Kafalar yine bir yolsuzluk nedeniyle karışık. Onun için konunun bir özetini yapmak gerekli. Önce kısaca suçlamaya bakalım:
Enerji Bakanı üç ayrı ihalede suçlu bulunuyor. Baskı yoluyla "İhaleye fesat karıştırma", "Kanuna karşı gelme", "Firmanın avukatı gibi davranma ve firma lehine devleti zarara uğratma", "Görevi suistimal.."
* DGM Başsavcısı Enerji Bakanı Ersümer için Meclis Başkanı'na "Anayasal engel nedeniyle kendilerinin dokunamadığını, görevin Meclis'e ait olduğunu" söylüyor.
* Meclis Başkanı "Beyaz Enerji Operasyonu ile ilgili iddianameyi Meclis olarak isteyeceklerini" açıklıyor.
* DGM Başsavcısı "Bizden iddianame ve delil istenirse elbette göndermekten kaçınmayız" diyor.
* Diğer siyasi partilerin tamamı ve hatta kabinedeki bakan arkadaşları "Açık suçlama var, bakan istifa etmelidir. Dokunulmazlığı kaldırılarak yargılanmalıdır" diyor.
* Başbakan Ecevit ise "İddianamede bakanın adının geçtiğini bildiğini ama ayrıntılarla ilgilenmediğini söylüyor ve ekliyor "Şu sıralarda hükümeti korumalıyız. Bu gibi konularla hükümet işini karıştırmamak lazım. Ayrıca Ersümer'in ne söyleyeceği de önemli."
* Ersümer'in söylediği gerçekten (!) önemli: "Savcıların bana yönelttiği ciddi bir suçlama mevcut değildir. İddianameyi daha detaylı bir şekilde incelemeye vakit bulamadım."
Enerji Bakanlığı'yla ilgili bu yolsuzluğu kamuoyu uzun süredir dinliyor, izliyor. DGM Başsavcısı'nın iddianamesi açıklandıktan sonra da doğal olarak konu gündemin tepesine oturdu. Herkesin ağzında Bakan Ersümer ve istifası.. Peki onlar ne diyor buna karşılık;
"İddianameyi Meclis olarak isteyeceğiz."
"Hükümeti bu işlere karıştırmayın. Ayrıntılarla ilgilenmedim."
"Hakkımda ciddi bir suçlama yok. İddianameyi detaylı incelemedim."
(Tanrım yine sorulara başlayacağım, sen bana da okurlarıma da sabır ihsan eyle..)
* Sayın Meclis Başkanı.. Savcı "İstenirse hemen göndeririz" dediği halde bunca zamandır iddianameyi neden hâlâ istemediniz? Bir saatte incelenebilecek iddiaları neden incelemediniz?
* Sayın Başbakan.. Konu hükümetinizin bakanı ve bakanlığıyla ilgili.. Hükümeti nasıl karıştırmasınlar? Söylenen şeyler ayrıntı mı?
* Enerji Bakanı ('Sayın'ı soruşturma sonunda, hak ederse söyleyeceğiz).. Bundan daha ciddi nasıl bir suçlama bekliyorsunuz? Bu konuyu detaylı incelemeyip de neyi inceliyorsunuz, sadece ihalelere hangi firmaların katıldığını mı?
Enerji Bakanlığı'yla ilgili olay bir "Son" değil, "Başlangıç"tır. Bize milletvekili ve bakan dokunulmazlıklarının, savcının elini kolunu bağlayan "Anayasal engel"in kaldırılmasının önemini ciddi şekilde, tekrer gösteren bir başlangıç.
Sadece Bakan Ersümer'in dokunulmazlığı değil hepsi en kısa zamanda kaldırılmalı ve siyasetçinin de Meclis komisyonları yerine yargı önünde hesap vermesi ve aklanması sağlanmalı, suçüstü yakalanan siyasilerin bile paçayı sıyırma dönemi artık bitmelidir.
Demek ki Türk ve yabancı iş adamları hata yaparlarsa hesap vermeleri istenecek, tutuklanacak veya Mercedes olayında olduğu gibi tutuklama kararı çıkartılacak, böylece hem yerli, hem yabancı yatırımcı kaçırtılacak ama siyasetçi kamuyu trilyonlarca lira zarara soksa bile ona dokunulamayacak.
Böyle bir hukuk, böyle bir Anayasa, böyle bir demokrasi nerede görülmüş?
Tam şu sırada hükümet değişikliğinin çare olmadığını söylüyoruz ama onlarda da bir iyi niyet belirtisi görünmüyor.
Seçim ve Partiler Yasası ile dokunulmazlıkların kaldırılması için kamuoyu baskısı şart.. Sivil toplum kuruluşları ve basın sesini yükseltmek zorunda!
Geyre Vakfı tarafından, Afrodisias'ta yapılacak yeni müze yararına Çırağan Sarayı'nda düzenlenen gece başarılıydı.
İlgi beklenenden fazla, defile olağanüstü güzel geçti. Vural Gökçaylı'nın 22 kişilik bir ekiple 5 hafta gece gündüz çalışarak hazırladığı (60 parça kıyafetten oluşan) 2001 İlkbahar-Yaz modellerinin özelliği Bizans ve Helenistik dönemden detaylar taşımasıydı ama giysilerin çoğunda ünlü modacının içinde yetiştiği Paris ekolünün etkileri de görülüyordu. Modeller kumaşıyla, dikişiyle, dizaynıyla öyle kusursuzdu ki bence dünyanın en iyi modacıları da izleseler bu kusursuzluğu teslim ederlerdi.
Gecenin tek hatası Çırağan Oteli yönetimine aitti. Defileden önceki kokteyle güvenerek aç gelen davetlilerin karın gurultuları, Allah'tan yüksek volümlü müzik sayesinde duyulmadı.
Otel yardım toplamak amacıyla yapılan geceye en ufak katkıda bulunmamaya kararlı olduğunu basit bir kokteyl için adam başı 50 dolar alarak göstermiş.
Viskiler Vural Gökçaylı tarafından alındığına, diğer içkiler "yerli" olduğuna ve yiyecek olarak da hemen hemen hiçbirşey verilmediğine göre bu 50 dolarlar neye karşılık istendi acaba?
Magazin
