kapat
25.03.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Kurutulmuş gölde büyüyen şehir EDINBURGH


Prensesleri ağırlayan bir balıkçı lokantasında İskoçya'nın buz gibi göllerinden gelme istiridyeleri tatmak mecburiyet. McEwan's, Belhaven ve yerel bira Caledonian denenmesi gereken markalar
Buz gibi bir havada taş kaldırımlarda yürüyorsunuz. Etrafınızda Ortaçağ'dan kalma binalar. Bir kilisenin önündeki küçük meydana varıyorsunuz. Yerde kaldırım taşlarının arasına itina ile yerleştirilmiş bir metre çapında kalp şeklinde bir taş görüyorsunuz. Kalbin tam ortasına tükürüyorsunuz. Başkalarının sizi görüp görmemesi pek önemli değil, çünkü bu taşlara yüzyıllardır herkes şans getirmesi için tükürüyor. Bulunduğunuz şehir İskoçya'nın başkenti Edinburgh, yerdeki kalp şeklindeki taşlar ise Heart of Midlothian, yani Midlothian ilçesinin kalbi.

Edinburgh sahile birkaç kilometre uzaklıktaki volkanik kayalıkların üzerinde yükselen görkemli bir şehir. Kalenin bulunduğu en yüksek noktadan, kraliçenin sarayı Holyrood arasındaki yolda yürürken kendinizi birkaç yüzyıl önce yaşıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bir de Kodak amblemli tabelaları olan turistik dükkanlar olmasa. Gene de bu cadde ciddiyetini hissettiren, kaleyi saraya bağlayan bir kraliyet yolu, yani Royal Mile.

PUBLAR SOKAĞI
Eski şehrin görülmesi gereken bütün bina ve anıtları bu caddenin üzerinde. Şehrin tarihi yerlerini görmek amaçlı seyahatler için Royal Mile'daki Crowne Plaza ideal bir otel.

Edinburgh üzerinde bulunduğu tepeye sığmamaya başlayınca, üç yüz yıl kadar önce yeni şehir planlanmış. Eski şehirden buraya bir köprü ile geçiliyor, çünkü şehrin iki bölümünü derin bir vadi ayırıyor. Eskiden bu vadide bir göl varmış, ama kurutmuşlar, yerine bir adet tren istasyonu, bir adet müze ve büyük bir park yapmışlar. Yeni şehrin en önemli caddesi Princess Street bu parka paralel gidiyor. Bu da bu caddeyi Avrupa'nın en güzel alışveriş caddelerinden biri yapıyor, çünkü alışverişten sıkılan erkekler parkı ve arkasındaki kaleyi seyredebiliyorlar. Princess Street'in bir arka sokağı olan Rose Street ise pub'lar ile dolu daracık bir sokak. Herhalde publardan çıkanlara çarpmasınlar diye bu sokağa araba girmesi yasak.

İyi bira, iyi şarap ve en iyi istiridye
Edinburgh'un üçüncü bölümü Leith. Burası Edinburgh'un limanı. Eskiden Edinburgh'a iki tarafı şirin evler kaplı bir cadde ile bağlanan ayrı bir şehir imiş. Ancak artık Edinburgh tarafından yutulmuş durumda. Limanın işlekliğini kaybetmesi ile bu bölgede son yıllarda birçok bar ve restoran açılmış. Edinburgh'un en güzel oteli Malmaison, Leith'te deniz kenarındaki eski bir binada bulunuyor. Malmaison renkli konsepti ile o kadar başarılı oldu ki, Glasgow ve Edinburgh'dan sonra İngiltere'nin de önemli şehirlerine yayılmaya başladı. Leith'te kalmanın en önemli avantajı iyi restoranlara da yakın olmak. Bunlardan Skipper's Bistro deniz mahsulleri için ideal. Prenses Anne'in şehirde iken uğrak yeri olan bu balıkçı lokantasında İskoçya'nın buz gibi göllerinden gelen istridyeleri denemek bir mecburiyet. Gene Leith'teki Waterfront Wine Bar ülkenin en iyi şarap mönülerinden birini sunuyor.

'HEAVY' BİRA
Bira içmek istiyorsanız Edinburgh'un en eski publarından King's Wark'a gidebilirsiniz. Biranızı ısmarlarken koyu renkli bir İskoç birası içmek istiyorsanız "heavy" sipariş edin. Dikkat edilmesi, yani denenmesi gereken markalar McEwan's, Belhaven ve yerel biraların en önemlilerinden Caledonian.

Heart of Midlothian'a geri dönecek olursak, bu aynı zamanda Edinburgh'un iki büyük futbol kulübünden birinin adı. Amblemi de tabii ki St. Giles kilisesinin önündeki taşlardan oluşan kalp. Onlara pek şans getirmiyor olmalı ki, 40 yıldır şampiyon olamamışlar.

Gaydanın sesi uzaktan hoş gelir
Edinburgh festivali Ağustos ayında yapılıyor. En görkemli gösterisi Edinburgh kalesinin avlusunda yapılan Military Tatoo. Kilt, yani İskoç etekli tören kıyafetleri içindeki gaydacıların geçişi her İskoçun milliyetçilik damarlarını kabartır. Gayda davul gibi bir alettir. Tek başına ve yakından kulakları tırmalayan sesi, uzaktan müzik eşliğinde bir şelale gibidir.

Teoman Hünal

 
Sabahonline'nın değişen tasarımını nasıl buldunuz?

Eskisine göre çok beğendim
Eskisi daha iyiydi
Farketmez

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır