Amerikan şirketlerine AB'de lobi yapıyor
Girişimci Türk kadınlarının yurtdışındaki başarılarına şapka çıkarmaya ne dersiniz? Mesela CPS Danışmanlık Grubu Başkanı Tulu Gümüştekin'e ve ekibine. Gümüştekin'e Mart sonunda Washington'da yapılan Türk Amerikan İş Konseyi'nin toplantısında rastladım. İstanbul, Ankara, Washington ve Brüksel arasında kamu iletişimi, lobicilik, yatırım ve strateji danışmanlığı yapan Gümüştekin'i işdünyasında tanımayan yok gibi. Türkiye'deki şirketlere, Avrupa Birliği'ndeki fonlardan nasıl yararlanabilecekleri konusunda yollar gösteren Gümüştekin'in ekibindeki isimler bize çok ilginç geldi. Örneğin, 8 yıldır Türkiye masasında, Türkiye ile yapılacak mali işbirliği konusunda çalışan Jacques Kemp. AB'nin Türkiye'ye vermediği paraların nasıl verileceğini bilen ender insanlardan biri Kemp. Duyduğum kadarıyla Türkiye'ye verilen bütün paraların altında onun imzası bulunuyordu. Belli ki Gümüştekin, Türkiye'ye faydası olacak kişileri izlemeye almış. Ekipde bir ilginç isim daha var. Amerika'nın Tekstil İşveren Sendikası'nın genel sekreterliğini yürüten George Miliken de Washington'daki büroya katılmış. Şimdi Gümüştekin ve ekibi, Amerikalı şirketlerin AB'de lobisini yapmaya başlamış. Macaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerine yönelik sıkı bir çalışmanın içindeler.
Gümüştekin, Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün yurtdışı pazarlar için kesinlikle güçbirliği yapmasına inananlardan. ABD pazarına girmenin yolu iyi lobi yapmaktan geçiyor.
2005 yılında kotalar kaldırılacak diye bekleniyor ancak Amerika'da Başkan Bush'a yakın olan tekstildeki güçlü isimler şimdiden kotaların kaldırılmaması için büyük uğraş veriyor. Hatırlatmakta fayda var.
SÜREKLİ UÇUYOR
İşini uluslararası arenaya taşıyan Tulu Gümüştekin, Washington, Brüksel ve İstanbul arasında mekik dokuyor. Türk firmalarının Amerika ve Avrupa Birliği'ndeki lobisi için çalışan Gümüştekin, şimdi de Amerikan şirketlerini özellikle Macaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerine pazarlamaya çalışıyor
Gecekondumuz müzelik!
Krİz var biliyorum ama şayet herhangi bir sebepten yolunuz bugünlerde New York'a düşerse, dünyanın tanınmış müzelerinden Guggenheim Müzesi'ne uğramanızı tavsiye ederim. Müzenin bir katında ziyaretçileri derme çatma bir gecekondu bekliyor. Gecekondularımızın 2000 yılında 3'üncüsü düzenlenen Hugo Boss ödülünün sahibi olan bir fotoğraf çalışmasının parçasını oluşturduğunu görünce içiniz burulacak belki. Slovak fotoğraf sanatçısı Marjetica Potrc'ın 'iskelet evler' adını taşıyan fotoğraf sergisinde, kentin yaşayan organizma kimliğini reddeden yapılarına yer verilmiş. Sergide, Türkiye'nin yanısıra Hong Kong, Shantytowns, Ortadoğu, Saray Bosna, Doğu Almanya, Doğu Avrupa ve Brezilya'dan da ilginç enstanteler var. Türkiye'nin gecekondusu ise "24 hour ordinance" yani "24 saatte düzen" adını taşıyor ve altında şu cümleler yer alıyor: " Bir arkadaşım Türkiye'de 24 saat içinde yapılınca kimsenin müdahale etmediği evlerin olduğu bir yer gördüğünü anlattı. 24 saatte bu evi yapınca hiç bir yaptırım yok. Tabi süre dolmadan evin üstüne çatısını kondurmak şartıyla!
Andy Warhol'dan, Fernand Lege'ye, Pablo Picasso'dan Van Gogh'a ve daha nice ünlü ressamın eserlerinin sergilendiği ünlü müzede Türkiye'ye gecekondusunu sergilemek düşmüş. Ne acı!
Kotaları Pakdemirli'ye borçluymuşuz
Amerika'nın tekstil ve konfeksiyon ithalatından Türkiye'nin aldığı payın toplu iğnenin ucu kadar bile olmadığını bilmeyen yok. ABD'nin Türk tekstiline koydığı kotalar yüzünden ihracat bir türlü attırılamıyor. Sektörün belini büken bu kotaların geçmişiyle ilgili duyduğumuz bir anektodu işte bu nedenle anlatmakta fayda görüyorum.
20 yıl önce Türkiye'nin kotaları tespit edilirken, Türk bürokrat heyetinin başında Ekrem Pakdemirli varmış. Yani kotalara imzayı atan pozisyondaymış. O dönemi çok iyi hatırlayan Zorlu Tekstil Grup Koordinatörü Vedat Aydın, Pakdemirli'nin düzine yerine adete imza attığını anlattı. Pakdemirli'ye nasıl böyle birşey yaptığı sorulduğunda, "Ben o rakamı düzine sanmıştım" dediğini belirtiyor.
20 yıl önceki bu vahim hatanın ardından, bürokratlar ve tekstil sektörünün temsilcileri her yıl birazcık daha kotaları artırmak için Amerika'da büyük uğraş veriyor. Ancak bir arpa boyu yol dahi gidemiyor. Aydın diyor ki, daha Haziran gelmeden çarşafta kota bitiyor. İşte bu nedenle tekstilcilere Amerika'da yatırımı öneriyor. Kotayı delmenin yollarını aramaktan başka çare yok gibi.
|