kapat
12.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )

Provokatör aramayın

Gerçek, göründüğü gibidir. Tahammül sınırının sonuna gelmiş olan insanlar son çareye başvurmuş, kös dinleyenlere seslerini duyurmak için sokağa çıkmışlardır.

Sokağa, bütün umutların yok olduğu anda çıkılır. Sokak, çaresizliğin ifadesidir. İnsanlar polisten dayak yemeyi göze alıyor, siyasileri temsil eden binaları taşlıyorsa son umutlarını da kaybetmişlerdir.

Dün birçok yetkili, olayların sıcaklığı içinde, gösterilerde "provokatör parmağı" olduğundan söz ettiler; halkın, esnafın arasına karışan provokatörlerin çatışmalara yol açtığını söylediler. Kuşkusuz, radikal örgütlerin eylemcileri için on binlerce insanın sokağa inmiş olması, oldukça elverişli bir alan oluşturmaktadır. Kanlı çatışmalarla gerilimi artırmak, "çelişkileri keskinleştirmek" isteyenler olabilir. Ama görüntüler de ortadadır, açıktır.

Kendilerini kandırırlar
İnsanlar sokağa kendi kendilerine örgütlenerek çıkmaktadırlar. Kalabalıkların toplanma şekli, ellerindeki pankartlarda yazanlar gösterilerin bir "örgüt" işi olmadığı göstermektedir. Sokağa inenler sadece öfkeli gençler de değildir, her yaştan insan vardır. Polisle çatışan ya da taş atanlar da "birkaç kişi" değildir.

Öfke, kendiliğinden patlamıştır.
Ama Ankara'da hemen "provokatör arayışı" başlamıştır. Provokatör arandığı zaman bulunur. Bir haftayı aşan bir süredir onlarca şehirde sokağa çıkıp bağıran insan sayısını görmezden gelip, bu insanların söylediklerine kulak tıkayıp "provokatör" arayanlar ancak kendilerini kandırabilirler.

Gerçek ise aynen göründüğü gibidir. Türk halkı "bu yönetimi" istemediğini haykırmaktadır.

Hükümet, ağır ekonomik kriz içinde bir de "siyasi kriz yaratmamak" gerekçesi ile "durmaktadır". Başbakan istifanın söz konusu olmadığını tekrar etmektedir. Oysa siyasi kriz vardır. Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı'nın konuşması ve Başbakan ile Başbakan Yardımcısı'nın cevapları siyasi krizin ilk işareti olmuştur. 20 Şubat'ta da hükümet ekonomik programın çöktüğünü ilan ederken siyasi krizin başladığını da ilan etmiştir.

Türkiye siyasi kriz içinde
Serbest piyasada Amerikan Doları 1 milyon 300 bin liranın üzerinde satılmaya başlanmıştır. Bu da yüzde 100'lük bir devalüasyon anlamına gelmektedir. Türkiye yarı yarıya fakirleşmiştir, Türk halkı yarı yarıya fakirleşmiştir, Türk halkının her ferdi yarı yarıya fakirleşmiştir.

Hükümet, böyle bir ortamda hızla "kriz yönetimi"ne geçememiş, program yapamamış, güven verici hiçbir karar alamamıştır.

Yüz binlerce insan bu yüzden sokağa çıkmıştır. Ve bugünkü ortam tam bir siyasi kriz ortamıdır. Yönetim boşluğu zaten vardır. İnsanlar tepkilerini sokakta göstermeye başlamadan önce 40 gün beklemişlerdir.

Türkiye'de büyük çapta bir siyasi kriz yaşandığını dünya görüyor, Türkiye görüyor, ama Ankara kabul etmiyor, direniyor. Yasemin Çongar, hafta başında Washington'dan Ankara'ya nasıl bakıldığını yazdı:

"Bugün Washington'da Ankara'yı bilen ve izleyenler, Demokrat olsunlar Cumhuriyetçi olsunlar, sadece iktisaden değil siyaseten de çökmüş bir başkent, dünyanın gerisinde kalan bir demokrasi kültürü, globalleşmeyle gelen şeffaflaşmaya ayak uyduramamış bir sistem görüyorlar."

Dünya Ankara'yı böyle görüyor, Türk halkı bağırıyor, Ankara ise hâlâ provokatör arıyor.

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır