasını engelliyor..

Ortaya çıkan duruma bakın..

Başbakan Yardımcısı Yılmaz, jandarmayı hukuk devletini gestapo devletine çevirmekle suçluyor..

Jandarma da Başbakan Yardımcısı'na ağır bir bildiri ile cevap veriyor..

Jandarma Genel Sektererliği'nden yapılan yazılı açıklama, bu kez ANAP Genel Sekreterliği'nden yapılan yazılı açıklamayla cevaplandırılıyor..

Ankara'nın içine düştüğü duruma bakın..

Devletin çivisi çıkmış mı, çıkmamış mı siz karar verin..

ANAP bildirisi, Jandarma'nın bakandan izin almadan açıklama yapmasını demokrasi açısından düşündürücü buluyor..

Haklı..

Demokrasi gözlüğüyle bakarsanız çok haklı..

Ama öbür gözlükle bakarsanız, yolsuzlukların üzerine giden kolluk güçleri siyasi manevralarla rejim tartışmasının içine çekiliyor sonucuna varırsınız ki; o zaman da siyasileri haksız bulursunuz..

Nereden bakarsanız bakın, zor konu..

Nereden bakarsanız bakın, sıkıntılı durum..

Neyse ki; bu kez asker-sivil tartışması Ankara il hudutlarıyla sınırlı kaldı..

Ülke çapında heyecan dalgası estirmedi.. Panik havası yaratmadı..

Tartışmanın en şiddetli olduğu saatlerde borsa 821 puan yükseldi..

Bu iyi mi, kötü mü siz söyleyin..

Bu tartışmanın pozitif sonuçlar doğuracak bir tek yönü var..

Ankara, herşeyi tartışmaya başladı...

Ankara, eteklerindeki taşları dökmeye başladı...

Şu günler geçse..

Ortalık sakinleşse de..

Yılmaz'ın şu sözlerini konuşmaya başlasak..

Yılmaz diyor ki; "Atanmışların siyasi sorumluluğu yoktur.. Sadece hukuki sorumluluğu vardır.. Yetki siyasilerde olmalıdır.. Çünkü bu yetkiyi kullanmanın siyasi sorumluluğunu taşıyan onlardır, hesabı verecek olan da onlardır."

Haklı.. Ama Yılmaz şunu unutuyor..

Siyasiler bugüne kadar sorumluluklarının hesabını hiç vermedi..

İşte tartışma da bu yüzden çıkıyor..

Kafalar bu nedenle karışıyor..

Siyasiler hesap verme geleneğini bir başlatsa..

Taşlar yerli yerine oturacak..

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır