kapat
27.03.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor

Limasollu

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

Finansinvest
 
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )

Nasıl değişilmez?

İçinde debelendiğimiz kapana ilk kez düşmüyoruz. Bu sıkça olur. Her ciddi krizde, her ciddi para tıkanıklığında Türkiye, "dışa açılma zorunluluğu ile içe kapanma refleksinin kıskacı"na düşer.

Ve hastalıklarını bu kıskacı kullanarak yeniden üretir. Bu kıskaç içinde yasalarını değiştirir ama zihniyetini ve devletçi yapısının asli özelliklerini değiştirmez. Karar mekanizmalarının demirbaş oyuncularının krizlerde sorun olarak görülen çeşitli rolleri, örneğin Silahlı Kuvvetler'in siyasi rolü, politikacıların popülist rolü, bırakın değişmeyi, her değişim sürecinde biraz daha pekişir.

Bu pekişme aslında ülkenin söz konusu kıskaç içinde biteviye ürettiği, ilkenin karşısına gücü, değerin karşısına çıkarı diken ve ciddi bir ekonomik rasyonalitesi olan "mahalli gerçeğin" ta kendisidir...

Bu yüzdendir ki, siyasetçinin "devlet nimetlerini dağıtan ara bayi fonksiyonu" görmesi sadece kamu bankaları ya da ihale kanunu gibi araçların varlığından kaynaklanmaz. Bu sistemin her tür devlet hizmeti ve işlevini maddi rant dağıtımına dönüştürme esnekliği sonsuzdur.

Sonsuzdur zira, bu sadece "arpalık kamu kuruluşları" meselesi değildir.

Rantçı devlet yapılanması "siyasi alanın aşırı darlığı"yla, bu darlık yüzünden siyasetçinin salt paraya yönelmesiyle, yani askerin siyasi rolü ve yeriyle de ilgili bir meseledir. Zira merkeziyetçiliğin arkasındaki, örneğin yerel yönetimler reformunu engelleyen en önemli ideolojik öge budur ve bu ideolojik ögenin ekonomik ögeyi meşrulaştırması kaçınılmazdır.

Rantçı devlet yapılanması aynı zamanda bir "zihniyet" meselesidir ve bu meselenin "merkeziyetçiliğin yerine getirdiği işlevler"le yakından ilgisi vardır. Devletçilik; kaynak transferi, altan yukarı doğru yükselme gibi ülkedeki "toplumsal-siyasal seyyaliyet mekanizması"nın temel aracıdır ve kamuoyunda kendiliğinden ve tarihsel bir meşruiyete sahiptir.

Bakanlar Kurulu'nda onaylanan ve kamuoyunda sınırlayıcı özellikleriyle destek bulan Ulusal Belge bu duruma, değişmeden değişime ayak uydurma çabalarına açık örnek oluşturuyor. Ekonomik kriz etrafında yaşanan tartışmalar da öyle...

Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, cumartesi günü yazısında, bu tartışmaları gerçekçi bir biçimde değerlendirmiş; şöyle diyor:

"Daha önce kamunun elinde bulunan kamu malı ya da hizmeti üreten imtiyazlı ya da 'doğal tekel' durumunda bulunan işletmelerin özelleştirilmelerinin kamu tekelinden özel tekel yaratmaması için kamu adına 'düzenlenmeleri' gerekiyor. Bu nedenle de bu işletmelerin özelleştirildikten sonra düzenlenebilmeleri, kamu adına karar verecek ve fakat özerk nitelikte olan düzenleyici kurullar kurulmasını gerektiriyor. Bunlar özel yasalarla kurulan ve düzenledikleri sektördeki işletmelerin neredeyse bütün faaliyetlerine karışabilecek güçte olan, Türkiye ekonomisi için oldukça yeni kurumlar. Nitekim başta RTÜK olmak üzere, SPK, BDDK, Telekomünikasyon Üst Kurulu, Elektrik Piyasası Üst Kurulu ve bir ölçüde Rekabet Kurulu gibi kurumlar, bu amaçla kurulmuş kurumlardır. Ve tabii ki özelleştirmeler devam ettikçe de bu üst kurullardan daha da kurulacak. Öyle anlaşılıyor ki, yeni dönemde eski tarz siyaset yapmanın araçları bunlar olacak. Buralara, önceden kurulmuşlara önceden, yeni kurulacaklara da önümüzdeki günlerde atanacak kişilerin 'siyaseten' atanmış oldukları ve olacakları ortada. Yani eski tarz siyaset ve siyasetçiler bundan böyle kendilerini bu 'üst kurullarda' 'kamufle' edecekler. Bundan böyle kamu bankalarını, KİT'leri ve daha nicelerini kullanarak, hortumlayarak ya da hortumlanmalarına göz yumarak siyaset yapmak yerine, üst kurullardaki adamlarının güçleriyle varlıklarını sürdürecekler..."

Peki sonuç?

Şunu görmek gerek:

"Teknik nitelikli siyasetsiz bir değişim" projesi amacına ulaşmaz. Bugün Türkiye, sıradan ekonomik ve siyasi bir kirz yaşamıyor. Bir sistem ve zihniyet krizi yaşıyor.

Çözüm yolu ise tek: Katılımın ve siyasetin keşfi...f

 
Sabahonline'nın değişen tasarımını nasıl buldunuz?

Eskisine göre çok beğendim
Eskisi daha iyiydi
Farketmez

 


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır