  
1 milyon çocuk 10 milyar Meşe
Evet.. Ülkemizde bazı kurumların çok iyi işler yaptığına tanık oluyoruz. Bunların ikisinin yaptıklarını bugün sizlere duyurmak istiyoruz..
Birincisi, Eğitim Gönüllüleri Vakfı. Bu vakfın Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Betil, "1 milyon çocuk eğitim kampanyası" başlattı. Cumhuriyet tarihinin en büyük sivil toplum seferberliği bu. Bakın nasıl bir dev proje Betil ve arkadaşlarının bu projesi:
"Türkiye'nin en önemli konularından biri olan eğitim sorunu, ancak sivil inisiyatifin harekete geçmesi ile çözülebilir.. Eğitim Gönüllüleri bugün, 2000 kadrolu ve gönüllü öğretmeni ile, 62 noktadaki hizmetlerini, cinsiyet, dil, din ve ırk farkı gözetmeksizin 7-16 yaşları arasındaki bütün çocuklara sunmaktadır. Eğitim Gönüllüleri, beş yıl sürecek olan 1 milyon çocuk eğitim kampanyası ile, Türkiye'nin her bölgesine giderek, yılda 1 milyon çocuğa okul sonrası eğitim desteği vermeyi hedeflemektedir. Vakfın yaptığı fizibilite çalışmaları sonucunda, bir çocuğa verilen eğitim desteğinin maliyeti 25 milyan TL olarak hesaplanmış, kampanyanın tamamı için gerekli fon gereksinimi ise 71 milyon dolar olarak belirlenmiştir.."
Şimdi size, yine bu vakfın yayınından birkaç cümle daha:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve yasaların hakim olduğu laik bir topluma geçiş, 20'inci yüzyılda Türkiye'nin en çok gurur duyduğu başarısıdır.. Çocuklarımızı küresel ekonomide yerlerini almaya ve demokrasinin özgürlüklerinden yararlanmaya hazırlamak, Türkiye'nin 21'inci yüzyılda en çok gurur duyacağı başarısı olabilir. Gerekli istek, hayal gücü ve bağlılıkla bu hedefe erişilebilir.."
İkincisi ise, TEMA Vakfı. Su konusuna, bu konuda bizi bekleyen tehlikelere el atmışlar.. Bakın özetle ne diyorlar:
"Rapordaki verilere göre, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yılda ortalama kişi başına 10 bin metreküp su potansiyeline sahip olması gerekmektedir. Oysa Türkiye'de kişi başına düşen su potansiyeli 3 bin 600 metreküp, kullanılabilir su varlığı bakımından ise 1692 metreküptür.. Türkiye'ye yılda metrekareye ortalama 646.6 mm. yağış düşmektedir. Türkiye'nin nüfusunun 2025 yılında 80 milyon olacağı gözönüne alınırsa, mevcut su kaynaklarının korunması halinde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1375 metreküpe düşeceği ortaya çıkmaktadır. Aşırı su kıtlığı çekmeyen ama sandığımız gibi su zengini de olmayan ülkemizin ileriye yönelik önlemler almada gecikmesi, kıtlık, açlık ve sosyal patlamalara yol açabilir..."
10 milyar Meşe projesini yürüten TEMA Vakfı, Su Yönetimi ve Kuraklık Çalışma toplantısı ardından çıkan sonuçları da bize duyurdu. Bakın tablo nasıl:
"Ülkemizde 1804, 1876 ve 1928 yıllarında büyük kuraklık yaşanmıştır. 1876 kuraklığı sadece Ankara, Kastamonu ve Kayseri'de 250 bin insanımızın kaybına sebebiyet vermiştir. Üretim dönemi olan 1 Ekim 1999 ile 31 Ocak 2000 döneminde ortalama yağış miktarı 249.4 mm, 1 Ekim 2000 ile 31 Ocak 2001 tarihleri arasında ortalama yağış miktarı 190.1 mm olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemlerin olması gereken ortalama yağış miktarları ise 313.9 mm dir. Demek ki, mevsim normallerine göre, yüzde 23.8 ve yüzde 39.5 azalma vardır. Ülkemizde su kullanım politikası oluşturulmalıdır. Bir çerçeve su yasası çıkartılmalıdır. Ulusal Su Konseyi oluşturulmalıdır. Ülkemizde 600 hidrolik baraj ve 10 bin gölet tesisine ihtiyaç vardır. Sulamada çiftçi katılımını önleyen 2032 sayılı yasa iptal edilmelidir. Devlet sulayıcı, su dağıtıcısı değil de, sulamayı yönlendirici, kaynak geliştirici görevler üslenmelidir."
Her iki kurumumuzu da tebrik eder, candan başarılar dileriz. Yolları açık olsun.
|
Magazin
