Örneðin padiþahlarý, yani yönetenleri sürekli yüceltip, Tanrý'nýn gölgesiymiþ gibi göstermenin; çaðdaþ devletlerin mayasýný oluþturan, "insanlar özgür ve eþit doðar" ilkesiyle asla baðdaþamayacaðýnýn... Tarihin sadece "yönetenlerin iktidarý" açýsýndan deðil; yönetilenlerin "yaþam kalitesi" açýsýndan da deðerlendirilmesi gerektiðinin...
Köylülüðü aþamamýþ kul yýðýnlarýnýn tepesine çýkýp, kendi çaplarýna göre "padiþahçýlýk" oynama ve saltanat sürme hýrsýnda olanlar; toplumun bilinçlenmesini saðlayacak bir saydamlýk ortamýnýn yaratýlmasýna karþýdýrlar. O nedenle de, "sinsi talan ve iri yalanlarýn" arkasýndaki gerçekleri ortaya koymaya çalýþan yazarlarý; mahkemelerle, cezaevlerinde süründüre süründüre; ezip bitirmeye ve yok etmeye çalýþýrlar.
Þimdi Türkiye, küreselleþme sürecinin de güngünden yaygýnlaþtýrdýðý bir saydamlýk geliþimi içinde; kendi koþullanmalarýný kýrma ve bilinçlenme dönemine giriyor...
Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer'in sýk sýk ortaya koyduðu þu üç ilke yeni bir dönemin kapýsýný açmada:
1- Hukukun üstünlüðü...
2- Yasalarýn sade yönetilenler için deðil, yönetenler için de geçerli olduðu...
3- Saydamlýk...
Anayasa Mahkemesi'nin 39. kuruluþ yýlý töreninde Baþkan Mustafa Bumin'in yaptýðý açýklamalar da; mevcut Anayasa'nýn, anayasa hukuku açýsýndan ne kadar kötürüm olduðunu koyuyor ortaya.
Yüksek Askeri Þžra ile Hakimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu kararlarýnýn, yargýya kapalý olmasý; T.C.'nin bir "hukuk devleti" olduðu iddiasýný göbeðinden süngülemiyor mu?
Kaldý ki, Anayasa'nýn 15. maddesi, 1982 darbesinden sonra Milli Güvenlik Konseyi'nin çýkarmýþ olduðu yasalarla, yasa hükmündeki kararnamelere de, yargý yolunu kapatýyordu.
Gerçekte "padiþahçýlýk" oynama alýþkanlýðýnýn bir fotoðrafýydý o madde de...
Anayasa Mahkemesi Baþkaný Mustafa Bumin, mevcut Anayasa'nýn mutlaka deðiþtirilmesi gereðini gümgümletirken; uluslararasý antlaþmalarýn, ulusal yasalarýn üstüne çýkarýlmasý gereðini de ýþýklandýrýyordu.
Yargýtay Baþkaný Doç. Dr. Sami Selçuk'un, T.C.'nin de çaðdaþ bir hukuk devleti olmasý konusunda gösterdiði çabalar inkâr edilebilir mi?
Demek ki, baþta Cumhurbaþkaný olmak üzere, üst düzey hukukçular artýk ön plana çýkmýþ durumda...
Bugün onlarýn söylediklerini, vaktiyle söyleyip yazmaya çalýþanlarýn kolu kanadý kýrýlýr, hayatý yok edilirdi.
Gelelim ekonomi bilincine... Ekonomik kriz de, birden Ðbaþta Devlet Bakaný Kemal Derviþ- ünlü ekonomistleri ekranlara taþýdý...
Ve saydamlaþma projektörleri, sinsi talanlarýn üstüne dikildi.
Dünkü gazete manþetleri, enerji konusundaki rüþvet iddialarýnýn Ecevit kabinesinin üstüne yýðdýðý sorunlu bulutlarý çizimliyordu.
Çünkü siyasal irade, yeterli bir çevikliði kanýtlayamýyordu. Ne Anayasa'yý, ne partiler yasasýný, ne seçim yasasýný deðiþtirebilecek bir dinamiði gösterebiliyordu.
Kabine ise; siyasetin, ekonomiden elini çekmesi konusunda boyuna tökezliyordu.
Peki, nedenleri iyice ortaya çýkmýþ deðiþimler; örneðin Anayasa deðiþimi, nasýl gerçekleþecekti? Ve Kabine, üstündeki sorunlu bulutlarý daðýtabilecek miydi?
Þimdilik kimse yanýt bulamýyordu buna...
Magazin
