|
|
|
Bir gecede dört bin kilometre!
Sekiz ülkeden 30 tangosever bir geceliğine dans için Armada Otel'de buluştu. Seyirciler arasında tanıdık bir 'komşu' da vardı
Tango yapmayı bilmediğim için sürekli hayıflanıp dururum, kendimi dans edilen yerlerde kötü hissederim, fakat hiç bu kadar beter bir duruma düştüğüm olmamıştı. Geçtiğimiz hafta Armada Otel'de yapılan tango gösterisine giderken tango bilmeyen beş kişiden biri olacağım kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Üstelik de pistte 230 kişi varken. Bilmeyenlerden diğer üçü benim arkadaşlarımdı, beşinci şahsın kimliğini ise yazının sürprizi olarak şimdilik saklayacağım.
Benim masum bir gösteriden ibaret olduğunu sandığım gece başlamadan bir anormallik olduğunu farkettim. Bir kere etraf uzun yırtmaçlı eteklerden, birbirinden şık elbiselerden geçilmiyordu. Bütün kadınların ayağında sadece dans için giyildiğinde seksi gösteren tango ayakkabıları vardı, erkekler ise sanki Arjantin'den ithaldi. Gecede ünlü Tango Lesson filminin baş dansçısı Gustavo Naveira ve inanılmaz partneri Giselle Anne'in dansedeceğini biliyordum, biliyordum da diğer bütün kadınlara ne oluyordu. Hepsi kalkıp dans mı edeceklerdi. Edecek olsalar nereye sığacaklardı?
Evet efendim, kalkıp dansettiler. Hepsi... Her bir çift dünyanın en iyi dansçısı hissinde pistte dört dönüyordu (Buna milango usulü dansetmek deniyor, pistte herkes dönüyor). Onlar dansederken ayaklardan başımı kaldırabildiğim kadarıyla pistte yabancıların da varlığı dikkatimi çekti. Herhalde otelde bulunan turistler de heves edip geceye katılmışlar (Tabii bu tango elbiselerini her daim yanlarında taşıyıp taşımadıkları da merak ettiklerimin başında geliyordu).
COLOR TANGO ESTİ GEÇTİ
Gerçeği öğrenmem biraz vakit aldı. Bu masum bir tango gecesi değildi. O turistler var ya, işte onların Sultanahmet'e öylesine yolları düşmüş değildi. Gecenin detaylarını organizasyonda büyük payı olan tango ustası Serdar Sungar anlattı. Sekiz ülkeden 30 tango dansçısı sırf bu tango gecesi için Türkiye'ye, Armada Otel'e gelmişti. Belçikalısı, Hollandalısı, Almanı, İngilizi sabaha kadar tango yaptıktan sonra aynen ülkelerine geri dönecekti. Bunun yanında Türkiye'nin dört bir yanından 200'e yakın tangocu da orada bulunuyordu. Dertleri ne miydi? Aynı gecenin gündüzünde Naveira ve Anne tarafından düzenlenen workshop'a katılmak, öğrendiklerini göstermek, daha sonra da ustalarının özel dansını seyretmek. Talihsiz ben ise en az üç teklifi geri çevirmek zorunda kaldım. "Tango yapmayı bilmiyorum" dediğimde yüzlerinin aldığı şekli görmeliydiniz. Bilmeyen birine dans teklif etmiş olmanın utancıyla hızla yanımdan uzaklaşırlarken ben açıklamaya çalışıyordum: "Ama ilk işim öğrenmek..." Orkestrayı da esgeçmemek lazım. Dansçıların bu kadar iyi dansetmesinin bir nedeni de müziğin kalitesiydi. Tangocular bilir, 1989 yılında Roberto Alvarez ve Amilcar Tolosa tarafından kurulan Color Tango, o gece canlı müzik yapıyordu. Bu Türkiye'ye ilk gelişleriydi ve nerede olduklarını bir an bile umarsamaksızın deliler gibi müziklerini yaptılar.
Tango geceye komşu bakışı
Seyirciler arasındaki tanıdık sima Andreas Papandreu'nun eski eşi ve Yunanistan'ın şimdiki Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun annesi Margarita Papandreu idi (soldan üçüncü). O da bizler gibi dansedemiyordu. Bir köşede arkadaşlarıyla eğlenen bayan ex-Papandreu, salonu birkaç saat sonra çeşitli dans figürleriyle terketti.
Aslı E. Perker
|
|
|
|