kapat
27.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Bulgur ve pirinç

Beyaz Enerji iddanamesinin açıklanması ve Ersümer'in iyice hedef adam haline gelmesiyle hem yolsuzluk operasyonları hızlandı hem "saray içi siyasi kavgalar"ın şiddeti arttı.

Aslında durum biraz "kırk katır mı, kırk satır mı" hikâyesini andırıyor. Zira ortada, temizlenmesi gereken "yolsuzluklar meselesi" ve kaçınılmaz operasyonlar var; bir de tümüyle farklı bir hedefe kilitlenmiş olan, siyasilerden de öte siyaseti tasfiyeyi öngören "zımni bir yolsuzluk politikası" var...

İşin "karışık yönü" bu politikanın kamuoyunun yolsuzluklara yönelik tepkisinden, siyasi mekanizmaya duyduğu aşırı güvensizlikten besleniyor olması. Daha da öte, TOBB gibi bazı kuruluşların, bazı muhaliflerin, bazı yayın organlarının alabildiğine katıldığı iktidar kavgalarının bu beslenmeyi hızlandırması...

Kısacası ülke semalarına, doğrulardan yanlışların ürediği, yanlışlar içinde doğruların arandığı, iki ucu keskin değneği andıran sert bir kutuplaşma iklimi egemen. Ve bu iklim, su altında oksijen zehirlenmesi gibi bir durum yaratıyor: Yüzeye çıktığımızı sanırken aslında dibe doğru kulaç atıyoruz.

Örneğin Kıvrıkoğlu'nun yaptığı yolsuzluklarla ilişkin son açıklama, Yeni Şafak gibi muhalif bir gazetede; militerleşmeye hassas olduğunu, siyasetsizliğe karşı durduğunu beyan eden bir gazetede "alkış manşetleri"ne yol açtı. Şöyle diyordu manşet: "Kıvrıkoğlu'nun sözleri üzerine emniyet ve yargı çevrelerinde büyük bir rahatlama meydana geldi, yolsuzluk operasyonlarının genişleme ihtimali belirdi, bazı siyasiler ve bürokratlar kara kara düşünmeye başladı..."

Bu manşetin verdiği destek sadece "yolsuzluk operasyonları"na değildir, aynı zamanda "zımni yolsuzluk politikası"nadır, bu politika üzerinden "siyasetin marjinalleştirilmesine"dir.

Evet, "Makyavelik" tavırlara endeksli iktidar kavgaları içinden "doğru" üretmez. Bu tür muhalif yayın organlarının, jandarmanın sivil alana girişine, başlattığı siyasi operasyonlara, bu operasyonlar derinleştikçe emniyeti kalıcı bir şekilde ikame eder hale gelmesine, bu konudaki yeni yasal düzenleme girişimlerine, "büyük oyunun asıl sahnesi"ni görmeden, "oyunda figüran olmaları" başka nasıl açıklanır.

Bir diğer örnek...
Yavuz Donat, dün köşesinde, Fuat Miras'ın Genelkurmay Başkanı izlenimlerine yer vermiş. Aslında dile gelenler izlenimden de öte. TOBB'un siyasi partileri es geçen, salt milletvekillerine seslenen, bu vekilleri partilerini bir yana itip yeni bir oluşum kurmaya, yani siyasetsizliğe davet eden bildirisinin arkasındaki nihai kaynağı kanıtlar nitelikte...

İşte Donat'ın kaleminden Miras'ın zikrettiği Kıvrıkoğlu görüşleri:

"Bu iş böyle gitmez, bunu Silahlı Kuvvetler de görüyor. Siyasi yapı üzerine düşeni yerine getirmiyor. Bu durumda demokrasiden vazgeçilmeden, sorun nasıl çözülecek, anladığım kadarıyla sayın komutan da bunu araştırıyor. Bir çözüm şekli bulunacak. Ama bugün siyasi yapıyı parlamentoyu, kendi haline bırakırsanız ne partiler kanunu değişir ne seçim kanunu konuşulur..."

Anlaşılan parlamento, yani siyaset kendi haline bırakılmayacak...

Kıvrıkoğlu'nun yolsuzluk söyleminin ardında yatan çıplak gerçek budur.

Yolsuzlukların üzerine gidilirken, kullanılan yöntemler, geliştirilen araçlar, devlet işleyişine emir-komuta zincirinin hakim olmasının amacı, tüm açıklığıyla ortadadır. Bu amaç, bir taşla iki kuş vurulur gibi; yolsuzlukların temizlenmesine yönelik kamuoyu beklentisinin siyasi arenanın parçalanması için kullanılacak ve siyasetsizlik modelinin iyice kurumlaştırılacak olmasıdır.

Bu iş, "Dimyat'ta pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya" benzer...

Çünkü siyaset battıkça hukuk daha da batar.

Ayrıca bilmek gerekir; bugün yaşanan, bir "dönem"in değil, bir "düzen"in iflasıdır. Bu iflastan, takibata uğrayanlar ikincil, takip edenler birincil derecede sorumludur.

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır