kapat
11.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ŞELALE KADAK(skadak@sabah.com.tr )

"Ter içinde uyanıyorum"

Bir işadamıyla öğlen yemeğinde buluşuyoruz. "İnanın"diyor, "Sabah yastığım sırılsıklam, avuçiçlerim ter içinde uyanıyorum. Aklıma gündüz gelmeyen her türlü negatif şeyle bütün gece boğuşuyorum." Sadece bu hafta dönmeyen çekleri 65 milyar lirayı bulmuş. 'Lütfen ismimden bahsetmeyin. Kimisi gerçekten zor durumda olduğu için ödeyemiyor. Kimi de bu durumu kullanıyor ve ödememeyi tercih ediyor. Şimdi çeklerin dönmediğini duyarlarsa kimse ödeme yapmaz" diye uyarıda bulunuyor.

Yaşanan kriz belli ki iş ahlakını da olumsuz yönde etkilemiş. Ünlü bir markanın sahibi olan aynı işadamı henüz başından geçen bir olayı anlatıyor. Yüklüce bir miktarda alacağı olan bir firma bir türlü ödeme yapmıyor. İşadamı kendi kaynaklarından öğreniyor ki, firmanın sahibinin ödeyecek parası var, ancak bankada repo yapıyor. Bu olay ortaya çıkınca da adam ödemek zorunda kalıyor. "Ticari ahlak fena etkilendi" diyen işadamının tek dileği var. Bir an önce iç piyasanın açılması. En kötü paranın devlete giden para, en iyi paranın da piyasadaki para olduğuna inanıyor ve isteğini şöyle dile getiriyor: "Bırakın insanlar alışveriş yapsın. İç piyasayı hareketlendirmek lazım."

Ardı arkası kesilmeyen krizler yüzünden psikolojisi bozulan pek çok işadamının çareyi psikiyatristlerde bulduğunu duyuyoruz. Anlatılanlara bakılırsa, Uzun aradan sonra yeniden sigaraya başlayanlar çoğalıyor. Artık barlarda, restoranlarda eğlenen işadamlarının sayısı da azalıyor.

Müşteri göz göre göre başka ülkeye gidiyor
Bisse gömleklerinin sahibi İbrahim Kefeli de dertli. Bankaların akreditife karşılık akreditif dahi açmadıklarından ve bu yüzden bir ihracat müşterisini kaçırmak üzere olduğundan yakınıyor. Kefeli'ye sipariş veren İsveçli firma 400 bin marklık akreditif açıyor ve Kefeli'nin de akreditife karşılık akreditif açması gerekiyor. Bankaların açmadığı akreditifin miktarını soruyorum ve sadece 200 bin mark olduğunu öğreniyorum. Peki bu kadar az miktardaki bir meblağın dahi sorun olmasının sebebi ne? Kefeli'ye göre, bankalara güven azaldı. Bunu bilen bankalar da rezil olmamak için hiç akreditif açmamayı tercih ediyor.

Kefeli, 1 milyon marklık bir ihracatın ilk bölümünü yapmaya çalışıyor. Ancak İsveçli firmanın siparişi olan gömleklerin kumaşını bir türlü ithal edemiyor. Kefeli'nin verdiği bilgiye göre, Türkiye'de daha önce pantalon ve ceket de satın alan firma son olarak 1.5 milyon marklık bir siparişini iptal etmiş ve başka bir ülkeye kaymış. Kefeli, yakında kendisinin de müşterilerini sırf bu nedenle kaybetmekten korkuyor ve haklı olarak soruyor: Nasıl iyimser olalım?

Devalüasyon olunca ihracatın artacağı yolunda demeçler veren hükümet yetkililerine ise bir hayli kızgın. İşadamlarını dinlemeye başlayınca 'bin ah işitmemek' işten bile değil.

İsviçre'deki paralar
Bir işadamının anlattığı anekdota göre, kriz yüzünden yurtdışına ve özellikle de İsviçre'ye giden paralar hep 3 günlük repolarda bekliyormuş. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen İsviçre'deki bir bankanın müdürü, işadamının da bulunduğu bir öğlen yemeğinde anlatmış. Repoda tutulan paraların henüz kalıcı olmamış olması sevindirici. Piyasaların tamamen durmasından dolayı rahatsız olan işadamı, "Paraların repoda olması güzel, Ancak Türkiye'de ortamın bir an önce normalleşmemesi halinde bu paralar artık oralarda kalır. İşte bu çok kötü" diyor.

Amerikan ve İngiliz fonları geliyor
Son zamanlarda Türkiye'ye gelen direkt yabancı yatırımda değil ama bazı fonların (private equity fund) miktarında bir artış olduğu belirtiliyor. Telekomünikasyon alanında aralarında Lehman Brothers, Deutsche Bank, France Telecom gibi pekçok büyük şirkete danışmanlık hizmeti veren ve sık sık yabancı şirket yöneticileriyle biraraya gelen Mehmet Çelebiler'e göre, iyi niyetli insanlar için bu kriz bir fırsat. Global dünyada pek çok yere yatırım yapanlar Türkiye'yi bu oluşumun dışında bırakmak istemiyor. Türkiye bir yerde mahallenin kötü çocuğu, ancak aralarına almak zorunda hissettikleri bir arkadaşları da aynı zamanda. Pazarla özellikle Amerikalı ve İngiliz şirketleri ilgileniyor. Finansal yatırım yaparak Türkiye'ye girenler arasında American Insurance Group, Citibank ve Merril Lynch de var. Yabancıların şu sıra telekomünikasyon sektörüyle ilgilenmediğini biliyoruz. Ancak Çelebiler'e göre, bu durum tam liberalleşmenin gerçekleşeceği 2004 başında değişecek. Dışardan gelecek sermaye yatırımı çok büyük miktarlara ulaşacak. Tamam, bugün kriz var, umutlarımızı yitirdik belki ama Türkiye'nin yakın geleceği çok pırıltılı.

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır