kapat
27.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ERDAL BİLALLAR(ebilallar@sabah.com.tr )

Yine KızılAYIP!

17 Ağustos depreminden sonra, eşini, evladını, evini kaybeden insanlara bir asırlık çadırları gönderen, yardımı bir topak ekmeğe endeksleyen, halkın gönderdiği yardım malzemelerini depolarda çürüten Kızılay'ın "Kara gün dostu" olmadığı ortaya çıktı...

Hele ak saçlı yöneticilerinin koltuk kavgası için birbirlerinin boğazlarına nasıl sarıldıkları TV'lerde yayınlanınca Kızılay'ın adı halk arasında haklı olarak Kızılayıp olarak anılmaya başlandı.. Prestijini yitiren, halkın gözünde itibarını kaybeden Kızılay'la ilgili son rezalet ise bu yıl Hac'ca gönderilen sağlık ekibinin başkanı Prof. Tabip Albay Servet Harputluoğlu'nun bana gönderdiği mektupla belgelendi.

Harputluoğlu, 25 doktor, 20 hemşire, 6 idari görevli ve 45 kişilik yardımcı elemandan oluşan 106 kişilik sağlık ekibinin 24 günlük Hac farizesi sırasında 80 bin hacı adayını muayene etmiş gibi gösterildiğini belirttiği mektubunda, bunun mümkün olmadığını örneklerle anlatıyor ve bakın neler yazıyor:

"Bu hesaba göre 25 doktor 80 bin hastayı muayene etmişse; bir doktorun bir günde 133 hastayı muayene etmesi gerekir... Bu mümkün değildir... Araştırdım; Ankara'da 1200 yataklı bir hastanede 275 doktor bir günde ortalama 600 hastayı muayene edebiliyor... Bu da bir doktorun bir günde 15 hasta muayene etmesi anlamına geliyor... Ayrıca yine Hac sırasında Kızılay bütçesinden reçetesiz 130 milyar liralık sağlık malzemesi ve ilaç sarfediliyor..."

Peki; Kızılay bu yalan raporlara ve açıklamalara neden gerek görüyor ve kafilenin başkanı olan Prof. Dr. Harputluoğlu bu rezaleti neden şimdi ileri sürüyor:

Harputluoğlu, sebebini şöyle açıklıyor: "Kızılay belli siyasi odakların arka bahçesi gibi kullanılıyor... Raporlara gelince onlar da dönüş yolunda uçakta değiştirilmiş..."

Kızılay Genel Merkezi bu suçlamalara ne diyor? Çünkü onlar bir şey söylemezlerse ben söyleyeceğim: UTANIN!

Gurbetteki İzmirliler!
İstanbul'daki İzmirliler de sonunda bir dernek kurdu... İzmirli sanayici Cem Bakioğlu'nun önderliğinde kurulan İZDER'in amacı gurbetteki(!) İzmirliler arasında sosyal ve kültürel alanlarda işbirliği ortamı yaratmak... Bir anlamda onları kaynaştırmak, birbirlerini tanımayanları tanıştırmak...

Başkanlığını Ali Kocatepe'nin yaptığı İZDER'in Genel Sekreteri Gülgün Günaydın, şu ana kadar 900 İzmirli ile temas kurduklarını söylüyor...

Zaten İstanbul'da yaşayan fazla İzmirli de yok... Bence toplasanız sayıları 1500'ü geçmiyor...

Kimler mi?

Hemen aklıma gelen isimler; emekli Orgeneral Çevik Bir, İstanbul eski Valisi Kutlu Aktaş, Sağlık eski Bakanı Yıldırım Aktuna, Merkez Bankası eski Başkanı Rüşdü Saracoğlu, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Koçbank Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karaçam, milletvekili Bülent Akarcalı, organizatör Ahmet San, sanatçılar; Tan Sağtürk, Sezen Aksu, Pakize Suda, Ferdi Özbeğen, Yeşim Salkım Uzan...

İzmirliler asıl medyada egemen...

Örnek mi?

Güngör Mengi, Ertuğrul Özkök, Nuri Çolakoğlu, Fatih Çekirge, Mustafa Dinçer, Murat Birsel, Erdal Şafak, Yılmaz Özdil, İlker Sarıer, Ergun Babahan, Ertuğrul Kale, Nejat Seçen, Mithat Topaç, Korcan Karar, Cafer Yarkent, Refik Durbaş, Recai Seyrek, Halit Kakınç, Levent Tüzemen ve bendeniz Erdal Bilallar...

İzmir'de doğmuş, İzmir'de okumuş, Kemeraltı'nda turlamış, Kordon Boyu'nda sevgilisi ile dolaşmış, Havra Sokağı'ndan alışveriş yapmış, mezgit balığına hala "bakalero" diyen, faytondan "karoça" olarak söz eden, simitçiye "Bir gevrek verir misin?" diye seslenen, boyez-yumurtayı özleyen, "radikasız, favasız" rakı içmeyen, balık denilince çipuradan başkasına eyvallah etmeyen İzmirliler aranıyor... Dileyenler 0212 Ğ 270 34 30 numaralı telefonu arayıp, Gülgün Günaydın'dan dernekle ilgili bilgi alabilirler...

TÜKETİCİNİN SESİ
* İSTANBUL'dan Ali Nazmi Çora Vestel kampanyasından bir pc paketi almak için sözleşme imzalayıp, 110 dolar da peşinat ödüyor.. Ancak aradan 5 ay geçmesine rağmen pc paketi teslim edilmiyor..

* AYDIN Fatih İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Seher El'in, Arçelik'ten aldığı çamaşır makinesi ve şofben yıllardır suyu ısıtmıyor.. Ne servis, ne de fabrika ilgileniyor...

* KADIKÖY'den Ulaş Filiz 13 Nisan'da alışveriş için gittiği Ataşehir Gima Mağazası'nda cep telefonunu çaldırıyor... Gelin görün ki mağaza yönetimi güvenlik kamerası olmadığını belirterek sorumluluk üstlenmiyor...

* ANKARA'dan Meriç Yetiş'in, Beğendik Mağazası'ndan aldığı Roz marka yaprak sarma makinesi bozuk çıkıyor... Garanti belgesi ile birlikte mağazaya giden Yetiş'e "Bizi ilgilendirmez" yanıtı veriliyor...

* AVCILAR'dan Yusuf Bıçak, satın aldığı Bisse marka gömleği yaka ve kollarında yırtılmalar olunca Carousel'deki Bisse Mağazası aracılığı ile fabrikasına gönderiyor... Ancak bir süre sonra "Aynı kumaştan yok" denilerek yırtık gömlek kendisine iade ediliyor...

* ANKARA'dan Hilal Güneş, bir ay önce kendisine hediye edilen Siemens marka cep telefonundan ses gelmeyince Kavaklıdere Büklüm Sokak'taki servise götürüyor.. İki gün sonra teslim almaya gittiğinde, servis yetkilileri teslim sırasında var olan telefonun içindeki titreşim motorunun çalındığını söylüyor...

* İSTANBUL'dan Selçuk Eroğlu, Kozyatağı Carrefour'daki Gimm Cafe'ye giderek bir şeyler içmek istediğini söylüyor... Garsonun yanıtı "11.00-14.00 arasında sadece yemek siparişi alıyoruz.. Bu saatlerde kahve, meşrubat servisi yapmıyoruz" oluyor...

* ANKARA'dan Yeliz Gür Aydın, 14 Nisan'da Canerler Market'ten raf etiketinde 1 milyon 465 bin lira yazan Maret Hesaplı Salam aldığını, ancak kasada 2 milyon 675 bin lira yazıldığını, bunun farkına vardıktan sonra Canerler'e gittiğinde aradaki 1 milyon 210 bin liranın kendisine iade edilmediğini...

* AVCILAR'dan Erma Giyim Sanayii'nin sahibi, Colin's firmasına verdiği vadeli çekin tarihi gelmeden çekilmek istendiğini, aksi halde arkasına karşılıksız damgası vurulacağı tehdidinde bulunulduğunu..

BİLDİREREK İLGİLİ KURUM VE KİŞİLERİ SUÇLUYOR...

SERBEST KÜRSÜ

Sayın Yaşar Okuyan
Bir haftadır Levent SSK Dispanseri'nin 0212 325 02 02 numaralı randevulu sistem telefonunu çeviriyorum. Ama göz kliniğinden hala randevu alamadım. Sekreter daima, "Sıra doludur" diyor. Bu yüzden 65 yaşındaki annemle dispansere gittik. Göz doktorları saat 09.30'da geldi ve saat 11.30'a kadar muayeneye kimse gelmedi. Sonra doktorlar kaybolup gitti. Bir bayan doktoru yakalayıp durumu sorduk. Bize, gayet rahat "Randevu alın öyle gelin. Alamıyorsanız, ameliyatı nerede olduysanız oraya gidin" dedi. Adını ısrarla sorduğum halde vermedi.

Adem Saykın

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır