kapat
25.03.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Hello Afrika!


İstanbul'un arka sokaklarında bine yakın zenci yaşıyor. Tarlabaşı adeta New York'un Harlem'ine dönmüş. Avrupa'ya gitmeye çalışırken Türkiye'de takılıp kalan Afrikalılar, bambaşka bir hayat yaşıyor
Amerikan filmlerinden aşina olduğumuz sahnelerden biridir: Zenci mahallesinde her köşede bir grup durur. Mahalleye biri girer, arkadaşlarıyla tokalaşır ve "How ya doin' maan" diye sorar... İşte Taksim'in arka sokaklarına, Tarlabaşı'na giderseniz kendinizi bu film karelerinden birinde bulacaksınız. Belki de "Şu an herhalde rüya görüyorum, Harlem'deyim" diyeceksiniz. Tarlabaşı'nda bu kadar yoğun bir Afrikalı nüfusuyla karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Oysa daha sokağa girmeden birkaçıyla karşılaştık. Devam ettiğimizde üç dördünün bir köşede sohbet ettiğini gördük. Derken bakkaldan ve diğer apartmanlardan üçer beşer çıktılar. Kızlı erkekli gruplar, onlarcası sokaklarda dolaşıyor, balkonlarından dışarı bakıyorlar. Meğer burada yüzlerce Afrikalı yaşıyormuş.

İşin doğrusu bize hemen kucak açtıkları, gelin konuşalım dedikleri söylenemez. Gazeteci olduğumuzu duyunca müthiş bir tedirginlik duydular ve hiçbir şekilde iletişim kurmak istemediler. Derken aralarından biri, Randy yanımıza yanaştı ve konuşmaya ikna oldu. Fakat onun da bir şartı vardı: "Yarın gelin ve ben sizin için bazı insanları organize edeyim. Ancak öyle konuşabiliriz." Ertesi gün buluşmak üzere sözleşerek oradan ayrıldık.

'Bize kara adam diyorlar'
İstanbullu Afrikalılar'ın yüzde 90'ı üniversite mezunu ama onlara iş yok. Sokakta gördükleri muameleden de rahatsızlar

Randy ve arkadaşlarıyla bir evde buluştuk. Yaşadıkları koşullar gerçekten felaket. Küçücük odalarda 10 kişi bir arada kalıyor. Tek bir mutfak, tek bir tuvaleti kullanıyorlar. Yaşadıkları ortamdan hiç memnun değiller. Zaten hepsinin yüzünde müthiş bir mutsuzluk ifadesi var. Anlatmak istedikleri o kadar çok şey var ki... En başta kabul görmüyor olmaktan çok rahatsızlar. Bizim belki pek de farkında olmadığımız ırk ayrımından bahsediyorlar. Sokakta insanların onları gördüğü zaman birbirini dürterek güldüğünü, otobüste yanlarına oturmak istemediklerini, evlerini soyduklarını, çoğu zaman da bağırıp çağırdıklarını anlatıyorlar. "Siz farkında değilsiniz ama bu ülkede siyah derili insanlar hiç de memnuniyet yaratmıyor" diyor ve ekliyorlar: "Bizi kara adam diye çağırıyorlar. Kara adam ne demek, anlamını bilmiyoruz."

Hiçbir iş yapamamaktan da şikayetçiler. Tabii bunun baş nedeni yasal durumda olmamaları. "Neden gidip devlete başvurmuyorsunuz, izin kağıdı almıyorsunuz?" diye sorunca "Gidiyoruz da ne oluyor, polis daha İngilizceyi bile konuşamıyor" diye cevap veriyorlar. Özellikle eğitimli olduklarını vurguluyorlar. Aralarında yöneticilik, doktorluk, mühendislik eğitimi görenler var. "Türkiye'de neden bize iş vermiyorlar?" diye sorduklarında biz de "Merak etmeyin pek çok Türk'e de vermiyorlar" diyoruz. Böylece içleri biraz olsun rahatlıyor. Yine de bir itirazları var: "Bize izin verseler ticaret yapabiliriz, özellikle de tekstil konusunda. Böylece Türkiye'nin ekonomisi de biraz hareketlenir."

Bu kadar kötü evlerde yaşıyor olmalarına rağmen hepsi de çok temiz ve şık giyiniyor. Öyle ki evden golf oynamaya gitmek için çıktıklarını zannedebilirsiniz. Güneş gözlükleri, cilalanmış ayakkabıları ve süveterleriyle ayda 1000 dolar para kazandıkları rahatça düşünülebilir.

PUFF DADDY GİBİ
Tabii hepsinin tarzı aynı değil. Kimileri son zamanlarda MTV'de görmeye alışkın olduğumuz rapper'lardan. Bol pantolonları, spor ayakkabıları, önü yazılı tişörtleriyle hepsi birer Puff Daddy. Zaten her tarafta ipler gerilmiş, çamaşır kurutuluyor. Kötü yerlerde yaşadıkları için mutsuzlar ama en azından güzel ve temiz giyinerek kendilerini iyi hissetmeye çalışıyorlar.

Türk kızına aşık olma!
Erkeklerin nüfusu kadınlara göre daha fazla. Zaten kadınların çoğu sevgilisinin peşine takılıp gelmiş. Evli olanlar da var. Kadınlar da eğitimli, fakat hiçbiri çalışmıyor. Pek çoğu ekonomik krize kadar temizliğe gidiyormuş. Onların gözlerindeki hüzün daha farklı. Aralarından biri Suzy, "Türkler neden bizden nefret ediyor?" diye soruyor. Sokağa çıkmaya bile korkuyor. Belki de haklı. Kapısının önünde konuşurken Diyarbakırlı olduğunu öğrendiğimiz bir kabadayı geliyor ve "Ne diyorsun Arraaapp" diyor. Bekar olan erkekler, Türk kızlarını çok hoş buluyor. Ancak konuşmanın bile imkansız olduğunu kavramışlar. "Eğer bir Türk kızıyla konuşacaksan bıçaklanmayı da göze alacaksın" diyorlar. Hiçbirinin gözü o kadar kara değil... En büyük zevkleri akşamüstü bir araya gelip bira içmek. Saat yedi oldu mu köşebaşlarında muhabbet başlıyor. Çoğu Nijeryalı olan zenciler, aralarında genellikle İngilizce konuşmayı tercih ediyorlar. Fakat garip bir aksanları olduğu kesin. Çoğu kelimeyi yarıda kesip diğerine geçiyorlar. Türklerin çoğunun İngilizce bilmemesinden şikayetçiler. İletişim kuramadıklarını, bu yüzden de kendilerini anlatamadıklarını söylüyorlar.

Esnaf halinden memnun
Başta çok önyargılıydık

Biraz zor da olsa zencilere alışan esnaf, önceleri onlardan epey şüphelenmiş. İlk düşünceleri, hepsinin eroinman olduğu yönündeymiş. "Fakat şimdi öyle olduklarını düşünmüyoruz" diyorlar, "Hepsi düzgün insanlar, bize bir zararları yok." Ancak esnafın biri çok bozulduğu bir olayı anlatıyor: "Geçenlerde bir zenci ailenin çocuğu öldü. İnanır mısınız annesi babası, arkadaşları bu olayı kutladılar. İçkiler içtiler, yemekler yediler. Bir oynamadıkları kaldı. Böyle insanlık olur mu?" Kendisine pek çoğu Hıristiyan olan Afrikalıların adetlerinin böyle olduğunu anlatmamız biraz güç oldu, fakat ikna olduğunda içi rahatlamıştı. Mahallenin bakkalı ise şöyle diyor: "Biz Türkler önyargılı insanlarız, ilk geldiklerinde haklarında demediğimizi bırakmadık, ama hiçbir kötülüklerini ya da taşkınlıklarını da görmedik." Bir mülk sahibi de halinden gayet memnun, başıyla onaylıyor bu sözleri...

TEMKİNLİLER
Afrikalılar ise geleneklerinden vazgeçmiyor ama çevrenin tepkisinden de çekiniyor. Aralarından birini kaybettiklerinde yiyip içmelerinin diğer insanlara çok ters geldiğini yeni öğrenmişler, bu yüzden de çok göze batmamaya çalışıyorlar.

Sosyetik bayanlara refakat
İş bulamamaktan şikayetçiler. Ama hepsinin giyimi biraz şüphe uyandırıyor. Hemen hemen hepsinde birer cep telefonu var. Nerede çalıştıklarını sorunca kimisi tüpçünün yanında, kimisi marangozda, kimisi de başka bir yerde çırak olduğunu söylüyor. Tabii ahşap maskeler, çakmak ya da gözlük satanlar malumumuz. İllegal işler yapıyor musunuz diye sorduğumuzda bunun yanlış bir kanı olduğunu söylüyorlar: "Nedense siyah derili olunca illa ki illegal işler yapmak zorundaymışız gibi düşünülüyor, ama böyle bir şey yok..." Esnaftan bazılarının söylediğine göre Afrikalı erkeklerin yapılı, daha yakışıklı olanları Etiler'de oturan bazı sosyetik bayanlara 'refakat' ediyor.

Aslı E.Perker

 
Sabahonline'nın değişen tasarımını nasıl buldunuz?

Eskisine göre çok beğendim
Eskisi daha iyiydi
Farketmez

 

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır