|
İttifak içerde
G.Saray'ın rakipleri bu maçın İzmir'e alınmasını sarı-kırmızılılara avantaj sağladığı şeklinde yorumlanmış olabilir. Oysa 90 dakika hiç de öyle geçmedi. Siirt, aslanlar gibi oynayıp G.Saray'ı rezil etti. Sarı-kırmızılı formadan korkmasalar ve biraz becerikli olsalar sonuç çok farklı olabilirdi.
G.Saraylı futbolcularda ne ruh, ne mücadele gücü ne de takım oyunu kalmış. Dağınık, birbirinden habersiz, pas almamak için rakibin arkasına saklanan oyuncular topluluğu... Başları sıkışınca da topu havadan Jardel'e yollayıp kendilerince işlerini yapmış oluyorlar ama bir kişi de ona yardım etmeye gitmiyor. Dün sadece Fatih ve Capone ayakta kaldı. Okan ikinci yarıda biraz kıpırdadı. Emre, Suat, Hasan ve kaptan Bülent'in bırakın koşmayı, ayakta duracak halleri bile yoktu. Böyle güçsüz, iki pas yapmaktan aciz bir takımın zorlanması doğal.
Peki G.Saray böyle bir takım mı?
Resmen sabotaj var
Başkan Süren ittifakı dışarıda aramasın. Asıl ittifak, G.Saraylı futbolcular ve Lucescu'nun arasında. Bir takım bu kadar sabote edilemez. Salı günkü maçtan yorgun çıkmış olabilirler ama büyük başarılar için büyük bedel ödenmelidir.
Şampiyonluk yarışı bundan sonra çok kızıştı. Dün geceye kadar görüldü ki, Şampiyonlar Ligi'nde ve derbilerde başarılı ve güçlü bir G.Saray, diğer maçlarda ise umursamaz, takım olmaktan uzak, güç kaybeden bir G.Saray var. Bunun nedeni basit: Futbolcular, kendileri için rahat geçeceğini düşündükleri maçlar öncesi profesyonelce yaşamıyor, zevklerinin ölçüsünü kaçırıyorlar.
Takımda her sorunu çözecek diye beklenen Lucescu'nun takım üzerindeki otoritesi bitti. Jardel efendinin kenara gelip sistemi eleştirmesi, "Bana top gelmiyor, beni çıkar" demesi kabul edilemez. Sezon başından beri birçok G.Saraylı futbolcu bu tür hareketleri yapmakta. Peki bu oyuncuları tekrar disipline edip, güçlü G.Saray'ı kim geri getirecek?
|
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|