Erken öten horoz
Kemal Derviş bir siyaset acemisi mi, yoksa halkın değişim özlemlerini adım adım örgütleyen bir dahi mi?
O Türkiye'ye "kurtarıcı" misyonu ile geldi. Görüşleri, tavırları ve ilişkileri toplumun beklentileri ile hemen örtüştü.
Merkez Bankası Başkanlığı görevine sığmayan ihtirası, onun ekonomiyi yola soktuktan sonra daha ileri hedefler peşinde koşmak istediğini belli etmiştir.
Kaptanlığını üstlendiği ekonomik programın siyaseti de değiştireceğini söylemesi, üstlendiği işin "sınırlı ve geçici" bir görev olmadığını netleştirmiştir.
Alman Die Zeit gazetesine verdiği mülâkatta belirttiği şu görüşler, hangi zeminden ve hangi toplumsal taleplerden hareket ederek nereye varmak istediğinin ipuçlarını veriyor.
"Toplumda, krizden sorumlu görülenlere karşı beklenmedik sertlikte bir tepki uyandı.."
"Yenilenmesi gereken bir sistemimiz var. Her şeyden önce genç politikacılara duyulan bir açlık var.."
"Partiler sisteminin reforme edilmesi, yani sosyal demokrat ve liberal partilerin birleşmeleri ve orta sağın birleşmesi kaçınılmaz.."
"Ben liberal bir sosyal demokratım. Ecevit'in partisi bana en yakın olan. Umudum yeni bir orta sol ittifakta yatıyor.."
Büyük hedef
Mülakatın en heyecan verici bölümü de şöyle:
Soru: Anneniz Alman, eşiniz Amerikalı. O nedenle başbakan olamayacağınız söyleniyor, ne dersiniz?
Cevap: Türk halkının çoğunluğu böyle düşünmüyor. Annemin Alman, eşimin Amerikalı olması halkı rahatsız etmiyor..
Yani "Ben ekonomik kriz için geldim. Başbakanlık gibi bir hayalim, hedefim, iddiam yoktur" demiyor.
Açıklama dün Ankara'ya bomba gibi düştü.
Başbakan Ecevit "Anladığım kadarıyla Sayın Derviş ayrı bir parti kurma düşüncesinde. Hayırlı olmasını dilerim" dedi.
Buz gibi bir tepki..
Soldaki partilerin birleşmesine baştan beri karşı olan Ecevit, sol ittifak özlemini açıkladığı için Derviş'e bir anda DSP'nin kapılarını kapatmış ve ona "başka kapı" göstermiştir.
Taktik hata
Türkiye doğum sancıları çekiyor.
Önlenemez hale gelen değişimin zaman ve kaynak kaybı yaratmadan gerçekleşmesi ise Derviş gibi yeni aktörler gerektiriyor.
Biz baştan beri Derviş'in aceleci davranarak yalnız kendi için değil ülke için de doğan şansa zarar vereceğinden korkuyoruz.
Ülkenin acil sorunu ekonomik programın başarıya ulaştırılmasıdır.
Bu hedef gerçekleştiği zaman başarı, zaten sahibini ödüllendirecek ve kendisinden daha büyük sorumluluklar talep edecektir.
Oysa erken konuşan Derviş'in, bırakın bir sonraki hedefine, ekonomiyi düzeltmek konusundaki öncelikli hedefine de zarar vereceğinden endişe ediyoruz.
Çünkü bu düzenden beslenen siyasi yapı, kendisini tasfiye edeceğini bildiği başarıyı baltalamaktan çekinmeyecektir.
Başarının tacını hak etmek, akıl ve sabır gerektiriyor.
Derviş'in sesi iyi geliyor ama...
"Erken öten horozun boğazını keserler" sözünü unutmasa iyi olur.
Magazin
