kapat
05.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )

Al sana bayram.. İster sakla, ister kutla..

Allah razı olsun büyüklerimizden.. Cumhuriyet'in kuruluşundan beri racon yaptılar.. Memlekette ne eksikse, onun bayramını icat edip, ahaliye yokluğunu hissettirmediler.. Ben yöneticilik diye işte buna derim..

Cumhuriyet'in kurulduğu günden beri racondur.. Bu memlekette ne eksikse onun ya bayramını yapacaksın ya da Özel gününü kutlayacaksın..

Demokrasi mi yok? Seç takvimden bir gün, yap demokrasi bayramını.. Kadın hakları mı noksan? Al sana 8 Mart gününü.. İster kadınlarla tek tek tokalaş ister belediye otobüsüne binip, onlara arkadan yaklaş..

Çocuğuna günde iki posta dayak atıyorsan, 23 Nisan ne güne duruyor? Giydir oğlana bir bahriyeli kıyafeti, vicdanını rahatlat..

Bu işin tatbikatı hep başarılı olmuştur..

Mesela 27 Mayıs ihtilalini ele alalım.. Bu ihtilal; seçilmişlerin, atanmışlar tarafından tepetaklak edilmesi olaylarının ilkidir..

Rejim yıkıldı.. Cumhurbaşkanından, milletvekiline kadar kim varsa hapse atıldı.. Meclis kapatıldı..

Sonra akıllarına bir ilham geldi.. 27 Mayıs günü "Hürriyet ve Anayasa" bayramı ilan edildi..

Çok da işe yaradı.. Birileri ne zaman Anayasal hakları kısmak istediyse kimseden çıt çıkmadı.. Ahali "Şimdi bir Anayasa yüzünden kavga çıkarmayalım.. Sonra 27 Mayıs'ta hangi yüzle bayramlaşırız?" diye düşündüğünden sakin durdu..

Balığı ağlatırlar..
Bu konularda bana örnek saydırmayın, köşe yetmez.. Tapu tahsisli hazine arazisi kadar yer verseniz; söyleyeceklerim bitmez..

Temsil üç tarafı denizlerle çevrili memleketimizde, denizin keşfi en fazla otuz sene öncedir.. Ondan evvel yaz tatili geldi mi halkımız yaylaya çıkardı ya da marul tarlalarına koşardı..

Ama bu denizcilik konusunu önemsemediğimiz manasına gelmezdi.. Çünkü her Temmuz'un başında kutlanan bir "Kabotaj Bayramı"mız vardı ki içimizi rahatlatırdı..

Hele büyüklerimizin o bayram günü köpürte köpürte verdiği denizcilik nutuklarını dinlemeye doyamazdık.. Barbaros Anıtı önünde yapılan bu konuşmalardan balıkların dahi etkilendiğini bilirim..

Eski İstanbullular'a sorun.. Deniziciliğin önemini anlatan konuşmalar yapılırken, Boğaz'dan geçen balık sürüleri başlarını sudan dışarı çıkarır ağızları açık dinlerlerdi..

Kimisi gözyaşını tutamaz ağlardı.. (Özellikle kefaller çok sulugözlüdür..) Balıkçılar da oltaya gerek duymadan onları elleri ile toplarlardı.. (Biraz fazla mı salladık ne?)

Lafı gündemdeki son yasaklamaya getireceğim..

Bizim sektörde "Meclis muhabirliği" adı verilen bir iş kolu vardır.. Gazetelerin, ajansların, televizyonların bu iş için görevlendirilmiş adamları sabah akşam Meclis'te çalışırlar..

Siyasi parti kulislerine girerler.. Milletvekilleri ile canlı bağlantı kurup sohbet ederler.. Milletvekilleri onların kahrını; ipe sapa gelmez demeçlerini haber yaptırmak için çeker..

Gazeteciler de milletvekillerini "haber kaynağı" niyetine kullanır.. İki tarafta gerçeği bilir ama bozuntuya vermez; geçinir giderler..

