Halimize bakın. Kadınların ne istediğini öğrenmek için kadın-erkek sinemaya gidiyoruz. Mel Gibson ve Helen Hunt'ın rol aldığı "Kadınlar Ne İster?" filminden anlaşılan o ki, erkeklerin kadınların kafasındakini okumasına pek meraklıymışız. Konu hazır gündeme gelmişken adama sormazlar mı: "Bu kadar merak ediyorsanız, neden kadınlara ne istediğini hiç sormadınız? Meğer erkekler bu konuda ne kadar dertliymiş. Sormuşlar sormalarına da kadınlar pek kararsızmış, asıl onlar ne istediklerini bilmiyorlarmış. Filmi izleyen erkekler üzerinde ufak çapta bir anket yaptık ve ufkumuzu açan yanıtlar aldık! Fakat ünlü kadınlardan öğrendik ki istedikleri aslında hiç de öyle değil.
Erkekler kadınların ne istediğini sanıyor?
Çıkarılan elbiseleri dolaba asmalıyız.
Yemek yerken kırıntı bırakmamalıyız.
Her giydiği yeni elbiseyi farketmeliyiz.
Her gün eve çiçekle gitmeliyiz.
Önemli günleri unutmamalı, "özel" kutlamalıyız.
Asla bir kadının ondan daha güzel olduğunu söylememeliyiz.
"Sen olmazsan belki ben de olmam" benzeri bir sözü sık sık söylemeliyiz.
Sadık koca ve 'evlenecek nitelikte' erkek olmalıyız.
Sürekli aramalı, sürekli ilgi göstermeliyiz.
Kilo almış olsalar dahi bunu asla söylememeliyiz.
Tek taş pırlanta yüzük hediye etmeliyiz.
Kredi kartını ödeyen cebi dolu bir erkek olmalıyız.
Eve hep aynı saatte giden, dışarı çıkmayan kılıbık bir erkek olmalıyız.
Sonsuz alışveriş hakkı tanımalıyız.
Kollamalı, korumalıyız.
Asla ikinci bir kadınla olmamalıyız.
Dedikodu yaparken dahi her sözüne kulak vermeliyiz.
Yaşını asla hatırlatmamalıyız.
Kız arkadaşlarının yanında "mutlu aile" tablosu çizmeliyiz.
Plajda üstsüzlere yan gözle bakmamalıyız.
Her yemekten sonra "annemin yemeği..." diye başlamamalıyız.
Masal prensleri mi kaldı!
Dibe vurunca kendimi anlıyorum
Esin Maraşlıoğlu Modacı
İnsan karşısındakinin ne istediğini bilince aşk olur mu? İşin bir gizemi kalmaz. Zaten ilişki sıkıcı olur. Karşılıklı istekleri anlamak, aynı lisanı konuşup konuşmamaya bağlı. Emek verirseniz bu olur, vermezseniz her şey biter.
Bazıları bir kere tadıyor aşkı. Bazıları da bir kere dibe vurayım da ne olacağını göreyim diye düşünüyor. Ben böyleyim. Sürekli anlaşılmak da mümkün değil. Öyle masallardaki gibi olmuyor hiçbir şey. Masal prenslerinizi siz belirliyorsunuz. Aslında masal prensi demek de yanlış artık ne masal prensleri var ne de masal prensesleri.
Küçük yaştan itibaren, başkalarına duyarlılık göstermek, başkalarının ihtiyaçlarını dile gelmeden anlayabilmek üzere yetiştirildiğimiz için, Arife olarak yetiştirildik. Bu bir kadın duyarlılığıdır. Arife'ler olarak yaşar ve bir gün bir Arif'in bizi anlayacağını düşleriz! Kadınlar bu gibi akıl okumaların kendilerine de yapılmasını ister.
Örneğin sürprizlerle şaşırtılmak; sevdiği bir kokuyu ya da bir kitabı, özel bir gün olmasa dahi hediye almak, (Ahhhh! öyle erkekler var mı???) çok sevdiğini belirttiği bir şeyi gerçekleştirmek gibi... Erkekler biraz daha Arif olmaya yönelik çaba harcasa, ilişkilerini çok daha diri ve daha doyumlu yaşayacaklar! Ama bunu bilmek için bile Arif olmak lazım!