kapat
25.03.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

İş arayan uyuşturucu satıcısı


Üç dil bilen deneyimli marihuana satıcısını kim işe almaz!.. Kokainle arabeskin ne ilgisi var?.. Yaşanan kriz, yaşanmayan kriz... Derviş'in yerinde ikna yöntemi... O bir Oral...

ORHAN'A MEKTUPLAR
Sevgili Orhan, Geçenlerde e-postayla Financial Post'ta (Toronto-Kanada) yayınlanan bir ilan geldi. 'İş Arayanlar' bölümündeki ilanın başlığı şöyleydi: Eski Marihuana Satıcısı. Özetliyorum:

"ABD'ye 75 ton marihuana soktuğum için aldığım 10 yıllık hapis cezamı başarıyla tamamladım. Şimdi ailemi geçindirmek için kanuni ve meşru bir iş arıyorum. İş deneyimi: Uçak ve kamyon kullanabilirim. Dünya genelinde 120 kişiyi başarıyla yönettim. İş hacmimiz yılda 100 milyon Amerikan dolarıydı. Diğerleri pişmanlık yasasından faydalanıp az bir cezayla kurtulabilmek için birbirini ihbar ederken; ben yaptığım tüm eylemlerin sorumluluğunu yüklendim. Her türlü güvenlik konusunda yüksek deneyim sahibiyim. Çok iyi derecede bilgisayar kullanabilirim. Dışa dönük bir insanım. İyi eğitim aldım. Güvenilir bir kişiyim. Zorunlu kamu hizmeti programı kapsamında, binlerce çocuğa ve veliye 'Seçimlerimizin sonuçları' konusunda kurs verdim. Bol bol seyahat ettim. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşurum. Arkadaşlardan, mafyadan ve ABD savcılarından referans getirebilirim." Tabii ki bu, arada sırada bizim Aktüel'in yaptığı türden maytap bir ilan da olabilir. Ancak birçok bankanın ve finans kuruluşunun kendilerini soyan bilgisayar korsanlarını (hacker) güvenlik bölümünün başına getirdiğini bilince; 'neden olmasın' diye düşünüyor insan. Uyuşturucu dedim de... Sen de takip etmişsindir; Alman teknik direktör Daum, BJK'nin başına getirilince burada tartışma patladı: "Kokain çektiğini itiraf etmiş bir kişiye iş verilir mi?" Konu gündeme gelince, Sabah gazetesi de kokainle ilgili bir dizi yayınladı. Kokainin kötülüklerinin yanı sıra, çekenlerin deneyimleri, fiyatı, hangi semtlerde satıldığı gibi malumat da vardı dizide. Tabii birileri hemen kaleme sarıldı: Vay efendim, siz kokaini özendiriyorsunuz! Kardeşim biz bu diziyi yapmadan önce de kokain satılıyordu. Hem de en etkili reklamla; yani kulaktan kulağa yayılarak. Bizim bu konuyu yazmamız özendirmez; tam tersine örneğin velileri bilinçlendirir. Tedbir almalarını, uyanık olmalarını sağlar. Bunlar medyaya sahip olmadığı bir gücü atfediyorlar. Böylece kendi etkilerini de olduğundan büyük göstermiş oluyorlar. Kontr bir örnek vereyim: Sen daha iyi bilirsin; arabesk müzik 1960'ların sonundan itibaren yükselişe geçtiğinde hangi medyanın desteğini almıştı? Tersine bütün gazeteler karşıydı ve TRT'de tek bir arabesk parça çalınmıyordu. Ama arabesk milyonlarca sattı.

Bir başka örnek de Türkiye'de dövizin durumu. Kriz patladı ya, şimdi bütün ekonomistler itiraf ediyor: "Dövizden kaçın, TL'ye yönelin dedik ama halk bizi dinlemedi, dolar topladı."

DERVİŞ GURBETTE
Bu kriz yeni anlatım biçimleri kazandırdı Türkçe'ye. Bütün TV ve gazetelerde aynı klişe kullanılıyor: "Yaşanan ekonomik kriz." Örneğin kimse "Ekonomik kriz nedeniyle işten atılmalar çoğaldı" demiyor... Mutlaka, "Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle vs. vs...." diyor. 'Kriz'in başına 'yaşanan'ı ekleyerek ne demek istiyorlar acaba? Kriz medyaya çok kötü vurduğu için, "Bizim de yaşadığımız" ya da "Bizim bile etkilendiğimiz" anlamında olabilir mi? Ama bak, 5 Nisan (1994) krizinde böyle bir şey yoktu mesela; hatırlıyorum, o zamanlar hep "dibe vurma"dan bahsedilirdi: "Temmuz mu, Eylül mü? Ne zaman dibe vuracağız?" Kemal Derviş'in faaliyetlerinin kamuoyuna yansıtılması da bir alem. Geçen gün adamcağız Almanya'ya ve ABD'ye kredi bulmaya gitti. Bir TV bunu, "Derviş yerinde ikna yöntemi kullanıyor" diye verdi. Kulaklarıma inanamadım önce ama üç kere tekrarladılar. Perşembe günü Cumhuriyet'in Kitap ilavesini elime alınca da gözlerime inanamadım. Milliyet'ten çıkarılan emektarlar arasında Zeynep Oral da vardı ya... Hemen harekete geçip bir röportaj yapmışlar. İyi, güzel de; ilavenin başlığı aynen şöyleydi: "O bir gazeteci, o bir yazar, o bir kültür insanı, o bir Zeynep Oral." Süper, değil mi? Böylece "O bir şey" kalıbı, reklamlarda başlayıp en tutucu gazetede dibe vurmuş oldu. Orhan bunu kutlamalıyız!

Emre Aköz emreakoz@sabah.com.tr

 
Sabahonline'nın değişen tasarımını nasıl buldunuz?

Eskisine göre çok beğendim
Eskisi daha iyiydi
Farketmez

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır