Rüştü'nün yerine geçen Oğuz komik bir gol yedi. Denizli, Baliç'i kulübede unutup hayalet Rapajç'e 90 dakika tahammül etti. Fener kupa finali öncesi 'SOS' verdi
Fenerbahçe'nin, bu maçın içindeki öyküsünden söz etmek istersek, öncelikle, "S.O.S. veriyor" derim. Mustafa hoca, haftalardır, "F.Bahçe takım oldu" diyor, "Sakatlar kim olursa olsun bizim için hiç farketmez" diyor ama F.Bahçe'nin hâlâ F.Bahçe gibi olmadığını görüyoruz.
Denizli'ye F.Bahçe'nin oyun kurucusunu sormak isterim. Eğer, "Revivo" diyorsa, o ileri uçta çakılmış kalmış, bireysel yeteneğiyle birşeyler yapmaya çalışıyor, hepsi o kadar. F.Bahçe savunması yerlerde sürünüyor.
Genç kaleci Oğuz da 'Acemiler Mangası'nın henüz onbaşısı. Topa ne zaman nasıl çıkıp hamle yapacağını bir türlü bilemiyor. Denizlispor maçın büyük bölümünde F.Bahçe'den çok daha üstündü. Futbol anlayışları bayağı, 'takım' gibi. Orta saha kontrolleri F.Bahçe'ye kat kat üstünlük sağladı. Hücum bölgelerindeki pozisyon üretimi de fevkalâdeye yakın.
Fener kendini kaybetti
Denizli henüz 4. dakikada Coşkun'un sert şutuyla Fener kalesini yokladı. Oğuz bu vuruşu kornere çeldi. Pozisyonun hemen sonrasında Revivo'nun kavisli ortasında Johnson'ın kafasıyla F.Bahçe golü buldu: 0-1. Bu golde topa hatalı çıkan kaleci Süleyman'ın rolü de en az Johnson kadardı.
10. dakikada, evsahibi hemen karşılığını El Saka ile verdi: 1-1. Sağdan gelen korner topuna bu defa kaleci Oğuz hatalı çıktı, El Saka güle oynaya golü attı. Bu pozisyonun hemen arkasından, 12. dakikada Revivo'nun gol vuruşunun Denizli direğinden dönmesi, F.Bahçe için büyük şanssızlıktı.
F.Bahçe'nin takım hüviyetini kaybetmesi, bu dakikalardan sonra başladı. Nitekim Coulibaly 38'de skor tabelasını değiştirdi. Ahmet Hassan'ın ortasında Malili golcü fotoğraf çektirircesine rahat kafa vurup Oğuz'u avladı.
İkinci yarıda F.Bahçe'nin kendine gelip biraz daha derli toplu bir futbol oynayacağını sanmıştık ama yanıldık. Denizlispor üstüste akınlar geliştirirken, F.Bahçe sadece gedik veren savunma anlayışıyla rakibinin hücumlarını önlemeye çalıştı. 48'de Rapajç'in klasik frikik vuruşu F.Bahçe'yi gole uzandıramadı, Andersson 60'ta rakip kale önünde girdiği pozisyonu ağırlığı nedeniyle sonuçlandıramadı. Denizli son dakikalarda farkı arttırmak için saldırdı. 88'de Ahmet Hassan'ın ortasına Coşkun bomboş durumda vuramadı.
Eyvah ki eyvah!
F.Bahçe'de Serhat'la yer değiştiren Andersson ile Lazetiç'in yerine giren Ogün, sakat değildilerse neden ilk 11'de oynatılmadılar? Elbette Rüştü'nün yokluğu düzeni bozmuş gözükebilir. Ama Rüştü'nün eldivenleri Oğuz gibi bir aceminin eline kalıyorsa, o zaman gelecek maçlardaki F.Bahçe'nin haline üzülerek şimdiden yorum yapmak istiyorum: "Eyvah ki eyvah!"