kapat
15.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Amerikan rüyası...


Nurettin Çalışkan, gemi mühendisi ve New York'taki "Restaurant Üsküdar"ın işletmecisi.. Ünlü yönetmen Elia Kazan, sadece müşterisi değil, aynı zamanda iyi dostu.
Konuyu bizim Haşmet Babaoğlu tetikledi önce..

Demişti ki..

"Gençler kaçmak istiyor. Hiçbir rüzgârın özgürlük taşımadığı, biraz farklı hayallerin bile hoş karşılanmadığı bir ülkede sabah akşam işe gitmektense, aşkın, özgürlüğün ve farklı lezzetlerin tadılabileceği bir ülkede, gece vardiyasında garson olmak daha hoş geliyor... İstediği gibi ibadet edebildiğine; istediği gibi kafasını dinleyebildiğine inandığı bir ülkede garson olmak, burada memur olmaktan çok daha iyi bir seçim gözüküyor artık gençlere..."

Ve bu kaçışın krizden çok önce ve yıllar yılı devam eden küçük krizlerin üst üste birikmesi sonucu başladığını vurguluyordu Haşmet..

Sonuna kadar katılıyorum.

Gerçekten de hayatımızı sarıp sarmalayan bütün "kötülükler"i "büyük kriz"e bağlamanın anlamı yok...

Artan intiharları...

Birdenbire batan şirketleri...

Başbakanlığın önündeki "yazarkasa" eylemini.

Esnafların arasına karışan "esnaf"ları.

İşsizliği, maaşsızlığı.

Mutsuz, karamsar koca bir toplum olma halimizi.

Cinnet geçirmemizi, kolaylıkla şiddete başvurmamızı...

Ve canımızı sıkan pek çok şeyi yıllardır devam eden "küçük kriz"lerde aramak gerekiyor asılında.

Abdal'a malum olurmuş ya...

"Kaçış"a ilişkin ucundan kıyısından bir çift laf etmeye çalışırken 12 yıldır Amerika"da yaşayan bir dostum çıkageldi.

Nurettin Çalışkan...

Nurettin, İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi Mühendisliği bölümü mezunu.

Okulu bitirir bitirmez (diplomasını hiçbir "merci"ye göstermeden) Amerika'ya kapağı atmış...

Birkaç yıl kelimenin tam anlamıyla "ne iş olsa" yapmış.

Garsonluk, barmenlik vs.

Sonra birer birer "rüya"larını gerçekleştirmeye başlamış.

Bu "küçük işler" sırasında önce ekonomi ve finans mastırını tamamlamış.

Derken, New York'un göbeğinde Türk lokantası.

Şimdi burada parantez açalım...

Nurettin'in "Restoran Üsküdar"ı, kısa zamanda New York'luların uğrak yeri haline gelmiş... Elia Kazan, Bette Midler, Ahmet Ertegün, Rahmi Koç ve Tarkan gibi ünlüler de daimi müşterileri arasında. (Elia Kazan sadece müşterisi değil, aynı zamanda iyi dostu. Kayseri kökenli ünlü yönetmenle sık sık meslekten ve memleketten konuşup dertleşiyor Nurettin.)

Amerikan gazete ve dergilerinde yılda dört beş kez hakkında olumlu yazılar yayınlanan Üsküdar için New York Times'ta çıkan son makalenin özeti şöyle;

"Etli bamya New York'u fethetti. New York'un yukarı doğu yakasında 13 yıldır hizmet veren 'Üsküdar', güç beğenmeleriyle ünlü yemek eleştirmenlerini bile fethetti. Ünlü gurme Eric Asimov, humustan hünkar beğendiye, etli bamyadan kadayıfa Türk lezzetlerini Üsküdar'da denedi ve hayran kaldı. Asimov, Türk restoranlarında soğuk mezelerle sıcak pide yemenin zevkini okurlarıyla paylaşırken, çoğu kez birkaç kebap çeşidinden ileri gitmeyen ana yemeklere fazla itibar etmediğini ifade ediyor. Ancak Üsküdar'da durum farklı. Burada kebapların alışılmadık şekilde hiç de kuru olmadığını kaydeden Asimov, her biri 13 dolar 95 sent olan şiş kebap ve yoğurtlu kebapların yanı sıra 15.95 dolarlık spesiyal ızgara bıldırcını da vurgulamadan geçmiyor."

Evet nerede kalmıştık.

Nurettin, restoran işinde epeyi yol katettikten sonra, diplomasını çıkarıyor sandıktan ve "gemicilik sektörü"ne el atıyor. Beş yıl önce yat ve gemi malzemeleri pazarlama şirketi kuran Nurettin, bu alanda da başarılı oluyor. Sadece malzeme satışıyla kalmıyor, üretim de yapıyor, yat ihraç ediyor.

Yatçılık üzerine yazılar kaleme alıyor...(Yelken Dünyası)

Özetle Nurettin Çalışkan bir koltukta iki karpuz New York'ta kendine boş zaman arıyor şimdilerde...

Sohbet sohbeti getiriyor ya.

Soruyorum Nurettin'e. Kendini mutlu ve özgür hissediyor musun Amerika'da?

"Hem de çok"diyor. Peki ülkene dönmek istiyor musun, diye bir soru daha.

Nurettin Çalışkan'dan cevap;

Sadece "tembel tembel" gezmek ve tatil için!

Duvarın kalbi
Bir New York tutkunu daha. 40 yıldır New York'ta yaşayan ressamımız Burhan Doğançay'ın sergisi var Dolmabahçe Sergi Salonu'nda. Gidin görün lütfen, "kriz"e takılmayın, üzüntülerinize ara verin ve "Dünyanın bütün duvarlarının ressamı" Burhan Doğançay'ın resimlerini, duvarlarını, kapılarını seyredin keyifle.

"Zenginlerle yoksullar arasındaki fark, 60'lardan bu yana o kadar arttı ki Vietnam'da, ya da Afrika'da, renkli tebeşir bile yok. Onun için duvarlara kırık taşla yazıyorlar." diyecek kadar duvarlara sevdalı sanatçının "dünya"sını izleyin.

Burhan Doğançay... Yıllardır, çelişkileri, kargaşayı, şiddeti, öfkeyi, aşkı görüp, değişimleri kaydeden değişimleri bekleyen Doğançay, bir atımlık mesafede bizi karşılıyor! Yüzü aşkın ülkeyi, o ülkelerin kentlerini, o kentlerin altını, üstünü, kuytusunu, meydanını, çıkmazlarını, sapaklarını, metrolarını, ona eşlik eden fotoğraf makinesiyle kaydını tutan, hafızasına mıhlayıp tuvallere yansıtan Burhan Doğançay, Nejat Eczabaşı Vakfı'nın sponsorluğunda gerçekleşen "dev" sergiyle bize "merhaba" diyor.

Lütfen gidin. Krizi bir kerecik unutun! Dolmabahçe'nin duvarlarına asılı eserlere bakın... Bir "film" izlemiş, bir "konser" dinlemiş, bir "belgesel" görmüş olacaksınız.

Şu ölümlü "Dünyamızın belgeseli"ni!

NEBİL ÖZGENTÜRK

 
Gündemi en çok nereden takip ediyorsunuz?

İnternet Haber Portalları
Günlük Gazete
Televizyon
Radyo

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır