Hem gazeteci.. Hem akademik yaşama ucundan bulaşmış bir kişi olarak.. Hem de merak ettiğim, ilgi duyduğum için siyasi yaşamı uzun süredir yakından izlerim..
DSP de mercek altına aldığım partilerden biriydi..
Ecevit'i ilk kez yasakların kalktığı referandumda izledim..
O yıllar hem gazeteciydim, hem de siyasal bilimler fakültesinde doktora yapmaya çalışan bir öğrenci..
Ecevit'in mitinglerini, Ecevit'in toplantılarını bu iki kimliğimle izlemeye çalıştım..
Ecevit'i, Zeytinburnu'ndaki , Bağcılar'daki kahvelerde bir sandalyenin üzerine çıkıp yüz, bilemedin yüzelli kişiye konuşurken de gördüm..
Zonguldak'ta ,Gaziantep'te ,Trabzon'da insan seli arasında konuşma yapacağı kürsüye ilerlemeye çalışırken de..
40-50 kişilik yemekli toplantıların konuşmacısı olduğuna da tanık oldum..
"Konuş dudakların varken" diye pankart açılan günlere de..
Küçük eski bir minibüs vardı.. Yanında hep Rahşan Ecevit..
Bir de Ali'leri vardı..
Ali, genç, bıçkın gibi çocuktu.. Ecevit gelmeden önce mikrofonu alır, topluluğu coşturur, havaya sokardı..
Başarılıydı da..
Bu söylediklerim 90 öncesiydi..
Sonra 1991 seçimleri.. Yüzde 10.8 ile baraj aşıldı.. Ecevit 7 kişiyle Meclis'e girdi.. Grup oluşturamadıkları için arka sıralarda oturdular.. Kürsüye bile çıkamadılar..
Sonra.. 1995 ve 1999..
1986 yılında.. Sadece kahve toplantıları yapabilen.. 50 kişiyi, 100 kişiyi ancak toplayabilen adam, 1999 seçimleriyle Başbakan oldu..
Ama Ecevit de , DSP de hiç değişmedi.. Hep aynı çizgide kaldı..
Ecevit, 1987 seçimlerinde milletvekilli listesini nasıl hazırladıysa, Başbakan olduğu seçimlerde de listeyi öyle hazırladı..
Rahşan Ecevit DSP'yi nasıl kurduysa, hep öyle yönetti..
Hiç taviz vermedi.. Merkezçi tavrını hiç değiştirmedi..
İl başkanını da, ilçe başkanını da, milletvekilini de oturup tek başına seçti..
Rahşan Ecevit'in danıştığı tek kişi vardı; Bülent Ecevit..
Bülent Ecevit'in de danıştığı tek kişi vardı; Rahşan Ecevit..
Bunu kabul edenler, bu yönetim tarzına 'evet' diyenler, Ecevitler'e müracaat etti..
Ecevitler, kimseye gidip "Bizim partiye gel" diye vaatte bulunmadı..
Son seçimleri hatırlayın..
Milletvekili seçilip Ankara'ya gidenlerin büyük çoğunluğu, hayatları boyunca Ecevit'i hiç görmemiş, hiç konuşmamışlardı..
DSP binasının önünden geçerken özgeçmişini bırakan, mektupla müracaat eden, kendini Meclis'te buldu..
O zaman hiç kimse demokrasiden bahsetmedi..
Mektupla liste başına oturanlar; "Acaba örgüt ne der" diye düşünmedi..
Tepeden inmeyi, merkezden seçilmeyi demokrasiye aykırı görmedi..
Sorun DSP milletvekillerine.. Hepsi tek tek nasıl seçildiklerini anlatsın..
Sorun DSP'li il ve ilçe başkanlarına.. O göreve nasıl geldiklerini söylesinler..
DSP kurulduğu günden beri böyle bir partiyken..
Ecevitler, yıllardır hiç taviz vermezken..
O halde bugün bu gümbürtü niye?..
Kimseyi savunma gibi bir derdim yok..
Gazetecilik bir yana, siyaset bilimine kıyısından bulaşmış bir kişi olarak; sadece durum tespiti yapmak istedim..
Yoksa DSP'nin iç işlerine karışmak gibi bir derdim yok.. Buna niyetim de yok:
DSP'nin Türk siyasi yaşamındaki yerini yazacaklara küçük bir katkım olsun dedim..
Tarihe minicik bir not düştüm ..
Yoksa kimseyle bir derdim yok..