Yemek'i yapıp murada erdiler
Her kadının hayallerini süsleyen restoran açma işini başaran Özge Köse ve Nazan Yıldırım'ı bulunca işin bütün inceliklerini öğrendik. Yemek Cafe'nin yaratıcıları "restoran işletmek için iyi yemek pişirmek yetmez" diyorlar
Evde oturmaktan sıkılan ya da çalıştığı işten usanan (kovulan) her kadının hayalidir bir restoran açmak. Kadın günlerinin ya da iş arası öğlen yemeklerinin en değişmez konusudur: "En iyisi bu hayattan kurtulup bir restoran açmak." "Yemek işinde her zaman para var" "Hem kendi işinin patronu olmak gibi var mı?" "Ay şekerim ben bir elmalı turta yapıyorum tadanlar parmaklarını yiyor." "Tamam işte börekleri de ben yaparım."
Ama siz bu sözlere pek aldanmayın. Çünkü kadın milleti restoran açmak, rejim yapmak ve en kısa zamanda spora başlamak konularında çok fazla atar, tutar. Eğer hepsi bir restoran açmaya kalksaydı inanın her köşebaşında "Annenin yeri", "Bacı sofrası", "Hanımeli" gibi isimleri olan restoranlar görürdük.
Ama yoklar. Bu işe gerçekten kafayı takmış kadınlar arada bir çıkıyor. Nazan Yıldırım, Özge Köse o istisnalardan... Dört ay önce Teşvikiye'de "Yemek" adında bir restoran açtılar. Ve şimdi Nişantaşı civarlarında onları tanımayan kalmadı.
Özge, İzmirli. Yani tüm İzmirliler gibi biraz aykırı. Tam evlenmek üzereyken, düğüne 15 gün kala "Hayır ben evlenmemeliyim" diyerek tası tarağı toplayıp İstanbul'a gelmiş. Kaçmış da denebilir. Üstelik İzmir'de çok sevdiği bir işi varmış. "Pastacıydım. Tatlı imalathanem vardı. Bir gün içinde karar verdim. Üstelik ben İstanbul'dan nefret ederdim" diyen Özge,
İstanbul'a gelir gelmez bir cafe'de yöneticiliğe başlamış. Nazan Yıldırım'la da o cafe'de tanışmış. Nazan söz konusu cafe'nin muhasebe işleriyle ilgileniyormuş. Ve bu iki kafadar tanıştıkları günden itibaren bir restoran açmanın hayalini kurmaya başlamışlar.
HER İŞ DENENDİ
Aradan iki yıl geçmiş hâlâ tık yok. Bu arada işleri değişmiş. Bir ara birlikte catering işinde de çalışmışlar. Ama umut hep varmış. Teşvikiye'deki dükkanı tutmadan önce, Ataşehir'de bir yer beğenmişler. Ama mal sahibi restorana vermem diye tutturmuş. "Ataşehir'den dönerken bile, otobüs durağında dükkanın planını peçetelere çiziyorduk" diyorlar. Adı bile belliymiş. Restorana "Yemek" ismini vermeyi planlıyorlarmış.
Sonra bir gün Özge, Teşvikiye'de bir dükkanın devredildiği haberini almış: "Hiç düşünmeden tutuyorum dedim. Cebimde kaç para var, onu bile bilmiyordum" Hemen Nazan'a haber vermiş. Ve soluğu yeni dükkanlarında almışlar.
Her işi kendileri yapmışlar. Tadilattan dekorasyona, mal alımından boyaya kadar... Çok emek vermiş Özge ve Nazan, Yemek Cafe'ye... Salya sümük ağladıkları restoranda sabahladıkları da olmuş ama pişman değiller. Bir tek evde kaldıklarından şüphe ediyorlar.
Servis de kızlardan
'Bir dükkan açmak için 30 milyar lira gerekir dediler. Ama bizim o kadar paramız yoktu. Borçla harçla yaptık biz bu dükkanı. Yani gönlümüz zengindi' diyen Nazan ailelerinden destek aldıklarını ekliyor.
Ve "Yemek Cafe" açılmış. Özge ve Nazan biz ilk günden beri ne yapacağımızı çok iyi biliyorduk diyor ve sıralıyorlar:
1. Sıcak ev yemekleri çıkacak.
2. Standart bir mönü de bulunacak. Salata, makarna, sandviç, et yemekleri falan...
3. Mutfakta birinci sınıf malzeme kullanılacak. Yağın, unun, pirincin en pahalısı, en kalitelisi satın alınacak.
4. Porsiyonlar çok büyük olacak.
5. Fiyatlar ne çok pahalı ne de çok ucuz olacak.
6. Mutfağın organizasyonuna önem verilecek.
Otelcilik mezunu olan ve iki yabancı dil bilen Özge, 10 yıldır yemek pişiriyormuş. Yemek Cafe'deki hesap kitap işi ise tamamen muhasebe mezunu olan Nazan'a ait.
Restoranda Özge ve Nazan'dan başka üç kişi daha çalışıyor. Biri paket servise bakıyor, biri mutfakta Özge'ye yardım ediyor, en sonuncusu ise ortalığı topluyor. Eeee garsonlar nerde? Garsonluğu Özge ve Nazan yapıyor. Güle oynaya... Onların deyimiyle kakara kikiri...
Yemek Cafe dört ay içinde bir kulüp gibi olmuş. Her gün 'fiks' gelen 30 kişi var. Gelemedikleri zaman arayan, akşamın bir saatine kadar sırf orada yemek yemek için aç kalan, Yemek Cafe'de tanışıp arkadaş olanlar ise cabası... Bütün yemekleri çok özel. Özellikle de çorbaları. En ilginci ise yoğurtlu fasulye çorbası... Yemeklerin fiyatı ortalama 3 milyon, salatalar ise 2.5 milyon lira. Adres: Hüsrev Gerede Cad. Teşvikiye, Tel: 0 212 259 27 33
SİBEL ARNA
|