kapat
11.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Medyasoft
 
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )

Bir ülkenin ruhunu yaraladığınız zaman...

Bernard Shaw, "Gazetecilik, dünya savaşı başlangıcıyla, bisiklet kazasını birbirinden ayıramayan bir alandır" der.

Sivri dilli Shaw böyle diyerek gazetecileri kızdırabilir ama benim asla böyle bir niyetim yok.

Sadece gazete-televizyon haberlerini art arda izlemenin, günü anlamaya yetmeyeceğini belirtmekle yetineyim.

Birbirinden kopuk gibi görünen birçok olay, aslında yaşadığımız günün ruhunu oluşturuyor ve bu da gazetecilikten çok edebiyatın, yani daha derin bir kavrayışın alanına giriyor.

***
Bugünlerde sık sık Anton Çehov geliyor aklıma; büyük Çehov! Onun dahice örülmüş oyunlarında da her şey olağan gibidir. Gündelik yaşam, tembel bir nehir gibi ağır ağır akmakta ve insanlar kendilerini bu nehrin akıntılarına bırakmaktadırlar.

Yaz bahçelerindeki beyaz giysili insanlar; piyano konserleri, yemekler, fıkralar ve entellektüel tartışmalarla vakit geçirirler.

Ama oyun biraz ilerleyince anlarız ki, bu insancıkların hepsi derin bir huzursuzluğun pençesindedir.

Durup durup ağlama krizlerine giren kadınlar, ölesiye sarhoş bir doktor, ona umutsuzca sevdalanmış bir genç kız, ölümü bekleyen bir ihtiyar... Hepsi de huzursuz ve her an isteri krizlerine açık bir kırılganlıkta yaşamaktadır ama dış görünüşte bunu farketmeye imkân yoktur.

İç huzursuzluğu anlayabilmek için Çehov çapında dahi bir yazarın, insan ruhlarını, sandıktan çıkarılmış gizli bir çeyiz bohçası gibi kat kat açması gerekmektedir.

İhtilale, yani büyük değişime akan bir toplumdaki derin huzursuzluktur bu.

Taşlar yerinden oynamış ve insan ruhları onulmaz biçimde yaralanmıştır.

***
Türkiye'de de ekonomik krizden daha yoğun olarak yaşanan kriz bence bu. Amacını yitirmiş, hayallerini tüketmiş ve yarınına umutla bakamayan bir toplum.

Büyük değişimin sancılarıyla kıvranan ve ne olduğunu bir türlü anlayamayan huzursuz insanlar.

Yerleşik değerlerin çöktüğü ama bir türlü yeni değerler sistemine geçemeyen insanların iki cami arasında b”namaz kalmış hali.

Beni en çok bu durum korkutuyor biliyor musunuz!

Bir ülkenin ruhunu yaraladığınız zaman, ekonominin ve siyasetin bu yarayı iyileştirmesi çok zor oluyor.

Her akşam televizyon ekranında dinlediğimiz kur, makas, çapa çıpa, para kurulu formüllerinin ulaşamayacağı derinlikteki bir yara bu.

Ve için için kanıyor.

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır