Politikacıların Türkler'i aptal yerine koyma yarışı devam ediyor. Yoksa, "Türk halkı, politikacıları, kendini aptal yerine koymada yarıştırmaya devam ediyor" mu demeliydim? Neyse. Galiba, sonuçta, fark etmiyor. Boşuna vakit harcamadan haberi vereyim: Eski dostumuz, Türktelekomzede Enis Öksüz Bey, küçük bir beyanat darbesiyle,fyukarıda bahsi geçen yarıştafbirinciliğe yerleşmiş vaziyette.
Haberi, televizyon ekonomi editörlerinin piri, Celal Pir'den aldım. Sabahleyin NTV'deki odasına uğradığımda Pir, "Enis Öksüz bize bir beyanat verdi, duydun mu?" diye sordu.
"Hayır" diye cevap verdim, "gençliğimi ve güzelliğimi Enis Öksüz'ün beyanatlarını dinlemeye borçluyum. Ama, madem ki konuyu Öksüz'den açarak bu güzel günü berbat ettin, o zaman tosla şu beyanatı da okuyalım bakalım" dedim.
Pir, sağ avcunu mükemmel bir şekilde taranmış saçlarının üzerinde dolaştırdıktan sonra, başbakan yardımcısına anayasa ileten bir cumhurbaşkanı edasıyla, birşey söylemeden, önüme bir haber itti.
Aynen alıyorum:
(Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal) Derviş'in, Telekom Yasası'nın Meclis'ten acilen çıkması yönündeki istemini değerlendiren Öksüz , "Meclis'in iradesine laf edilmez. Meclis, kendi iradesinin üzerine de ipotek kabul etmez. Yoksa, 'Meclis, Derviş'in emir eri midir' diye sormazlar mı?" dedi.
Breh, breh, breh!
Hayranlıkla Celal Pir'e baktım. Kılı kıpırdamadan haberi defalarca ekranlarda okumuştu. Ben olsaydım, ya daha ilk okumanın sonunda sol göğsümü tutarak masanın üzerine yıkılırfya da ikinci defa muhakkak başıma bir oturak geçirerek okurdum.
Meclis'in iradesine laf edilmezmiş. Meclis, iradesinin üzerine ipotek kabul etmezmiş. Hangi Meclis iradesinden bahsediyorsunuz, beyefendi? Sizin de içerisinde bulunduğunuz kabine, bırakın ipotek koymayı, Meclis'in iradesini taksitle Uluslararası Para Fonu'na kiralamadı mı?
Yakında imzalanacak olan stand-by anlaşmasındafda görüleceği gibi kredi Türkiye'ye taksit taksit verilecek. Meclis her reform yasasını imzaladığında IMF para verecek. Yasama durunca para da duracak. Stand-by anlaşmasının anlamı bu. Bunun anlamı ne?
Öksüz'ün iddiasının tersine, Meclis kendisini, Derviş'in değil, IMF ve onun ardında duran sanayileşmiş ülkelerin emrine verdi.
Olayın bundan daha acı, hatta akıllara durgunluk veren bir tarafı daha var. O da şu: IMF bir anlamda reform yapması için hükümeti fonluyor. Kredinin reform şartına bağlanmış olmasının anlamı budur.
Türkiye'nin istediği refomları, kendi çıkarına ters düştüğü için çıkartmamakta direnen politikacılara, IMF para veriyor ve rica ediyor: "Lütfen şu parayı alın ve reformları çıkarın da ekonomik krize düşüp zaten ezdiğiniz bu halkı biraz daha ezmeyin."
Atam, sen kalk da bunlar yatsın!