Hesabını bilmeyen çavuşlar, kıçını avuçlar.
Kıçının üstüne güm diye düştüğü için, kendininkini avuçlayamıyorsa; IMF ile Dünya Bankası'nınkini avuçlar.
.....
Ekonomi, anti-militarist, haylaz bir hergele gibidir. Ne bayrak törenlerinde hazır ola geçer, ne dikkat borusu çalınırken...
Tek özelliği karnının ağrımasıdır; paralar çalınırken...
.....
Ekonomi çökünce, kimse ayakta duramaz. Ülke yere kapanır. Bankalar kapanır. Dükkanlar kapanır. Ağızlar kapanır. Telefonlar kapanır. Borç kapıları kapanır...
Sadece iflas bayrağı ayakta kalır; büyük bir kazık üstünde.
Ekonomiye sormuşlar:
- Ankara'nın durumuna uygun bir şiir biliyor musun?
Ekonomi:
- Biliyorum, demiş, Hayyam'ın bir dörtlüğü...
Ve Hayyam'ın ünlü bir dörtlüğünü azıcık değiştirerek okumuş:
Sır saklamasını bilirsen bak Hayyam ne der;
Siyasetçi nedir, ne yapar, ne eder:
Yalan çamuruyla yoğrulup gelir Ankara'ya,
Yer içer, karın doyurur ve sıçıp gider.
.....
Ne olmuşsa olmuş, ulusal ekonomi çarpılmış. Eli, ayağı büzüşüp tersine dönmüş. Kamburu çıkmış. Gözleri şaşılaşmış. Kafası yana düşmüş.
Kendisini sırtlamışlar, okuyup üflemesi için ünlü bir Derviş'e götürmüşler.
Derviş:
- Kutsal bildiğiniz kim varsa, demiş; götürüp kafasına işetin...
- Ya çarpılırsa?..
- Çarpılırsa mı? Düzelir işte o zaman...
.....
Türk ekonomisi neye benziyormuş biliyor musunuz?
Deveye...
Düzgün hiç bir yanı yokmuş onun da...
Söylentilere göre Prof. Asaf Savaş'a sormuşlar:
- Bu krizi kim doğurdu?
Prof. Asaf Savaş şöyle demiş:
"Limonatadan daha çok seviyorum yoğurdu,
IMF'nin işi vardı, krizi koalisyon doğurdu."
.....
Türkiye'de ekonomiyle küçük esnaf arasında ters bir orantı varmış. Hangisi durursa öteki yürürmüş.
Şimdilerde ekonomi durduğu için, esnaf yürüyormuş.
.....
Ekonomiyle kadın birbirine çok benzermiş.
Kadın, "hayır" derse, "belki" demekmiş. "Belki" derse, "evet" demekmiş. Hiçbir zaman "evet" demezmiş kadın.
Ekonomi de öyleymiş. "Düzelecek misin", diye sorduğunda; "hayır" derse, "belki" demekmiş. "Belki" derse, "evet"...
Ekonomi de, hiçbir zaman "evet" demezmiş..
.....
Ekonomi, Türkiye'deki bitip tükenmeyen sorgu sualden sıkılıp, göklere çıkmış ve oradan bağırmış aşağıya:
- Enseyi karartmayın, nasıl olsa işiniz artık Allah'a kaldı.