Futbolun adaletinin bulunmadığını ya da bu oyunda adalet dağıtacak kişinin hiçbir zaman hakem olmadığını dün Ankaragücü-Trabzonspor maçında bir kez daha gördük. Pozisyonları bulan, seyir zevki sunan Ankaragücü, golleri atan ise ne ilginçtir ki Trabzonspor idi. Kötü bir Trabzonspor iyi bir Sergen'le ilk yarıda üç gol birden buldu. Üç golün de hazırlayıcısı "alın da atın" diyeni Sergen'di. Zaman zaman durarak oynasa da orkestranın gerçek şefi oldu. Ne yazık ki farklı skora karşın Sadi Tekelioğlu'ndan Trabzon savunmasına kadar orkestranın hemen tüm hatları akortsuz çaldı, 90 dakika boyunca...
İkinci yarının hemen başında olağanüstü bir Ankaragücü izledik. Öylesine akıl almaz goller kaçırdı ki Başkent ekibi birkaç tanesi girse Trabzonspor farklı galibiyetten farklı mağlubiyete düşebilirdi.
Trabzonspor, Fenerbahçe galibiyeti ile derlenip toparlanma havası içinde... Ancak hâlâ takım oyunu konusunda sıkıntılar var. Ürkek daha da önemlisi korkak bir savunma Metih Aktaş'ın "ballı" gününü kolluyor. Tıpkı dün olduğu gibi. Karadeniz ekibi ligin ikinci yarısının en önemli üç takımı arasında yer alan Ankaragücü karşısında gerçekten şansı ile sonuca ulaştı.
Şans formasını giyen Sergen, başta da dediğimiz gibi üç klasik pasla sonucu belirleyen isimdi, ne ilginçtir ki 63. dakikada kendini kenarda buluverdi. Kimse akıl sır erdiremedi Sergen'in oyundan alınmasına. Trabzon seyircisi bile bu değişiklikte Sadi Tekelioğlu'na tepki gösterdi.
Sadi hocam, adı kalacak-gidecek gibi spekülasyonlara konu olunca bozuluyor. Böylesi bir değişikliği yapan hocayı tartışmamak adaletsiz futbolda bile dikkat çeker.
Temposu yüksek maçı Musa Eryılmaz elinden geldiğe kadar iyi yönetmeye çalıştı. Ancak ikinci yarıda Ankaragücü lehine vermediği penaltı belki kader anı değildi. Ancak çok şeyi değiştirebilirdi.
Magazin
