Win-Türkçe
ASCII

HAYATI ROMAN GİBİ
Yüksel Ağa, Irak-Kerkük doğumlu. Aslen Türkmen. Irak-İran Savaşı'na katılıp 21 yaşında vücudunda 45 şarapnel parçasıyla yaşamaya mahkum olunca, tek umudu kalıyor: Türkiye. 1987'de Türk vatandaşlığını alıyor. O yıllar Özallı yıllar. O da elinde James Bond çanta, başlıyor ülke ülke dolaşmaya. O fuar senin, bu fuar benim derken sınır tanımaz ihracatçı olup çıkıyor. İlk iş yaptığı ülke Afrika'nın uzak bir köşesinde Uganda. Neden mi? Ağa şöyle yanıtlıyor:

"Bir fuarda Uganda'da çok fazla hurda demir olduğunu öğrendim. Türkiye'nin de ihtiyacı vardı. Atlayıp gittim. Uganda, Şırnak gibi ufak bir yer. Üç günde iki Cumhurbaşkanı gördüm. Biri Uganda'nın Cumhurbaşkanı, diğeri konuk cumhurbaşkanı. Küçük bir yer, ama iş var. Hurda işi olmadı. Ama kauçuk ayakkabı tabanına ihtiyaç olduğunu öğrendim. Böylece ilk ihracatımı gerçekleştirmiş oldum."

ORTAĞI DOKTOR
Yüksel Ağa, kendisi gibi Kerküklü arkadaşı, Avrupa Hastanesi ortopedistlerinden Dr. Şamil Cabbar'la ortaklaşa Ağa Dış Ticaret Şirketi'ni kuruyor 1994'te. Sonra iki ortak ihracat pazarlarını da, faaliyet konularını da genişletiyor. İlk yıllar kuru üzümden battaniyeye ne olursa ihraç ediyorlar. Şimdiyse daha çok iş makineleri, en çok da bisküvi, gofret ile ambalaj üretiminde kullanılacak makineler... Bu arada İstanbul'da kurdukları şirketi de Şırnak'a taşıma kararı alıyor iki ortak. Nedeni basit: Hala ana babalarının, sevdiklerinin yaşadığı ve yoklukların hüküm sürdüğü Irak'a iş yapmak.

'Tanzanya iyi pazar'
Bir süre önce milli içkileri votka olan BDT ülkelerine, özellikle de Gürcistan'a 12'lik votka şişelerini paketleyen shrink makinelerinden yüzlerce ihraç eden Ağa, Arap ve Afrika ülkelerine ise daha çok bisküvi, gofret ve ambalaj makineleri gönderiyor. Son olarak Tanzanya'ya bir bisküvi bir de ambalaj hattı ihraç ettiklerini söyleyen Yüksel Ağa, bu pazarın zorluklarını ise şöyle anlatıyor:

"Tanzanya iyi Pazar. Ama taşlar sağlam değil. Bütün Afrika ülkelerinde durum malum. Kanunlar oturmamış. Zemin sağlam değil. Bu yüzden bu pazarlarda kontakt kurduğunuz adamın çok güvenilir olması lazım. Biz artık insan sarrafı olduk."

Makao ve Aruba'ya bile ihracat yapıyorlar
Makao, Aruba, Togo, Benin, Sao Tome, Principe, Mauritius, Reunion, Botsvana, Mayotte, Swaziland, Lesotho, St. Pierre-Miguelon, Anguilla, Burma, Laos, Barbados, Eritre, Cibuti, Ceuta, Melilla, Burkina Faso, Sierra Leone, Gine-Bissau, Andorra, Moritanya, Barbados ve daha onlarcası... Bırakın haritada yerini göstermeyi, çoğumuzun adını bile duymadığı bu ülkelere Türkiye'den her yıl yüzlerce milyon dolarlık ihracat yapılıyor.

Adlarını sıraladığımız bu ülkelerin çoğu küçük adalarla Afrika'da savaş ve açlıkla boğuşan yoksul ülkeler. Ama bizim öteki dünya diye baktığımız bu ülkeler, Yüksel Ağa gibi pekçok ihracatçı için hiç de ulaşılmaz değil. Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan edindiğimiz bilgiye göre, bu ve benzeri pekçok ülkeye yaptığımız ihracat her geçen gün artıyor.

Evyap'tan Vestel'e, Bifa Bisküvi'den Ege Seramik'e kadar yüzlerce irili ufaklı Türk şirketi için bu ülkeler iyi birer ihracat kapısı. Tıpkı Amerika, Almanya, İngiltere gibi...

Mine ŞENOCAKLI