Gerçi liderler grup toplantılarında konuşulanların basına sızdırılmaması için sıkı sıkıya tembihatta bulunurlar lakin tavuk şeyinin tövbe tutmayacağı, içinden çıkarmak zorunda olduğu yumurtasından bellidir..

Milletvekileri de çeneden yana tövbe tutamaz.. Tutmalarına da gerek yoktur..

Çünkü onlara konuşma yasağı getiren liderleri boşboğazlığı sever.. Hükümette, grupta ne olup bitmişse bizzat kendileri gezetelerin üst düzey yöneticilerine anlatırlar..

Böylece işler "Osmanlı yasağı üç gün sürer" hesabına gelir, bir süre sonra konuşma yasağı koyan da sebebini hatırlamaz..

Gece vakti darbesi
Gecenin bir vakti Meclis'te ondokuz milletvekiliymişler.. Aralarında saç ekimi yaptırarak kafa yapısının değiştiğini dosta düşmana ilan eden Ali Ilıksoy'un da bulunduğu ondokuz milletvekili..

Her partiden bir iki kişi var.. Bunlar makam otolarının nasıl daha tasarruflu kullanılacağını tartışacaklarmış.. Bakmışlar ki ortalıkta hiç Meclis muhabiri yok..

Başlamışlar gazeteci milletini çekiştirmeye..

Birbirlerini gaza getirip "meclis muhabirlerinin kulislere girmesini" yasaklamayı planlamışlar.. Bu niyetle bir de teklif yapmışlar..

Ondokuz elin tamamı anında kalkmış, teklif kabul görmüş.. Ertesi gün işine gelip de Meclis'i giremeyen muhabirler oyuna getirildiklerini anlamışlar ama nafile..

Hepsi birden Meclis Başkanı Ömer İzgi'nin makamına koşmuşlar ki "Aman artık çare senden.. Durumlar böyleyken böyle.." deyip, dil dökecekler.. Meclis Başkanı o sırada odasındaymış ve "Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nü kutlayan bir mesaj yazıyormuş..

Tam "Düşünce özgürlüğünün temelinde; düşünceyi ifade, gerçekleri bilme ve öğrenme hakkı yatar.." cümlesine gelmiş ki Özel Kalem Müdürü içeri girip "Efendim basın mensupları topluca kapıda bekliyor.." haberini vermiş..

Ömer Bey bu haberi alınca içinden "Hah!" çekmiş.. "Demek ki basın özgürlüğünü kutlayan bu mesajın kuvveti taaa nerelere gitti ki, bitmesini dahi bekleyemediler.."

Sonra Özel Kalem Müdürü'ne "Özgür basından biraz daha beklemelerini rica et.. Az sonra bitiriyorum.." demiş.. Özel Kalem Müdürü de;

"Efendim gelenler özgür basından değil, Meclis muhabirleri.." deyince durumu anlamış.. Niye geldikleri belli tabii..

Kızmış "Kabul etmiyorum, dağılsınlar.." demiş.. Kaldığı yerden mesajını yazmaya devam etmiş:

- "Demokrasinin yokluğunda verilmesi gereken kutsal mücadelenin öncüsü hep basın olmuştur.."

Şimdi öfkesi burnunda muhabirler Meclis'e geldiklerinde yakalarına siyah kurdele takıyorlar.. Böylece yasağı protesto ediyorlar..

Bu eylemi şahsen ben de destekliyor, çok da faydalı buluyorum..

Çünkü bizdeki devlet büyüklerini en etkileyen şey, protesto niyetine takılan siyah kurdeladır.. Siyah kurdelayı gördüler mi ödleri akıllarına karışır.. Yalnız kurdela ceketin yakasında etkili olmaz..

İlla ki sonuç almak istiyorsan kurdelayı nereye takacağını bileceksin, görenin fikri uçuklayacak..

Kıssadan Hisse: Bayramdan sonra nağra.. Hoşgeldin basın ağa..

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır