kapat
27.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )

Süleyman Bey niye Süleyman Bey?..

Süleyman Demirel'i sevmem.. Yeri geldikçe tekrar ettiğim için bu duygularımı herkes bilir.. Ama çok güzel şeyler yaptığı zaman da altını çizmeme engel olmaz, duygularım..

Gene hayran oldum tavrına..

"Cavit Çağlar'ın durumuna üzülüyorum" dedi.. "Sayın Çağlar'ın fevkalade büyük sıkıntısı var. Yargının elindedir. Bir an evvel bu sıkıntılı durumdan kurtulmasını isterim.." dedi..

"Eğer birisine birşey isnat ediliyorsa, biraz sabırlı olmak lazım, beklemek lazım.. İsnat edilen şey, itham edilen şey, kötülenen şey doğru mu?.. Savunma hakkı vermek lazım" dedi..

"Adımı, Çağlar'ın adı ile yan yana getirmek için fırsat kollayanlar var. Ben bundan rahatsız değilim" dedi.

Demirel'in tavrı, insanlık dersiydi.. Gazetecilik dersiydi..

Demirel'in hayatının en kötü dönemlerinde, ihtilalciler tarafından göz altına alınmışken, siyasal yasaklı iken, geleceğinin ne olacağı belli değilken, devletle en küçük işi olanların çoğu "Ne olur ne olmaz" diye Demirel'le selamı sabahı bile kesmişken, Cavit Çağlar, arkadaşına maddi manevi tüm desteğini sunmuştu..

Şimdi kötü durumda olan Çağlar'dı..

Başkası olsa, hem de, yargısız infazın daniskasını yapan medyanın, Neron'un arenasını dolduran "Öldür" çılgınlığına tutulmuş Romalıları gibi, baş parmaklarını aşağı çevirmiş çığlıkları arasında ortaya çıkamaz, kaybolur giderdi.

Ama o başkası değil, Demirel'di.. Onu Demirel yapan da buydu işte..

Artık unutulmuş, yok olmuş, silinmiş, vefa!..

Süleyman Bey, Cavit Çağlar'la ilgili son sözlerinin de nasıl istismar edileceğini, kendisini karalamak, hatta alay konusu yapmak için nasıl kullanılacağını bile bile konuşuyor..

Çünkü, aldırmıyor.. Çünkü çekinmiyor.. Çünkü, en dar zamanında, hatta kellesini koltuğuna alıp yanından ayrılmayan dostunu şimdi onun dar zamanında terketmesi, yalnız bırakması söz konusu değil..

***
Bir sözüm de, o "Öldür" çılgınlığı içinde hergün öldürecek yeni birşeyler bulup öldürmeye fena halde alışmış, adeta öyle beslenir olmuş, tribündekilere..

Baş parmaklarını aşağı çevirip "Öldür" diye bağırmaya başlamadan, daha yargı devam ederken, yargıçlardan önce karar verip idam etmeden önce, bir an insan olup düşünebilirler mi?..

Vur!.. Öldür!.. Ama düşün.. Önce düşün..

Bu kanlı katil, bu rezil, bu alçak, bu vatan haini, bu aşşağılık Cavit Çağlar, her ay başı 20 bin kişiye maaş veriyor.. Bu ülkede 20 bin aile, Cavit Çağlar'ın yatırımları sayesinde, masasına yemek koyuyor..

Kahrolsun Çağlar.. Tamam.. Peki bu 20 bin aile ne olacak?..

Çağlar'ın yanlışları olabilir..

Hangimizin yok?..

Çağlar'la ilgili kararı bağımsız yargıçlar verecek.. Peki medya kararını vermiş ve çılgınlar gibi infaz yarışına girmişken, mahkemeler ne derece bağımsız olabilir?.. Onlar robot değil insan.. Bu yoğun peşin infazdan etkilenmemeleri mümkün mü?.. "Medya asmış. Ben bırakırsam, bu defa beni asarlar" diye insan doğası içinde düşünmezler mi?.

Geçiniz..

Bu karar verilene dek duruma bakalım.. Çağlar, üreten, bu ülkenin milli gelirini ve milli üretimini arttıran, 20 bin aileye yaşam fırsatı, iş alanı yaratan bir iş adamıdır.

Toplu iğne üretmeyen, bütün yatırımlarını durdurup, parası ile tefecilik ve gayri menkul spekülatörlüğü yapan komisyoncu rantiyelere, fabrikalarını "İşler kötüye gidiyor" diye bu ülkeden kaçıran, Türkiye'de işsizlik bela boyutlarına ulaşırken, Türk insanı yerine, komşudaki Bulgar'ı beslemeyi tercih edenlerin sayısı hızla artarken, ve Türkiye'nin gerçek krizi bu korkaklarken, onlara selam durup, alkışlayanların, yatırım üstüne yatırım yapan, üreten, işalanı yaratan Çağlar'ı yargısız astığı ülkemizde, Demirel'in bu cesur, bu yürekli, bu vefa dolu jesti ve insanlık dersini alkışlamam da ne yaparım?.

Takiyenin faziletleri..
İslam'ın temeli, niyettir.. Niyetini bozmayacaksın.. İslam'ın temeli nefse hakimiyettir. Her koşulda kendini kontrol edeceksin..

Dün Sabah'ta yayınlanan fotoğrafa baktım. Avrupa Parlamentosu Liberal Gurup üyeleri, yani batının Refah kafalıları Fazilet Partisini ziyaret etmiştir. Parti başkanı Recai Kutan soluna dönmüş, soluna bakıyor. Başkan Yardımcısı Temel Karamaollaoğlu sola dönmüş, sola bakıyor..

Oysa konukları Bayan Mia Asenius sağlarında oturuyor..

İnsan konuğuna sırtını döner mi?..

Bu ülke geleneğinde, hatta bir kahvede bile yan masadakilere sırt dönüp oturma durumu olunca, hiç tanımadıklarından "Sırtımı dönmüş gibi oluyorum" diye enfes bir insanlık örneği özür dileme yok mu?..

Peki niye bu faziletli, bu asil insanlar bu kabalığı yapıyor?..

Çünkü Bayan Mia'nın eteği mini..

Peki hani niyet.. Hani nefse hakim olma..

Geçiniz..

"Türban" diyince "İnsanların inançları ve istemleri içinde yaşama özgürlüğü" diye mangalda kül bırakmayanlar, Meclis Medeni Hukuk Komisyonunda "Birlikte yaşama" deyişine kıyameti koparmadılar mı?.. "Efendim, evlilik dışı bir arada yaşamaya izin olur, hatta eşcinsellerin birlikte yaşamalarına ödün verilirmiş.."

Peki sen insanların inanç ve istemleri içinde yaşamalarına kelle koymadın mı?..

Sana ne o zaman?..

Hayır!..

Gel de bunlara inan!..

Takiye ruhlarına işlemiş.. Duruma göre fetva.. Ve de niyete ve nefse sakın ola güvenmeme..

Tekin'den..
Bir köşeden Bülent Ecevit fırlıyor, başının etrafında güvercinlerle.. Etraf başta Süleyman Demirel toz duman.. Bağırıyorlar:

"Eyvah.. Bu kuşçu yeniden piyasaya çıkmaya başladı.."

Bu karikatür tam 16 yıl önce, 1985'te çizilmiş biliyor musunuz?..

Sanırsınız Tekin Aral hayatta.. Sanırsınız bugün çizmiş.. Nerde.. Tekin'i kaybedeli ne zaman oldu..

Tekin kahin mi?.. 16 yıl önceden bugünü mü görmüş?.. Yok canım..

O günden bugüne, değişen tek şey Tekin'in yokluğu.. Türkiye'de özellikle siyasetin nasıl yerinde saydığını kanıtlamak istercesine yapmış Tekin bu karikatürü ve ardında bırakmış..

Tekin'in ardında bıraktığı daha ne güzel, ne anlamlı karikatürler, onu anmak için Beşiktaş Deniz Müzesinde sergileniyor..

Gittim.. Güldüm.. Düşündüm.. Hüzünlendim..

Çıkarken Oğuz Aral'a rastladım kapıda.. Her zamanki gibi geç kalmıştı..

"Gene geç kaldın Oğuz" dedim..

"Bu birşey mi" dedi.. "Ben dünyaya gelmekte geç kaldım.. Bu benim dünyam mı?."

Düşündüm.. Yaşayan sonuncu şövalye, haklıydı galiba..

Egemen Türk Devletine bakınız..
Sevgili Dostum Kazım Kanat, "İşte istediğin belge, Hıncal Usta" diye yazmış, Alman Emniyetinden gelen yazıyı kast ederek..

Demek artık benim yazdıklarımı da okumuyor..

"Belge isterim" diyen tek satırımı göster, Kazım!. Tam tersine belge istemeyi, Türkiye Cumhuriyeti adına, Ulusal Egemenlik adına zül saydım ben..

Alman, Türke, bırakın oturma izni, çalışma belgesini, üç günlük turist vizesi verirken bize soruyor mu?.. Devletler Hukukunda böyle şey var mı?.. Devletler Hukukunda "Eşit" devletler vardır..

Devletler Hukukunun yaptırım gücü de "Kısasa kısas"tır. ani, "Onun yaptığını ona yap!.."

Haa.. Bir de sömürgeler vardır..

Devlet, kendi ülkesi, kendi ulusal menfaatleri konusunda devlete soru sormaz. Canının istediği kararı uygular, hesap da vermez..

Ama sömürge sorar.. Hesap da verir.

Daum'un kokain kullandığı ülkesinde ortaya çıkmıştır. Çıkar çıkmaz şampiyonluğa oynattığı Bayer Leverkusen anında işine son vermiştir. Oysa sözleşme sezon sonunda zaten bitiyordu.. Leverkusen yönetimi "Bizi şampiyon yapsın, zaten gidiyor" dememiş ve "Alman gençliğinin önüne bir kokaincinin şampiyon yaptığı takım olarak çıkamayız" diye Daum'u hemen kovmuştur. Alman futbol federasyonu, Daum'la yaptığı bu mayısta yürürlüğe girecek Milli Takım anlaşmasını ayni sebebten anında iptal etmiştir.

Daum "Kokain saçta altı ayda kaybolur" diyenlere inanıp, ya da tarihleri şaşırıp "Ben kokain kullanmadım. Bunu kanıtlayacağım" diyerek Amerika'ya gitmiş, ama orada yapılan analizde de kokain bulununca, yalan söylediğini kabullenmiş, "Kullandım" demiştir.

Bunları bütün dünya biliyor Kazım..

Alman gazetelerinde Daum Beşiktaş'la anlaştığında bir karikatür çıktı. Beşiktaş takımı sahaya çıkmış.. Futbolcular beyaz saha çizgilerine burunlarını dayamış, kokain gibi çekiyorlar.. Bu karikatürü de internet dünyaya yaydı. Sana da gelmiştir.

Şimdi bütün bu gerçekler ortada iken, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal makamları, bürokratları "Aman Almanlara bir soralım" derlerse, Alman makamları Türklere kendi özgür, egemen kararları ile muamele ederken, benim Emniyet Genel Müdürlüğüm Almanya'dan "Adeta" talimat beklerse, bir Türk vatandaşı olarak gururun kırılmaz, onurun yaralanmaz, yüzün kızarmaz mı Kazım?..

Türkiye Almanya'nın sömürgesi, dominyonu, koloni ya da eyaleti mi?..

Alman "Kaşının üzerinde gözün var" diye tutup tutup atıyor, Türkleri.. Sen Alman İçişleri Bakanının, bizim İçişleri Bakanına "Bu adamı nerden buldunuz" dediği ortamda, egemen devlet olduğunu unutup "Aman Alman bana bir talimat ver" diye yollara düşüyor, Almanın yazısı gecikince durmadan geçici izinler veriyorsun.. Bu mu Egemen Devlet?..

Alman bunu Türke yapar mı Kazım?.. Yaptı mı?..

Alman, kokain kullanmış bir yalancı Türk'e Bayern Münih'te "Malzemeci" olarak çalışma izni verir mi?..

Bu sorunun yanıtını vicdanına ver Kazım..

Sor ki, o vicdan seni bir gün fena halde üzmesin..

TEBESSÜM

Fıkra Deniz'den
Adamın biri tatile gitmek istediği bir kasabadaki küçük bir otele şu mektubu yazmış: "Tatile köpeğimle birlikte çıkmak istiyorum. Çok terbiyeli ve eğitimli bir köpektir. Akşamları benimle birlikte odamda kalmasına

izin verir misiniz?" Otel sahibinden çok geçmeden şöyle bir yanıt geldi:

"Bu oteli yıllardır işletiyorum. Bir süre içinde hiçbir köpeğin havlu, çarşaf, çatal, kaşık yada duvar resimleri çaldığına tanık olmadım. Gece yarısı hiçbir köpeğin sarhoş olduğu ya da çevreyi rahatsız ettiği için dışarı atmak zorunda kalmadım. Üstelik hiçbir köpek otel faturasını ödemeden kaçmadı."

SEVDİĞİM LAFLAR
Tecrübe okulunda öğrenim ücreti çok fazladır, fakat aptalların birşeyler öğrenebileceği başka bir yer de yoktur.

BİZİM DUVAR
Çeçenler illa ses getirmek istiyorlarsa

hükümeti rehin alsalar ya! En azından

Türkiye'de acayip ses getirirler.

Hakan&Utku

 
Türkiye bu krizden ne zaman çıkar?

3 Ay
6 Ay
12 Ay
1 Seneden fazla

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır