kapat
05.05.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

ciceknet

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansbank

 
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )

Akıl akıl, gel burnuma takıl...

İzmirli iş adamları, kaliteli genç kadroların Kanada'ya, ABD'ye, Avustralya'ya, Almanya'ya taşınmaya başladıklarını haber veriyorlardı.

Ali Kırca da, geçen haftaki Siyaset Meydanı'nda aynı konu üstünde yoğunlaşmıştı. Bu arada 21 yaşındaki bir delikanlıdan gelen bir mesajı da okumuştu. Delikanlı özet olarak şöyle diyordu:

- Brezilya için geleceğinin çok parlak olduğu söylenir sürekli. Türkiye için de öyle. Türkiye'nin de geleceği çok parlak. Sürekli bu söyleniyor. Ben ise gelecekte değil, doğru dürüst şimdi yaşamak istiyorum; sevgilimle kumsallara uzanmış tatil yaparak..

Bir gazete haberi ise Kuzey Kıbrıs'daki bazı Türkler'in, Londra'da Rum pasaportu çıkarttıklarından dem vuruyordu. Güney Kıbrıs Rum pasaportu; hem daha kolay kabul görüyor, hem de vizasız dolaşabiliyormuş bazı AB ülkelerinde...

Türkiye'nin, 20. Yüzyıl boyunca dünyada en kötü yönetilmiş ülkelerden biri olduğu, güngünden daha çok ortaya çıkıyor.

Çürümüş ülkeler sıralamasında baştan 4. sıraya tepetaklak dikilmemiz; "yaşam kalitesi" açısından da, Yunanistan'ın bile 65 basamak altına düşmemiz, iyice kanıtlıyor bunu..

Üstelik Türkiye, Yunanistan gibi 2. Dünya Savaşı'ndan da geçmemiş ve tarihinde bir kez olsun bombardıman görmemiş olduğu halde.

Türkiye'nin beyinsel gücü; biten yüzyıl boyunca da, neden bu kadar kötü yönetilmiş olduğumuzun analizlerini yapmaya henüz yetmiyor.

Sinsi talanlar ve iri yalanlar, hamaset afyonlaması ve yabancı düşmanlığının pompalanmasıyla gündem dışına itiliyor boyuna...

Sanki yabancı sermayeyi reddederken; dış silah alımlarına her yıl, milyarlarca dolar ödememişiz ve 1953'de savunma güçlerimizin yüzde 95'ini, NATO Başkomutanlığı'na bağlamamışız gibi.. Sanki Türkiye'de kimsenin giremediği gizli Amerikan üsleriyle NATO üsleri kurulmamış gibi..

O dönemlerde yabancı düşmanlığı, sadece Sovyetler'le Komünizm'e karşı kırbaçlanıp şahlandırılıyordu.

Oysa 1921'de Ankara, Sovyetler'le 20 yıllık Moskova dostluk antlaşmasını imzalarken; yabancı düşmanlığının merkezinde İngiltere ve Batı emperyalizmi vardı.

İkinci Dünya Savaşı sırasında ise, Ankara'nın Hitler'le olan yakınlaşması, içerde ırkçılık edebiyatını azmanlaştırıyordu. Baş düşman da Moskova oluyordu.

O nedenle de 1945'de; Ankara, Moskova Antlaşması'nı uzatmak isteyince, Stalin'le Molotov bu isteği reddetmiş ve Ankara'nın sürekli israrı karşısında, bazı ağır koşullar ileri sürmüşlerdi; Kars'la Ardahan'da sınır düzeltmesi ve Boğaz'larda Müttefik güçlerin ortak üsler kurmaları gibi..

1947'de de, İtalyanlar'ın elindeki 12 Ada, Türkiye'nin davet bile edilmediği Paris Dışişleri Bakanları Konferansı'nda Yunanistan'a verilmişti.

Bütün bu olup bitenleri Türkiye'de ne Büyük Millet Meclisi tartışabiliyordu, ne basın, ne üniversite..

Tıpkı Hazine arazilerinin, kimler tarafından yağma edildiğinin; ve kimler tarafından, kimlere ihsan edildiğinin de tartışılamadığı gibi..

Tıpkı Devlet Bankaları'ndan alınıp, ödenmemiş kredilerden; kimlerin yararlanmış olduğunun da tartışılamadığı gibi..

Tıpkı silah alımlarına her yıl ödenen milyarlarca doların da tartışılamadığı gibi...

Sürekli dış düşmanlarla iç düşmanlar, en büyük tehlike olarak tutuluyordu gündemde... Ve yolsuzlukların saydamlaştırılmasına kimse yanaşmıyordu. Kul yığınlarında; ekonomi bilincinin, hukuk bilincinin, tarih bilincinin geliştirilmesine de, kimsenin yanaşmadığı gibi...

Ankara'nın çeşitli tehlikelerle dış düşmanlıklar arkasına sakladığı; sinsi talanlarla iri yalanlar düzeni, geldi duvara dayandı şimdi...

Kimse ne halt edeceğini tam olarak bilemiyor gibi..

ABD ile Avrupa Birliği, adam başına düşen ulusal gelir tablosunda, 30 binle-40 bin dolar arasını koşmaya başlarken; biz 2.900 dolara çakılmış durumdayız.

Ve Türkiye'yi terkedenler çoğalmaya başlıyor.

Neyse ki, küreselleşme süreci hızlanmada... Besbelli ki, 21. Yüzyılı da ıskalatmayacaklar Türkiye'ye... Enseyi karartmayın... Benzinin litresi 1 milyonu aşsa da...

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır