kapat
01.04.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

Kangurum

Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Turk.Net

 

Malkoçoğlu hep içimde


Adrenali her daim yüksek olan Cüneyt Arkın, 65 yaşını şöyle anlatıyor: Gençken her şeyi dörtnala tüketiyordum. Ama şimdi her şeyi doyasıya seyrediyorum, hiçbir ayrıntıyı hızlı geçmiyorum...
Her geçen yıl bir iz bırakır bedenimize... Yaşam denen kitabın sayfalarını çevirdikçe, ellerimize biraz yorgunluk, yüzümüze belirgin çizgiler düşer... Yüzümüze düşen bu her çizgide bir yaşanmışlık ve güzel anlarımız gizlidir... Ancak ellerimiz 'biraz' yorgun da olsa, kitabımızın sayfalarını yine çeviririz. Çünkü hikayeyi şimdi çok daha iyi anlarız... Ve hayatımızın "ikinci baharı" başlar...

Türk sinemasının "Malkoçoğlu" Cüneyt Arkın, 65 yaşında. Ama formundan hiçbir şey kaybetmemiş. Hâlâ dinç, hâlâ yakışıklı. Alkolle yollarını çoktan ayıran ünlü aktörü şu anda heyecanlandıran iki şey var. Biri bahçesindeki kiraz ve erik ağacının çiçek açması, diğeri de yazdığı kitap. Cüneyt Arkın'a "ikinci baharını" nasıl yaşadığını soruyoruz, "Tadını çıkara çıkara" diyor... İşte Cüneyt Arkın'ın ikinci baharı...

Yıllar geçince hayatın manası da değişiyor

* Cüneyt Bey, yaşlılığı nasıl tanımlıyorsunuz?

- Yaşlılık her şeyden önce olgunlaşmaktır. İnsan gençken 100 şeyden zevk alıyorsa dört nala tüketir onu. Yaşlığında 20 şeyden zevk alıyorsa onu tadını çıkarta çıkarta tüketir. Yaşlılıkta hayata bakış bile farklıdır, hayatın manası değişiyor bir kere. Dostluğun nasıl bir zenginlik olduğunun farkına varıyorusunuz. Hoş görünüz artıyor. Zamanın değerini anlıyorsunuz. Gençken hızlı yaşıyorsunuz ya her şeyi, ayrıntıları kaçırıyoruz o zaman.

* Yaşlanmamak için neler yapıyorsunuz?

- Bedenin yaşlanmasını önleyemiyorsunuz ama ruhunuzun yaşlanmasını önlemek sizin elinizde. 65 yaşındayım. Malkoçoğlu'nu hâlâ içimde yaşatıyorum. Devamlı okuyorum. Bir ay sonra kitabım da yayınlanacak. Adı da "Adını Unutan Adam."

* Peki hiç mi değişiklik yok?

Her gün bahçeme bakıp çiçeklerimle mutluyum

- Elbette var. Daha duygusal oluyorsunuz. Farkında olmadan hasret duygunuz kabarıyor. Bu da acı veriyor tabii insana. Ayrıntılar dedik ya, gençken şöyle bir bakardım bahçeye. Pek bir şey anlatmazdı bana. Ama şimdi her gün bahçeme bakıyorum, en ince detayına kadar kontrol ediyorum. Erik ağacım, kiraz ağacım bembeyaz çiçekler açınca nasıl mutlu oluyorum anlatamam.

t Daha mı özgür hissediyorsunuz kendinizi?

Aslında değil. Düşünüyorum da çocukken ne kadar özgür ne kadar kaygısızmışım. İstanbul'da okurken burs alıyordum. Aldığım parayı 10 günde bitirirdim. Diğer 20 gün ne yiyip ne içeceğim hiç düşünmezdim. Ama insan yaşlanınca gelecek endişesi taşımaya başlıyor.

* Kendi kendinize, "Ben artık yaşlandım" dediğiniz oldu mu?

- "Ben artık yaşlandım" değil de "Kendimi çok yorgun hissediyorum" dediğim çok oldu. Gençliğimde gece gündüz çalıştım. Türk sineması beni ruhen çok yordu. Her filmde hayatın en uç noktalarını yaşıyorsunuz. Gün geliyor annen ölüyor, sevgilinden ayrılıyorsunuz, türlü acılar çekiyorsun. Normal hayatta insanın bir kere annesi ölür benimse onlarca kez öldü.

* Filmlerinizde hep en olmadık hareketleri yaparken gördük sizi. Hâlâ spora devam mı?

45 yaşımdan sonra sigaraya başladım

- Spor çok önemli. Haziran-Eylül arası benim futbol sezonumdur. Haftada en az beş gün maç ederiz gençlerle, hem halı sahada hem de düz sahada. Onlar kadar da koşuyorum hâlâ. Çünkü kaybetmeyi hiç sevmem.

* Ya sigara?

- Kitabımı yazarken ya da bir şeyler okurken bir sigara yakıyorum. 45 yaşından sonra sigara içmeye başladım. Haziran Eylül aylarında, futbol sezonum açıldığında ne çay ne kahve ne de sigara içerim.

* Eski filmlerinizi seyrettiğinizde neler hissediyorsunuz?

- Gençlik halime bakıyorum. Bir tuhaf oluyorum. Sonra karakter oyuncularımız, ne kadar zarif, ne kadar vefalı, ne kadar dostlarmış. Yürek zenginliğini görüyorum. Yani neler hissettiğimi anlatmam çok zor.

GÜNDE 10 TANE YUMURTA VIZ GELİR

Yedim mi ağır yerim
* Hayatınızdaki en önemli dönüm noktası nedir?

- Bir evlenmem, diğeri de çocuklarımın olmasıydı. Bencilliği bir kenara bırakıp başkaları için yaşamaya başladığım zamanlar benim hayatımın dönüm noktalarıdır.

* Yemeklerle aranız nasıl?

- Bugüne kadar bir kere bile diyet yapmadım. Hem de yedim mi ağır yerim. Öğrencilik yıllarımda tavuklarımız vardı. Annem bana bol bol yumurta gönderirdi. Bugün bile günde 10 tane yumurta yerim. Soğan ekmeğin tadını ne verir ya?

* Sizin kuşağınızdan en güzel yaşlanan kimleri görüyorsunuz?

- Kuşağımın hepsi çok güzel yaşlandı. Bir Fikret Hakan, bir Eşref Kolçak.Yaşlandıkça olgunlaştılar. Geçen Türkan (Şoray) Hanım'ı televizyonda gördüm. Makyajsızdı. Hâlâ ne kadar zengin bir yüzü var.

 
Sabahonline'nın değişen tasarımını nasıl buldunuz?

Eskisine göre çok beğendim
Eskisi daha iyiydi
Farketmez

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır