kapat
31.03.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Garildi
 

Şirin'in düş zamanı geldi


'Mahallenin Muhtarları'nın Şirin'i Esra Akkaya, "Alis Harikalar Diyarında"ya benzettiği bir kültür cafe açıyor
İnsan bir dizide oynadığı karakteri bu kadar da üstüne giyer mi? "Dört sene oynayınca giyer" diyebilirsiniz ama yanılıyorsunuz. Esra Akkaya'nın durumu farklı. Mahallenin Muhtarları dizisinin Şirin'i Esra Akkaya yaşamınında da Şirin gibiymiş.

"Şirin gibi olmak nasıl oluyor?" diye merak ediyorsanız hemen anlatalım: Bıcır bıcır konuşan, duygularını ifade etmekten hoşlanan, dostluğa çok önem veren, sevgilisini yakın dostlarından seçen, eğlenceli, toplumun genel kurallarına uyan, düş kurmaktan ve onları gerçekleştirmekten hoşlanan...

Mahallenin Muhtarları'nın çekimleri şimdilik durdu. Esra Akkaya da kısa bir süre önce bir televizyon filminin çekimlerini bitirdi. Şirin tiplemesiyle gelen bir yorgunluğu var gibi Akkaya'nın. Belki de bu yüzden kendini bambaşka bir dünyanın içine atmış. O şimdi "Alchera" adlı bir mekan açma telaşında. Alchera "Düş Zamanı" demek. "Düşsüz bir yaşamı düşünemeyen" Esra Akkaya ile yeni açılacak mekanın inşaatının orta yerinde, boya kokuları ve matkap sesi eşliğinde konuştuk.

Dizi serüveniniz bitti mi?

Şimdilik öyle görünüyor. Yeni bir dizi düşünmüyorum.

Mahallenin Muhtarları ile sizi tanıdık. Hevesinizi aldınız mı?

Dört yıl sürdü. Dizinin senaryosu çok önemli. Çok iyi bir iş olursa belki yaparım ama önceliğim şu anda bu değil. Dizi çekmek, televizyon dizilerinde rol almak para kazanmak için önemli. Biz hep televizyondan para kazanıp tiyatroya dönüp hayallerimizi gerçekleştirmekten bahsederiz.

Bu mümkün olmuyor mu?

Zorlaşıyor. Çünkü zaman içinde hayallerinizi kaybediyorsunuz. Ben bunu yaşamamak için biraz uzaklaşmayı planladım.

Yeni film çektiniz. Sinemaya ısınıyor musunuz?

Film bir televizyon filmi ama ileride iyi bir projede sinema filminde rol almak isterim. Yeni çektiğim filmde bir çocukla başrolü paylaşıyorum. Filmde çocuğun halası rolündeyim. Kendi çocuğunu kaybettiği için yeğenine düşkün bir kadını oynuyorum. Çocuk da ailesinde bulamadıklarını halasıyla paylaşıyor. Çok sıcak bir film. Role çok ısındım.

Aşk sufle gibi
Nasıl bir filmde oynamayı istersiniz?

Türk sinemasında bir süredir iki tür film yapılıyor. Biri ticari kaygılarla yapılan filmler, diğeri ise sanatsal kaygılarla. Ticari kaygılarla gerçekleştirilen filmler iyi teknoloji kullanılmadığı için katlanılmaz bir hal alabiliyor. Çünkü teknik anlamda yetersizlik var. Bu yüzden de sabun köpüğü gibi filmler yapılıyor. İyi oyunculuk aranmıyor. Kaba ışıklarla, mankenlerin oyunculuklarının yeterli görülmesiyle filmler çekiliyor.

Hal böyle olunca 'işim olmaz' mı diyorsunuz?

Böyle filmlerde oynamam diyorum. Habercilerin, klip yönetmenlerinin film çektiği bir ortamda oynamam. Ama ilk filmini çeken ve çok başarılı olan yönetmenler var. Örneğin "Gemide" filmi gibi. Bir yönetmenin ilk ve iddialı filminde oynayabilirim.

Peki siz de aşklarınızı dizideki Şirin gibi mi yaşıyorsunuz?

Dostluk olmadan aşk olamaz diye düşünüyorum. Çünkü birlikte üretmek lazım aşkta. Bunu sağlamak için de dost olmak gerekir. Sevgililerim aynı zamanda dostlarımdır. Aslında biraz yemek yapmak gibi. Aşkta da bir şey eksik olunca zorluklar oluyor. Bana göre bu yemeğe en dayanılmaz tadı dostluk veriyor.

Dostlukla aşkı çok bütünleştirdiniz. Aşk deyince biraz tutkular, inişler çıkışlar insanın aklına gelmez mi?

Dostluğun içine iksir katıyorsunuz ve aşk oluyor. Dostluk birden başka bir ortaklığa dönüşüyor.

Yemeklerle tarif etmeyi seviyor gibisiniz. Aşk neye benziyor?

Tatlı gibi. Çikolatalı bir tatlı yaparsınız bu tatlı herhangi bir tatlı olabilir ama o tatlıya küçük farklılıklar katabilirseniz, kabarır; ağızda dağılan müthiş bir lezzet olur: Sufle gibi... Büyülü olunca tadına doyulmaz.

Mönüde kitap, DVD ve tango var
Esra Akkaya şimdi tiyatro sahnelerinden ve setlerden uzakta Bağdat Caddesi 173 numarada inşaatın içinde tüm gününü geçiriyor. O ustalarının başında, aşçısıyla birlikte mönüsünü konuşuyor, tiyatrodan arkadaşlarıyla yeni açılacak mekanı için performanslar planlıyor, ressamlarla sergi görüşmeleri yapıyor, dvd ve oyun salonu için hazırlıkları sürdürüyor. Alchera ortağı Kerem'in üç yıldır, kendisinin bir yıldır üzerinde çalıştığı bir proje.

Akkaya yeni mekanı "Alis Harikalar Diyarı gibi" diye anlatıyor. Alchera'nın caf ya da restoranında karnınızı doyurmak için mönüyü istediğinizde önünüzde bir kitap ve dvd mönüsü de bulacaksınız. Dilerseniz kitap okuyabilecek, isteğiniz filmi rahat koltuklara yayılarak izleyebileceksiniz. Alchera'da Latin, tango, jazz dans kursları olacak, performanslar sergilenecek, ressamların sergilerine yer verilecek, yemek kursları düzenlenecek, yoga ve meditasyon seansları verilecek; bir anlamda Alchera bir kültür evi olacak.

ELİF ERGU

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır