Win-Türkçe
ASCII

NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )

Bir pancar olayı!

Sıkışma, zorlama, darbe koçbaşı gibi aşağıdan vurmakta. Zorlama dipten, derinden geliyor. Çatırdayan temeldir.

Aşağıdan patlayacak.

Sokaklar şenlenecek.

Okumamış işsizler yani mesleksizler, garibanlar, beceriksizler, çapsızlar zaten hep sokaktalar. Memurlar da sokağa inmişti. Fakat bu kez esnaflar, çiftçiler, emekliler, köylüler, küçük işyeri sahipleri, orta boy tüccarlar, orta boy sanayiciler sokağa inmemek için kendilerini zor tutuyor. Okumuş işsizler, yani bilgisi ve becerisi olanlar, yetişmiş kimseler, mühendisler, mimarlar, muhasebeciler, doktorlar da sokağa inmek için gün saymaya başladılar.

Patlama enerjisi geliyor.

Geçen hafta "Dünya Su Kongresi"nde 40 dış ülkenin yüksek yöneticileri önünde Enerji Bakanı Ersümer'i yuhaladılar.

Yuh çekenler kim mi?

Hepsi okumuş insanlar.

DSİ mühendisleriydi...

Kendi bakanlarını, yabancı seçkin misafirlerin önünde "Bizi bu kadar ucuz paraya çalıştırmaktan utanmıyor musunuz" diye yuhaladılar.

Dipten gürültüyle geliyor...

Haber vererek geliyor...

Aşağıdan patlayacak...

İnsan biraz akıllı olur.

Zamanlama yapar.

Zamanlama üstadı aranıyor.

Dipten, aşağıdan gelen bir enerji var ve patlayacak. Zamanlama üstadı çıksa; patlamaya hazır yıkım enerjisini verimli alanlara kaydırır. Deli yıkma gücünü, zeki yapma gücüne çevirir.

Örnek mi istiyorsunuz?

Yüzlerce örnek verebilirim.

Örneği pancardan vereyim güncel olsun. Yarın Meclis Genel Kurulu'nda "Yeni Şeker Yasa Tasarısı" görüşülecek. Yaptığım araştırmaya ve vardığım sonuçlara göre, dipten gelen patlama enerjisini bu yeni kanun bütünüyle yıkıma yönlendiriyor.

Toplam 30 şeker fabrikası var.

27'si devletin..

3'ü Panko-Birlik'in...

Devlet yönetiminde olan bu fabrikalarda toplam 30 bin işçi çalışıyor. Ve bizim şeker fabrikalarında 1000 işçinin yaptığı üretimi Fransa'da 100 işçi yapıyor. Yani bizim işçiler 10 kat daha verimsizler.

Türkiye'de 300 bin çiftçi pancar ekiyor, gübreliyor, çapalıyor, söküyor, götürüp şeker fabriklarına satıyor. Şeker fabrikaları da bu pancarları işleyerek şeker üretiyor.

1 ton şekeri:

750 dolara malediyor.

İç piyasada:

Tonu 550 dolara satıyor.

Ton başına 200 dolar zarar.

Akılsız planlama..

İzansız üretim...

Tarlalar zarar ekiyor...

Fabrikalar ziyan üretiyor.

Bu yıl, 30 fabrikanın şeker üretimi 2.5 milyon ton olacak. Fakat iç tüketim 1.8 milyon tonda kalacak. Aradaki 700 bin tonluk üretim fazlasını Türkiye ihraç etse etse tonu 250 dolardan satabilecek. Yani ton başına 500 dolar zarar.

İç satışlarda:

Ton başına 200 dolar zarar.

Dış satışlarda:

Ton başına 500 dolar zarar.

Hazine'ye yük:

Her yıl 550 milyon dolar.

İşte bu yük; "görev zararı" diye devlet bankasının içinde saklanıyor. Faiz biniyor, faiz katlanarak büyüyor, büyüyor ve ülke krize düşüyor. Görev zararları sadece devlet bankalarının hortumlanmasından, soyulmasından, kredilerinin buharlaştırılmasından değil verimsiz, pahalı üretimlerden doğuyor.

Yarın Büyük Millet Meclisi'nde görüşülecek olan "Yeni Şeker Yasa Tasarısı" pancar tarlalarının zarar ekip, şeker fabrikalarının zarar üretmesini önlemek yerine artırıyor. Ton başına iç satışlarda 200, dış satışlarda 500 dolar zarar yazan, fazla şeker üretimini, dolayısıyla şeker pancarı üretimini kısıp dengelemek yerine glikoz üreten fabrikaların üretimini aşağıya çekiyorlar. Glikoz, yılda 2.1 milyar dolar ihracat yapan şekerleme, çikolata ve meyve suyu fabrikalarında kullanılıyor.

Şeker pancarı fazlası var.

Fakat mısır açığı bulunuyor.

Her yıl 700 bin ton şeker fazlası veren ülke her yıl 1 milyon ton mısırı dışardan döviz ödeyerek ithal ediyor. Şeker pancarı tarlalarının bir bölümünü mısır ekmeye yönlendirmek yerine teşviklerle kurulmuş 800 işçi çalıştıran glikoz fabrikalarını küçülmeye zorluyorlar.

Dipten geliyor..

Haber vererek geliyor.

Aşağıdan patlayacak...