kapat
03.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Sorunların siyasi kaynağı

Askerlerİn ülkeyi nasıl kurtardıklarını anlatan, 28 Şubat'ta silahsız askeri müdaheyi nasıl başardıklarını anlatan, rakı kadehlerinin siyasi etkisini vurgulayan diziler, kitaplar yayınlanıyor. Ve bunlar iftiharla takdim ediliyor.

Evet, kısa sürede müthiş işler başardık...

Nev'i şahsına münhasır bir "demokrasi" anlayışı adına, sözde "çağdaşlık" adına, devlet gözlüklü bir "sivil tepki" adına kendimizi dar ve geri dönüşü pek kolay olmayan bir koridorda ilerlemeye mahkum ettik.

Bir yandan, siyasi ve toplumsal aktörlerin rekabet ve ilişki alanlarını daralttık. Öylesine daralttık ki, bunlar arasındaki çatışmalardan üreyecek yeni dengeler, ortaya çıkacak yeni güzergâhlar, en azından kısa vadede belirleyiciliğini ve önemini kaybetti. Siyasi partilerin, siyasi grupların attıkları adımlar ve durumları, genel gidişi değiştirme, hatta etkileme kabiliyetini yitirdi. Duruma hakim olanlar da dahil olmak üzere, siyasi aktörlerin hareket alanlarını sınırlayan, hatta belirleyen bir kemikleşme hali her yere egemen oldu.

Öte yandan, iç ve dış sorunları, tartışma dışı "devlet politikaları" kisvesi altında bir çözümsüzlük noktasına ittik. Öylesine ittik ki, bunun yarattığı olumsuz ve tehlikeli atmosfer; mağdur olsun, hakim olsun; ilgili olsun, ilgisiz olsun hemen herkesi kuşatır ve etkiler bir duruma geldi. Siyasi hayata, devlet - toplum ilişkilerine, biçim ve üslubu hafifseyen bir mantığın ürettiği "depolitizasyon hali" egemen oldu. Vatandaşlık, laiklik, temsil krizi temelinde ortaya çıkan toplumsal sorunlar yok sayıldıkça ya da asayiş meseleleri olarak görüldükçe; toplumsal talepler ile siyaset mekanizması arasındaki bağ şüpheyle karşılanıp devlet ve siyaset askeri vesayet altına sokuldukça başka türlüsü beklenemezdi.

28 Şubat'ın bir partiyi iktidardan etmenin ötesinde, "siyaseti marjinalleştiren, sistemi otoriterleştiren, köksüz partileri devreye sokan" bir süreç olduğu hâlâ nasıl görmezden gelinebilir?

Sonuç ortadadır ve vahimdir.
Her şeyden önce tüm sistem kilitlenmiştir.

İç ve dış sorunlar, siyasi ve ekonomik meseleler münferit olma niteliklerini kaybetmekte, birbirinin içine girip, tüm sistemi zorlayan bir yönde ilerlemektedir. Devlet alanı, hemen her sahada siyasi alanı içine alıp, steril hale getirmekte ve bunun sonucunda bildik mevcut çözüm araçları bile işe yaramaz hale gelmektedir.

Peki bugün Türkiye ne arıyor?

Bu sorunun yanıtı açıktır. fAranan değişimdir ve krizleri kontrol altına alacak bir siyasi iradedir. Siyasete yönelik tüm tepkiye rağmen bugün Türkiye'nin temel ihtiyacı siyasettir. Demokrasi, denetim ve uyumdan üreyecek bir siyasi istikrardır.

Ne var ki, yaşadığımız süreç bugün ülkeyi tek bir hükümet kompozisyonuna; başka bir deyişle, kurumsal ve alaturka demokrasi oyununun içinden üreyen bir siyasetsizliğe mahkum etmiş durumda. "Cezalı partiler" FP ve DYP dışında bir başka bir hükümet kurmak mümkün olmadığı gibi, bu sınırlı ve sıkıntılı koşullarda mevcut hükümeti rol dağılımı ve bakanları itibariyle yenilemek de çok güç.

Ama kamuoyu büyük bir tepki içinde, bu nedeleri hiç ele almadan, siyasete yönelik bir tepki, itiraz, kızgınlık bu. Ama kızgınlık sonuç vermiyor. Olsa olsa yaşadığımız süreci derinleştirmekten, siyaseti tümüyle devre dışı bırakmaktan başka bir işe yaramayacak "teknokratlar hükümeti" gibi formülleri meşrulaştırıyor.

Talep ve çözüm; çağdaş, hukuk devletine dayanan, çok-kültürlü demokratik yapı iken; uygulanan ve daha da yoğunlaştırılması istenen ilaç terkibi sorunların temelinde yatan otoriter zihniyet ise, ülkenin içinde bulunduğu çukuru ve bunun başoyuncularını varın siz tahmin edin.

 
İstanbul 2008 Olimpiyat Oyunlarına seçilebilicek mi?

Kesinlikle Evet. En güçlü aday İstanbul ve bu sefer seçilecek.
Hayır. Rakip ülkeler daha üstün özelliklere sahip İstanbul yine yenilecek.
İstanbul başarılı olabilir ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi İstanbul'u seçmeyecek.

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır