Filistin-Suriye
Geçen Cuma günü, ABD yönetiminin Irak'a yönelik politikasını sizlere hatırlattıktan sonra, bölgede çok ilginç bir başka gelişmeden, Suriye-Filistin ilişkisinden söz etmiştik. Şimdi bu ilişkiye bakmaya devam edelim.
"Geldik 1993 yılına.. Oslo anlaşması sonrası Esad ile Arafat'ın arası daha da açıldı. Suriye bütün gücü ile, Batı Şeria ve Gazze'deki Arafat karşıtı İslami kuruluşları desteklemeye başladı. Ama 1998 yılı bu ikilinin ilişkilerinin en kötü düzeye indiği dönem oldu. Suriye Savunma Bakanı Mustafa Tlass'ı "Arafat'ı çirkin bir striptizciye, sessiz bir fareye benzeten" konuşmayı yapmasına ve bunun sonucu olarak Gazze ve Batı Şeria ile Ayn Hilwe kampında Suriye yanlısı gösteriler yapılmasına ne itmişti? O yıl, Rıfat Esad'ın oğlu Sumer, Gazze'ye gelmiş ve Arafat tarafından çok sıcak bir biçimde karşılanmış ve Arafat ile babası arasında bir dostluk köprüsü kurulmasını istemişti. İşte bu Hafız Esad'ı çileden çıkaran adımdı.."
Esad sonrası
Ama Hafız Esad'ın ölümü, işleri, ilişkilerin yönünü bir defa daha değiştirdi. Arafat, cenazeye gitti. Bu arada, Rıfat Esad, kardeşinin oğlu Beşir'in liderliğini açıkça eleştirip karşı çıkınca ise, Arafat ondan hemen uzaklaştı. Rıfat, Sümer'in iki arkadaşı olan, Arafat'ın ekonomi danışmanı Halid Salam ve basın işleri görevlisi Hisam Makki kanalı ile iki kere Arafat'tan randevu istedi, ikisinde de reddedildi.
Sonuçta, Filistinli ve Suriyeli yetkililer konuşmaya başladılar. Faruk Kaddumi birkaç kez Şam'a geldi. Ve bu yılın başlarında, Arafat ile Beşir Esad telefonla konuşmaya başladılar.
Ocak 2001 ise, Suriye'nin Filistin bölgelerinde üretilen tarım ürünlerinin ülkeye girişine tarihinde ilk kez izin verdiği tarih oldu.. Suriye daha önce bu ürünleri İsrail işgali altındaki topraklarda üretildikleri gerekçesiyle geri çeviriyordu. Ama Arafat'ın Beşir ile Şam'da görüşmesine Suriye sıcak bakmıyor, önce mutlaka anlaşılması gereken noktalar olduğunu savunuyordu.
Arap Zirvesi'nin yapılacağı Mart ayı yaklaşıyordu. Suriye'nin istekleri vardı ve görüşme için Arafat bunları kabul etmeliydi. Neydi bu istekler:
1. BM Güvenlik konseyi'nin 242 ve 338 nolu kararlarının İsrail ile görüşmelerde zemin oluşturması, 2. Filistin Devleti'nin başkentinin Kudüs olması konusunda taviz verilmemesi, 3. Filistinli mültecilerin durumunda, BM Genel Kurulu'nun 194 sayılı kararından taviz verilmemesi, 4. İntifada'nın yükseltilerek sürdürülmesi, 5. Barış sürecinde, Filistin, Suriye ve Lübnan'ın ortak hareket etmesi.
Arafat ile Esad'ın, Amman'da Konferans Sarayı'nda, yanlarında Haddam, Faruk el Şara, Nebil Şaat ve Saib Uraykat olduğu halde 45 dakika görüşmesi,. FKÖ liderinin, Suriye'nin isteklerini kabul ettiği şeklinde yorumlandı.. Sonra Arafat'a yakın çevreler isteklerin kabul edilmediğini açıkladılar. Ancak Suriye, 1993 yılından beri ilk defa Arafat'tan Filistin Otoritesi Başkanı olarak söz etmeye, Arafat yönetiminin verdiği pasaportları geçerli saymaya ve Şam'da büyükelçilik açmasına olanak sağlayacaklarını söylemeye başladılar. Suudi kaynaklarına göre ise, Suriye-Filistin görüşmesinde, ayrıca hapishanelerde bulunan binlerce Filistinlinin serbest bırakılması ve Şam'ın el koyduğu milyonlarca dolarlık Filistin mal varlığının serbest bırakılması da gündeme gelmişti.. Ayrıca Suriye, 1982 yılından beri yine ilk kez Arafat'ın Lübnan lideri ile görüşmesine de izin verdi.
Şimdi Arafat'ın Şam gezisi bekleniyor. İlk defa bir Devlet Başkanı gibi karşılanacak. Burada şöyle bir soru var: Peki, bu ilişkiye, Şam'da üslenmiş olan radikal Filistinli örgütler ne diyecek. ? İlk söyledikleri şu:
"Arafat ile ancak, İsrail'i yok etme görüşüne dönerse işbirliği yaparız..."
Sizlere Ortadoğu'dan manzaralar.. Bu kadar aktörün, hızla dönebildiği bir bölgeye barış nasıl ve ne zaman gelecek, hatta gelebilecek mi? Bir uzmanın 20 yıl önce bana "Bu bölgede dostluklar ve düşmanlıklar bir göz kırpma süresinde değişir" şeklinde anlattığı Ortadoğu.. Haklıymış değil mi?
İyi Pazarlar...
|