Şimdi bu dış yardıma bağlı olarak para ve kur politikası da belirlenecek. Bankacılık sektörünün reform programı kesinleştirilecek. Ekonomide belirsizlikler önemli ölçüde azalacak. Buna bağlı olarak piyasaların çalışması sağlanacak. Mayıs ve Haziran ayındaki yüklü iç borç ve dış borç ödemelerinin yapılması kolaylaşacak. Bu borçları daha düşük faizle çevirmek mümkün olabilecek.
Hükümetin ve ekonomi yönetiminin uygulamalarına bağlı olarak da yeni ekonomik programa güven duyulacak veya duyulmayacak. Eğer güven duyulmazsa işimiz yine zora girecek. Güven sağlanırsa krizi aşma yönünde yeni adımları devreye sokabileceğiz. Koşullar iyi olursa ve ciddi hatalar yapılmazsa, ekonomide normalleşmenin başlaması sonbahar ayları gibi bekleniyor. Başbakan Bülent Ecevit'in beklentisi böyle.
* Yaz etkisi - Dış yardım yanında önümüzdeki aylarda ekonominin durumunu kolaylaştırıcı bir başka gelişme ise yaz aylarına giriyor olmamız. Normalde Haziran ayından itibaren her yaz enflasyonda düşüşler başlar. Bu yıl da kriz zamları nedeniyle Mart, Nisan ve Mayıs enflasyonunu yüksek çıkarttıktan sonra Haziran'da kamu zamlarının hız kesmesiyle fiyat artışlarında kırılma başlayabilir. Bu konjonktür yaz aylarınca devam edebilir. Enflasyondaki böyle bir düşüş de programa güveni artırabilir.
Yaz ayları aynı zamanda Meclis'in ve dolayısıyla siyasetin tatile girmesi anlamına geliyor. Siyasi istikrarı koruma daha bir kolaylaşıyor. Bu yönden de önümüzdeki aylar hükümete bir avantaj sunuyor.
* Yakalanan rüzgar - Dışardan gelen bu destekle bir rüzgar yakaladık. Mayıs ve Haziran iç borç ödemelerini rahatlattık. Temmuz ve Ağustos zaten rahattı. Üstelik TBMM tatil ve mevsimsel olarak enflasyonun düşeceği bir dönem. Bu koşullar faizi düşüşür, dövizi tutar, borsayı yükseltir. Kısaca birkaç aylığına durumu kurtardık.
* Sonuç- "Her darlığın bir bolluğu, her bolluğun bir darlığı vardır" Türk Atasözü n
Enlasyonun düşeceği, döviz gelirlerinin artacağı, dış mali yardımdan dolayı rezervlerin güçleneceği bir dönemde dövizde sakin bir dönem yaşanabilir. Bunda programa duyulacak güvenin bir etkisi olabilir. Hatta Merkez Bankası izin verse dolar psikolojik sınır olan 1 milyon liranın altına bile gerileyebilir. Ancak dövize yönelme olur diye Merkez Bankası buna geçit vermeyebilir. Bir süre için dolar 1 milyon liranın biraz üzerinde bir seyir izleyebilir. Geride bıraktığımız aylarda dövizdeki yüksek kazancı, bu koşullarda doğal olarak bulmak mümkün olmayacak.
* Faizde konrollü düşüş- Dış yardım haberiyle bono faizleri 95-98 bandına indi. Bu oran daha da gerileyebilir. Yıl sonu enflasyon hedefi ise yüzde 60'larda. Ancak içinde bulunduğumuz aylarda bu oranın önemli bir bölümü gerçekleşti. Geride kalan aylarda enflasyonun düşmesi gerekiyor. Özellikle Haziran ile başlayacak düşüş, enflasyona paralel faizleri nominal olarak aşağı çekebilir. Ancak geçen yılki gibi, faizlerde dramatik düşüşleri beklememek gerekiyor. Buna Merkez Bankası izin vermeyebilir. Çünkü hızlı düşüşün tüketimi yeniden canlandırması istenmez. Ancak yüksek seyretmesine de geçit verilemez. O zaman da Hazine ve kamu bankalarının faiz yükü artar. Bu nedenle en gerçekçi beklenti faizlerde kontrollü bir düşüşün gerçekleşmesi.
* Borsanın çıkışı sürebilir-Son haftaki yükselişi yüzde 28 olan borsa 4 Nisan'daki 0.62 centlik taban noktasına göre yüzde 63 prim yaptı. Ancak gele gele borsa 1 cent seviyesine geldi. Halbuki 19 Şubat öncesindeki düzeyi 1.49 centi. Gerçi ne şirketlerin ne de bankaların durumu 19 Şubat öncesi düzeyinde. Pazartesi günü açıklanacak bilançolar da bunu ortaya koyacak. Ancak hem dış kaynak coşkusu hem de önümüzdeki dönem gelişmelerinin verdiği umut alıcıları teşvik edecek. Son günlerdeki hızlı çıkıştan dolayı kâr realizasyonunu düşünenlerin satışları da gelecek. Ayı ile boğa kapışması sertleşecek. Bu mücadeleden, önümüzdeki konjonktürün etkisi ve borsadaki fiyat düzeyleri de dikkate alınırsa, boğaların galip gelmesi daha yüksek bir olasılık. En azından borsa gelecek aylardaki bu olumlu gelişmelerin tümünü henüz fiyatlara yansıtmış değil.