Pazar gecesi dikkatimi çekti..
Pazar yazıları eskisi kadar keyif vermiyor..
Uzun uzun düşündüm..
15 yıldır tiryakisi olduğumuz pazar yazıları artık tat vermiyor..
Neden?
Oysa zevkle heyecanla okurdum.. Gündüz bir göz atar.. İlgimi çekenleri keser, pazar geceleri evimin bir köşesine çekilirdim.. Benim için 'pazar yazıları saati' başlardı..
Her biri beni ayrı bir dünya götürürdü.. Her biri farklı bir ufuk açardı.
Kısa bir süre de olsa insanı mutlu eden, mutlu ederken düşündüren yazılardı bunlar..
Çıkış amacı da zaten bu değil miydi? Bir haftanın sıkıntısını unutturmak.. O kahrolası gündemden koparmaktı amaç..
Düşündüm.. Bir süredir pazar gecelerimi pazar yazılarına ayırmıyorum..
Peki; yazılar mı tat vermiyor..
Yazarlar mı sıkıldı...
Sorun ne?.
Yoksa..
Yoksa benim mi ağzımın tadı mı kaçmıştı?.
Galiba sorun buydu..
Pazar yazısı okuyacak halimiz bile kalmamıştı..
Nasıl kalsın ki..
Bugün 42. gün..
Türkiye 42 gündür yoğun bakımda
Ölmüyor da dirilmiyor da..
Şirketler hızla küçülüyor.. İnsanlar giderek fakirleşiyor.. İşsizlik her gün katlanarak artıyor.. Ülke büyümüyor.. Küçülüyor..
Ve 42 gündür herkes ama herkes, elini kolunu bağlamış bekliyor..
Peki, doktor teşhisi koyamıyor mu?
Bu hastalığın tedavisi yok mu?
Teşhis tamam da tedavide sıkıntı var..
Çünkü tedavi için siyasetin elini kolunu kesmek gerekiyor.. Siyaset yapma anlayışını baştan sona değiştirmek gerekiyor..
Yani siyasetçinin harakiri yapması gerekiyor..
Bu şart..
Bakın 9. Cumhurbaşkanı Demirel diyor ki; "Bu bir siyasi krizdir.. Bunun çaresi de siyasidir.. Maalesef siyasi kişilere ve siyasi kurumlara olan güvensizlik aslında alternatifi olmayan bir durumla Türkiye'yi karşı karşıya bırakmaktadır. Bu da bir çıkmazdır. Yani vatandaş elli senede vardığımız sistemin yarattığı sonuca bugün fevkalâde ters bakıyor. Ama seçilmiş sistemden başka da bir sistem yok"
Bu bakış da yanlış..
Hiç kimsenin demokrasiyle alıp veremediği yok..
Kimsenin sistemle bir derdi de yok..
O halde, güvenilirliğini kaybetmiş siyasetçiyle demokrasiyi birbirine özdeş kılmak, biri olmazsa öteki de olmaz gibi kafa karıştıran bir yaklaşıma zemin hazırlamak yanlış..
Türk halkı hem seçim istiyor..
Hem de seçimle gelen sözüne güvenilir, çağdaş, batıya dönük siyasetçi istiyor..
Yani ikisini de istiyor.. Ankara'nın anlamadığı bu..
Bunu anlasa kriz bitecek.. Türkiye yoğun bakımdan çıkacak..
Pazar yazıları diye başladık.. Nereye gittik.
Ama işte bunlar benim ağzımın tadını kaçırıyor..
Sadece benim değil, Türkiye'nin ağzının tadını kaçırıyor..
Ben yine pazar günleri, yine sevdiğim yazıları kesip evimin bir köşesine sığınıp onlarla baş başa kalmak istiyorum..
Pazar yazılarımı geri istiyorum..
Bu benim hakkım.
Durun... Durun.. Ben galiba ağzımın tadını istiyorum..