Yaşanan ekonomik kriz, hükümeti yeni kaynaklar bulmaya zorluyor. Bu arada, şimdiye kadar hiç gündeme gelmeyen çok önemli kaynaklar da var. Bunlara baktığımızda, parasal anlamda, inanılmaz büyüklükte rakamlar ortaya çıkıyor. Şu anda, kimsenin ek vergi ödeme gücü olmadığı için, öncelikle, ek mali külfet getirmeyen ancak ödeyenlere bazı avantajlar sağlayan bu kaynakların üzerinde durmak gerekiyor. İsterseniz, sözkonusu kaynakların bir kısmına gözatalım.
1- Yurtdışındaki Kaynakların Getirilmesi : Yurtdışındaki kaynakların, bir "servet affı" uygulanmak suretiyle getirilmesinin sağlanması halinde, bir taşla birkaç kuş vurulabilecek. Bunun için;
a) Bir yasa çıkartılarak, yurtdışındaki kaynakların, yüzde bir ya da yüzde iki gibi sembolik ödeme karşılığında, Türkiye'ye getirilmesine olanak sağlanabilir.
b) Çıkartılacak yasada, başta vergi ve kambiyo mevzuatı olmak üzere çeşitli yasalar açısından, hiçbir işlem yapılmayacağı taahhüt edilir.
Böylelikle, çeşitli nedenlerle yurtdışına kaçan ya da yurt dışında bırakılan milyarlarca dolarlık dövizin Türkiye'ye getirilmesi sağlanmış olur. Bu arada bazı şirketler de bilançolarını düzelterek gerçeğe uygun duruma getirmiş olurlar.
2- Daire Karşılığı Emeklilik : Milli Emlak Genel Müdürlüğüne ait arsaların, belirli sayıda daire karşılığında, inşaat firmalarına verilmesi sonucu;
a) İnşaat sektöründe ve bu sektörle bağlantılı işlerde önemli bir canlılık sağlanır.
b) Arsa karşılığı alınan daireler, memurlara "emekli ikramiyesi" olarak verilmek suretiyle, birkaç yüzbin memurun emekli olması sağlanabilir. Böylelikle, kamudaki kadro şişkinliği de azaltılmış olur. Kuşkusuz, buna bağlı olarak personel giderleri de azalır.
3- Kaçak Yapılar : Hazine arazileri üzerinde kurulan kaçak yapıların, belirli bir tutar karşılığında yasal hale getirilmesini amaçlayan bu projenin realize edilmesiyle, hem kaçak yapıları kullanan vatandaşlarımızın durumu yasallık kazanmış olacak hem de vergi niteliği taşımayan, 40-50 milyar dolar civarında bir kaynak sağlanmış olacak. Bu aşamada, yasallık kazandırma işleminin, çarpık kentleşme açısından özenli bir şekilde yapılması ve gecekondu mafyasını da sevindirmemek gerekiyor.
4- SSK ve Bağ-Kur Primleri : Şu anda SSK'nın vadesi geçtiği halde tahsil edemediği prim alacağı tutarı, faiziyle birlikte 1,3 katrilyon lira. Bu tutar, Bağ-Kur'da, ilk belirlemele göre, 5 katrilyon lira. Vergide olduğu gibi, uzun vadeli bir "ödeme kolaylığı" getirilebilir. Böylelikle, hem birkaç katrilyon liralık gelir toplanmış olur, hem de şu kriz döneminde mükellefler rahatlatılmış olur.
5- Turizm Tesislerinin Arsası ve Diğer Arsalar : Mevcut otellerin ve tatil köylerinin çoğu 49 yıllığına kiralanmış kamu arsaları üzerinde yapılmış durumda. Bu süre tamamlandıktan sonra, tesisler kamuya devredilecek. Oysa, bu arsalar tesis sahiplerine satılırsa, katrilyonlarca liralık gelir sağlanabilir. Diğer kamu arsalarının da satışıyla, gelir çok daha fazla artabilir.
6- Matrah Artırımı : Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, 1999, 1998, 1997 ve 1996 yılları vergi matrahlarını, belirli bir oranda artırıp ilave vergi ödeme olanağı sağlanır ve bunun karşılığında o yıllar için vergi incelemesinden muaf tutulma gibi bir hak verilirse, yüztrilyonlarca liralık vergi toplanır. Ülkemizde vergi inceleme oranının yüzde bir civarında olduğu gözönüne alındığında, bu tür bir yola başvurulmasında, Maliye açısından bir kayıp değil aksine kazanç olduğu ortaya çıkar.
Vatandaşa ek vergi ya da ek mali yükümlülük getirmeyen, tutarı 50 milyar doları bulan hatta aşabilecek olan yukarıdaki kaynak önerilerinin, ciddi bir şekilde değerlendirilmesinde yarar var.