|
![](/yenisabah/img1/1.gif) |
|
Haydar'ıma dokunmayın!
Geçen haftaki, postaların doğru adrese ulaşmamalarıyla ilgili "Yaşasın Kalender Postacılar" yazım PTT bünyesinde infial yaratmış. Çarşamba günü Attila Bey aradı. Ne yazık ki soyadını not etmedim. Görevini de. Çünkü uzun süre biri beni işletiyor sandım. Neyse, Attila Bey yazımı okuduğunu, dağıtımdan sorumlu müdür, şef ya da buna benzer biri olduğunu, söz konusu sokaklara bizzat gidip incelemelerde bulunduğunu, kapıcılarla, berberle ve çiçekçiyle konuştuğunu, sadece bir kişinin daha aynı şikayette bulunduğunu, onun dışında herkesin postacımızdan çok memnun olduğunu, özellikle kapıcıların hiç böyle bir sorunla karşılaşmadıklarını güzel güzel anlattı.
Ayrıca bizim sokağın dağıtıcısıyla görüştüğünü ve muhtemelen değiştireceğini söyledi. "Aman Haydar'ıma bir şey olmasın" derken, Attila Bey sakin sakin "Ben sorun anlıyorum. Siz de birçok vatandaş gibi banka, İSKİ, AKTAŞ, İGDAŞ ve cep telefonu fatura ve evraklarını PTT'nin dağıttığını sanıyorsunuz. Ancak bunları özel kurye dağıtıyor. Sizin gibi bunu bilmeyip PTT'den şikayet eden çok oluyor" dedi. Attila Bey, amacının beni bilgilendirmek olduğunu söyledi, telefonu kapadı. Kısacası Haydar'ımın günahını almışım. Çünkü telefon faturam ve bayram tebriklerim -üç ay gecikmeli de olsa- geliyor. (Bu arada PTT'ye anladığım kadarıyla sadece bayram tebriği ve sabit telefon faturası dağıtmak kalmış.)
MÜFETTİŞ İŞ BAŞINDA
Derken ertesi gün PTT Başmüfettişi Hasan Tahsin Oral bey aradı. "Anılan yazıdaki hususların incelenmesiyle" o "görevlendirilmiş." Uzun uzun ve hararetle konuştu. Görev bilinci, şudur budur derken, olayın geçtiği mahalleyi öğrenmek istediğini, eğer
benden bilgi alamazsa dosyayı kapatmak zorunda kalacağını, madem bir ihbarda bulunmuşum, bunu da söylemem gerektiğini içime fenalıklar getirinceye kadar anlattı. Ben "Haydar'ıma dokunmayın, kuryeler yapmış, Attila Bey çoktan sokağımı gitmiş bulmuş, incelemiş," dedikçe, o "iddia"lı, "saptama"lı "söz konusu"lu kelimelerle devam etti. Söz konusu şikayetim devam etmiyorsa o zaman kendisine durumu izah eden bir mektubu acilen göndermem gerektiğini, dosyayı ancak böyle kapatabileceğini söyledi. Söylediklerini bir de yazılı geçti.
Dosyayı kapatmak... Anahtar sözcük bu aslında. Biri dosya açıyor, biri dosya kapatıyor. Sanki adı açık seçik yazılmış bir sokağın yerini bulmak mümkün değil. Attila Bey gitmiş bulmuş işte. Her kitapçıda satılan "A'dan Z'ye İstanbul"dan bulunuyor. Ben söylemezsem inceleme yapılamayacakmış. Yok canım! Yedik. PTT'nin tek meselesi de benim sokağımdaki postalar sanki. Neden insanlar kuryelere daha çok güveniyor, neden postalar APS ile bile dört beş günde geliyor... Soran yok. Haydar'ı disipline verecekler ve bütün sorunlar hallolacak. Şikayetimi geri alıyorum. Haydar kalacak.
Bu kadar...
Mutlu Tönbekici
mtonbeki@usa.net
|
|
![](/yenisabah/img1/1.gif) |
|