kapat
11.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ERDAL BİLALLAR(ebilallar@sabah.com.tr )

Dereyi geçerken

Türkiye'yi ne hale getirdiklerini gören siyasiler acaba "Nerede yanlış yaptık?.. Hangi kararı aldık da ülkeyi bu noktaya taşıdık" diye düşünüyorlar mı?

Eminim ki uykuları kaçıyor... Ama milletin haline bakıp vicdan azabı çektiklerinden değil, bir daha seçilemeyeceklerini bildiklerinden... Siyaseti halka hizmet olarak değil, meslek olarak gördükleri için "Ben ne yaparım diye" kara kara düşündüklerinden..

Görünen o ki artık hesap pusulası masaya konuldu, bedeli alınacak... Yıllardır doymayanlar, halk sıkıntı çekerken yandaşlarını doyuranlar o masadan kalkacak...

Söyler misiniz; dünyanın neresinde rantiyeye yüzde 2000 faiz veriliyor da, emeklinin maaşında yüzde 2.5 gibi sadaka benzeri artış öngörülüyor...

Dünyanın neresinde milli paranın değeri bir haftada yüzde 50 değer yitiriyor? Hangi ülkede akaryakıt fiyatları bir ayda yüzde 50 zamlanıyor... Hangi ülkede tasarrufunu milli parasında tutanlar "enayi" sayılıyor?

Hangi Batılı ülkenin Merkez Bankası Başkanı devalüasyondan önce bankadaki tüm birikimini dolara yatırıyor?

Eğer bütün bunların olduğu bir ülkede insanların işi, aşı yoksa... Hakkını arayanlar yürüdüğü için coplanıyorsa... Demokrasi düşmanları azıyor, düzene küfür yağdırıyorsa, bu rahatsızlığı görmek, üzerine gitmek, acilen çözümlemek gerekmez mi?

*
Esnafı rahatlatmak için alınan kararların sorunu çözeceğini zannedenler yanılıyorlar... Çünkü bu kanser hastasını Aspirin'le tedaviye benziyor.

Ekonominin dümeninde oturanlar; esnafın bankalardan aldığı kredinin faizini düşürmenin, vergi borçlarını ertelemenin yetmediğini, yetmeyeceğini görmüyorlar...

Sıkıntının yastık altındaki paranın piyasa çıkarılmamasından kaynaklandığını kavrayamıyorlar...

Artık gelinen noktadan dönüş imkansız... Türkiye bu dereyi geçecek... Ama güven içinde geçmek için atı değiştirecek...

Vicdan muhasebesi!..
Türkiye'nin bugünkü noktaya gelmesinde bizlerin hiç suçu yok mu? Kendimizden başka kimseyi beğenmememizin, kendimizi düşünmemizin, çıkarımız için boşvermemizin günahı yok mu? Aşağıdaki tespitleri okuyun, sonra elinizi vicdadınıza koyup yanıtlayın...

* Şahane bir işim var... Akşama kadar yan gelip yatıyorum: Bu felsefe ile yaşayan yüzbinler yok mu? Çevremizde her gün böyle övünen kaç kişiyi görüyoruz?

* Fiş olmazsa kaça olur?: Sürekli belli kesimlerin vergi kaçırdığından yakınıyoruz... Ya bizlerin 2 kuruş indirim için almadığı fişler, faturalar?

* Ben ekmeğime bakarım arkadaş: Kaçımız ekmek parasından olmamak için etrafımızdaki çirkinliklere göz yummadık?

* Politik oyunlar bizi yaktı: O siyasileri kimler seçti? 30-40 yıldır illallah dediğimiz politikacılar kimler tarafından iktidara getirildi... Bizler değil mi?

* Öğretmen bana taktı: Hiç başarılı bir öğrenciden bunu duyduk mu? Sadece başarısız olanlara, çalışmayanlara öğretmenler takıyor.

* Avantası ne bu işin?: Kaçımız sonunda avantası olmayan bir işe gönüllü olduk? Hangimiz teklif edilen bir iş için bu soruyu sormadık?

* Rüşvet mi, hizmet karşılığı mı?: Fazla açıklamaya gerek yok herhalde... Kendimiz alınca hizmet karşılığı, başkası alınca rüşvet...

AYIP OLUYOR

Devlet, polisine yemek satar mı?
Polis Haftası nedeniyle Pazar günü Bayrampaşa'daki Çevik Kuvvet tesislerinde düzenlenen "polis müdürleri-gazeteciler maçı"nda 10 dakika kalecilik yaptıktan sonra çevreyi dolaştım...

Yaklaşık 3 bin polisin görev yaptığı merkezin yemekhanesine girince şaşırdım... Polisler, yemeğini parayla yiyordu... Tıpkı lokantada olduğu gibi... Yemek listesi ve fiyatları duvara asılmış; polisler geliyor, cebindeki paraya göre bir şeyler alıp yiyor...

Konuştuğum Çevik Kuvvet personeli de bu durumdan şikayetçi... Aldıkları 3 kuruşla zaten geçinemeyen polisler, bir de nöbet sırasında devletin pişirdiği yemeği parayla satmasına üzülüyorlar... Ama fazla bir şey söylemeye de çekiniyorlar... Sadece, "Birçok arkadaşımız 'buraya vereceğim parayı evime harcarım' diye düşünüp aç karnına görev yapıyor" diyorlar...

Bunun tasarrufla ilgisi olamaz... Bunun mantıklı bir nedenini kimse açıklayamaz...

En küçük fabrikada, tesiste, işletmede bile çalışanlara ücretsiz yemek verilirken, devlet, kendi polisine çıkardığı iki kap yemeği parayla satar mı?

Polislikten gelme İçişleri Bakanı Saadettin Tantan kamuoyuna bunun haklı ve mantıklı bir mazeretini açıklar mı?

DOĞRU SÖZ
Testinin içinde ne varsa dışarıya da o sızar...

Serbest Kürsü

Tren rezaleti!
Sirkeci-Halkalı banliyö trenine zam yapıldı. Trenlerin vagonlarına baktığımızda, 1953 yılında Fransa'dan geldiğini görüyoruz. Vagonların dış cepheleri pas içinde, sacları çürümüş... Vagonların kapılarını, koltuklarını ve içinin pislikten geçilmediğini anlatmaya gerek yok. Eski komünist ülkelerde, hatta Afrika'da bile eşi ve benzeri olmayan bu trenlere layık bir halk mıyız? Bizler utanarak biniyoruz, kimler utanmadan zam yapıyor? Mehmet İren

BAKIŞ AÇISI
İki kişi pencereden baktı. Biri yerdeki çamurları, diğeri gökteki yıldızları gördü...

ŞİKAYETLER
* İstanbul'dan Caner İşcan, Bata Mağazası'ndan aldığı ayakkabıyı 3 kez giydikten sonra çöpe atmak zorunda kaldığını...

* İstanbul'dan Ünal Beyazkaya, 30 Aralık tarihinde aldığı Arçelik çamaşır makinesi ile birlikte verilmesi gereken 55 ekran televizyonun hala kendisine teslim edilmediğini...

* Suadiye'den Can Futacı, eşi ile birlikte Atina'ya gitmek için 4 Nisan'da bindikleri Varan'a ait otobüsün köy otobüsünden farkı olmadığını...

* Mecidiyeköy'den Şebnem Alemdar, Profilo Alışveriş Merkezi'ndeki Mado'da görevli personel tarafından hakarete uğradığını...

* Acıbadem'den Burç Kunter, bir daire almak için gittikleri Soyut Emlak'ta haksızlığa uğradıklarını ileri sürdü...

Suçlanan kurum ve kuruluşların dikkatine....

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır