Türkiye'nin krizden çıkmak amacıyla beklediği dış yardım konusundaki iyimserlik dış basına da yansımaya başladı.
Uluslararası mali piyasalarda etkili iki gazete olan Wall Street Journal ve Financial Times, Başkan Bush'un Türkiye'deki krizi konuşmak için kurmaylarıyla yaptığı toplantıya ait haberi geniş olarak verdiler.
Haberde bir yetkiliye dayanarak aktarılan ve Amerika'nın kararlılığını yansıtan şu sözler, uluslararası finans çevrelerini de olumlu yönde etkileyeceği için çok önemli:
"Türkiye zor günler yaşarken kimse bizden Türkiye'deki yangını oturup seyretmemizi bekleyemez.."
Fakat bu haber, eski alışkanlıklarımıza dönmek konusunda -başta siyasetçiler- kimsede umut ve heves yaratmamalı.
Yardım, Türkiye'nin gerçekçi bir ekonomik plan hazırlanmasına ve reform yasalarının meclisten hızla geçmesine bağlıdır. İki gazete de bu şartı vurguluyor.
Başbakan Ecevit, değişimi dayatan şartlara uyma kararlılığını her zeminde vurguluyor.
MHP lideri Bahçeli "Gelinen noktada artık Türkiye'nin bu yapıyı koruyamayacağı, mutlaka değişmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır" dedi.
Dün ANAP lideri Yılmaz, müeyyide içeren bir uyarıda bulundu:
"Değişim Türkiye'nin kapısına dayandı. Bunu yapmadığımız takdirde ne milletimizi ayakta tutabiliriz ne de devletimizi geleceğe taşıyabiliriz.."
Üstünde siyasi kumar oynama hakkına hiç bir partinin, hiç bir parlamenterin sahip olmadığı gerçeklerdir bunlar.
Merkez Bankası yasasına desteğini açıklayan DYP'nin olumlu tavrı, eski oyun bozan tavrı süren FP'ye de örnek olmalı.
Daha önemlisi, şu kritik dönemeçte iktidar milletvekillerinin sorumluluk, hatta ahlâk dışı çıkışları mutlaka önlenmeli.
Onlardan Türkiye'nin kurtuluş çabalarına katkıda en az Başkan Bush kadar duyarlılık göstermelerini beklemek hakkımız.
Bunu reddedenler halâ olacaksa...
Partilerin disiplin kurulları ve kuralları ne gün için lâzım; merak ediyoruz!
Cezaevlerindeki ölüm orucu eylemlerini durdurmanın şartları oluştu.
Ama terör örgütleri buna izin vermez..
İstenen, tecrit koşullarının kalkması, F tipi cezaevlerinde kütüphane, spor ve iş salonları gibi ortak alanların terör suçlularına da açılmasıdır. Adalet Bakanı Türk, buna imkân tanıyacak yasal değişikliğin bir-iki güne kadar komisyondan çıkacağını söyledi.
Fakat Başbakan Ecevit yasal düzenlemenin eylem baskısı altında sağlanamayacağını savunuyor: "Devlet, kendi arkadaşlarını ölüme zorlayanların baskısına boyun eğmeyecektir."
Başbakan haklı olabilir. Ama unutmamak gerek ki, bu restin sonuçları, ölüm oruçları arkasındaki terör örgütlerini korkutmuyor.
Bu örgütler, başkalarını öldüremediği zaman kendi üyelerini öldürüyor.
İktidar, ölümleri durduğu zaman terör örgütlerine boyun eğmiş olmayacaktır.
Halkın da desteklediği yaşama hakkını savunmak ve ölümleri durdurmak, terörün değil devletin zaferi olur!