SENARYO
"Bir şeyi" çok iyi biliyoruz. Yılmaz, "bazı senaryoların tezgâhlanmaya çalışıldığının" farkında."Bir şeyi daha" biliyoruz. Devlet Bahçeli; "Meclis'i... Siyaseti zaafa uğratacak senaryoları bozmak için" siyaset üretiyor.
Rüzgârlı Sokak, bir zamanlar "basın sektörünün" kalbiydi... Şimdi ise... Ankara'da "inşaat sektörünün" kalbi.
Anafartalar Caddesi de "bir başka kalp."
"Tekstil... Konfeksiyon sektörünün kalbi."
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ile dün "buraları" dolaştık.
Çarşının "kalp atışlarını" dinledik.
Sonuç:
"Yaprak kımıldamıyor."
Sinan Aygün'ün ifadesi ile:
- Program açıklandıktan sonra değişen hiçbir şey yok.
PİYASA
"Esnaftan biri" Sinan Aygün'e sordu:
- Başkanım, sen de ticaretle uğraşıyorsun... Senin sektör (inşaat) iyi mi sanki?
Aygün'ün yanıtı:
- Demir almam lazım... Alamıyorum... Acaba fiyatı düşer mi diye bekliyorum... Elimde seramik var, ama satamıyorum... Acaba fiyatı yükselir mi diye bekliyorum.
KARŞILIKSIZ
"Piyasayı" dolaşınca gördük ki...
Kimse, kimseye borcunu ödemiyor.
Ortalıkta "çek" dolaşıyor.
Onun da "karşılığı yok."
Sinan Aygün dedi ki:
-- Son dört ayda, arkası yazılan (karşılıksız) çek sayısı 125 bini geçti.
Tüccarın tepkisi:
- Başkan, karşılıksız çekten hepimizi hapse atacaklar... Hapisanelerde yer kalmayacak.
GÜVEN SIFIR
Çarşıda "gözlemimiz" şu:
Herkes "birşey" bekliyor.
Beklediği "Derviş'in sihirli değneği" değil.
"Güven ortamı."
Güven ortamı "program açıklanmadan önce yoktu."
Program "haftasını doldurdu."
"Hâlâ yok."
DUYDUN MU?
Piyasa turundan sonra, Meclis'e geçtik.
"İktidar kulislerinde" siyaset turu attık.
"Biri" kulağımıza eğildi:
- Duydun mu, Derviş Amerikalılar'a ne demiş?
- Ne demiş?
- Demiş ki... Bu siyasetçilerle bu iş olmaz.
Sonra "diğeri" kulağımıza eğildi:
- Duydun mu?
- Neyi?
- Derviş, programı açıklamadan önce, Cumhurbaşkanı'na çıktı ya.
- Evet.
- Başbakan'dan habersiz gitmiş.
Arkasından "bir başkası" kulağımıza eğildi:
- Duydun mu?.. Derviş, Genelkurmay'ı ziyaret etti ya... Bu ziyaret, Başbakan'ın bilgisi dışında gerçekleşmiş.
"Doğrudur, yanlıştır" bilemeyiz.
Ama Ankara "duydun mu"larla çalkalanıyor.
NANKÖR KEDİ -2
Köşeye sıkıştırılan kedi "kaplanı bile tırmalar."
"Teşbihte hata olmaz", siyasetin şu andaki hali böyle.
Bir toplantıda "Bakan yuhalanıyor."
Bir vali, bir Başbakan Yardımcısı'na "gelmeyin, yuhalanırsınız" diyor.
Ve bir esnaf, Başbakan'a yazar kasa fırlatıyor.
Ama...
Hükümete kızanlar "Derviş'i alkışlıyor."
Derviş'i eleştiren "ayıplanıyor."
Böyle olunca da...
"Köşeye sıkışan hükümet" Derviş'i tırmalıyor.
Tıpkı, daha önce, Cumhurbaşkanı Sezer'i tırmaladığı gibi."
Siyasette, yakın bir gelecekte, "ikinci nankör kedi olayı" yaşanırsa, kimse şaşırmasın.
DOKU UYUŞMADI
Kemal Derviş, hükümetin bünyesine yapılan bir "organ nakli."
Ama "doku uyuşmazlığı" var.
Bu da hükümet içinde "güven sorununu" gündeme getiriyor.
Kendi içinde güven sorunu yaşayan bir hükümet, dünyaya ve kamuoyumuza nasıl güven verecek ki?
RONA YIRCALI
Dün Milletlerarası Ticaret Odası İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı ile de konuştuk.
Yırcalı "aman program başarıya ulaşsın" diye didinenlerden.
Dedi ki:
- Bir hafta geçti... Hiçbirşey olmadı... Ne dolar düştü, ne güven ortamı sağlandı... Ve ne kadar üzücüdür ki... Hükümet içinde uyum yok... Sayın Derviş, bir konuyu Meclis'e getirirken, iktidar grupları ile konuşmuyor mu?
SENARYO
Bütün bunlardan sonra aklımıza bir "senaryo" geliyor.
"Siyasetin yeniden dizaynı" senaryosu.
28 Şubat'ın ve daha sonraki gelişmeleri yönlendiren "siyasi aktörlerin" bir misyonu vardı.
"Fazilet'ten de, DYP'den de birşey olmaz" imajını yerleştirmek.
Acaba...
"Kemal Derviş'in misyonu" da şu mu:
"Ötekilerle de birşey olmuyor" imajını oturtmak.
Eğer "senaryonun ilk iki perdesi" buysa...
Arkasında "üçüncü perde" var demektir.
Şu dönemde olup bitenler de "üçüncü perdenin hazırlığı" anlamına gelir.
"Bir şeyi" çok iyi biliyoruz.
Mesut Yılmaz "bazı senaryoların tezgâhlanmaya çalışıldığının" farkında.
"Birşeyi daha" biliyoruz.
BAHÇELİ
Devlet Bahçeli "Meclis'i... Siyaseti zaafa uğratacak senaryoları bozmak için" siyaset üretiyor.
Kamuoyu tepkisini göze almak pahasına "kabine revizyonuna hayır" demesi de bu yüzden.
"Düşünüyor" ki:
- Bugün "kabinede revizyon" diye dayatanlar... Yarın "revizyon yetersiz... Hepiniz toptan gidin" diyecekler.
ÖZEL CEZAEVİ
Yazımıza "Sinan Aygün'le piyasa turuyla" başlamıştık.
"Aynı konuyla" noktayı koyalım.
"Gezinin sonunda" Aygün dedi ki:
- Bir önerim var.
- Nedir?
- Her ilde, her ticaret odası bir cezaevi inşa etsin... Adı da "Tüccar Cezaevi" olsun... Karşılıksız çekten nasılsa, hepimiz içeri gireceğiz... Hiç olmazsa, kendi cezaevimizde yatalım... Jandarma yine kapıda beklesin.