Güzel hanımları sevirem
Yıllara meydan okuyan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'den aşk itirafı:
Ben genç olanda kızlar beni sevirdi. Sonra da perişan olurlardı. Güzeli sevirem
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Türkiye'ye gelmeden önce Türk halkına kendisini biraz daha yakından tanıtacak bir söyleşi yapma arzumu memnuniyetle kabul etti. Yaklaşık 1.5 saat süren görüşmemizi, üslubunu korumak ve Azeri dilinin lezzetine varabilmek için, mümkün olduğu kadar Türkiye Türkçesi'ne dönüştürmemeye çalıştım. İşte Aliyev'in esprili ve çarpıcı yanıtları.
* Gençliğinizde çok yakışıklıymışınız. Kendinizi hiçbir film artisti gibi düşündünüz mü?
- Film artisti gibi düşünmemişem ama Amerika'nın Times Jurnal'i var, ben politbürodayken orada bir yazı yazılmıştır, Haydar Aliyev politbüro üyeleri içerisinde Hollywood artistine benziyir diye. Ha ha ha ha...
* Gençliğinizde çok da çapkınmışsınız da kadınların yüreklerini yakmışsınız öyle mi?
- Ha,ha, ha... Ben genç olanda kızlar beni çok sevirdi. Bazıları o kadar vurulurlardı ki sonra çok perişan olurlardı.
* Aşkın ne olduğunu düşünüyorsunuz?
- Her insanda var aşk. Sende de var, onda da var. Benim bu yaşıma bakma bende de var bugün.
* Aşık mısınız?
- Heh heh... Güzel hanımları sevirem, ama tabii ben güzelliğiyle bunları ölçmirem. Benim hayatımda güzellik anlamı başka bir şeydir.
*Çok aşık oldunuz mu hayatınız boyunca?
- Daha çok bene aşık oldular. Heh heh heh. Ama bir hanıma aşık oldum o da benim hanımımdır. Ben aşık olduğum vakıt KGB'de çalışırdım. Zarife Hanım'ın atası (babası) Aziz Ali, o 50'nci senede, böyük bir görevde olmuştur Azerbaycan'da başbakan yardımcısı olmuştur. Ondan sonra da Dağıstan'da başkan olmuştur. Böyük bir profesordur. Çok iyi bir insandır ama Azerbaycan'a başkan olan bir şahıs Niceber Bay, onu kıskanmıştır ki o Aziz Ali gelecekte olabiler ki bunun yerini tutsun. Ona göre de onu işten çıkardılar. O vakıt ben onun kızı Zarife Hanım'la eşkbazlık ederdim. Ancak onun babasını işten attıktan sonra onu çok kontrola aldılar. Benim onlan telefon konuşmalarımı yazmışlar. Ben o vakit KGB'de o kadar böyük görevde değildim. Alıp vermişler bakana. Bu beni çağırdı dedi, "Sen kimlen ilişkin var kızlardan?" Dedim, "Ne diysen?" Dedi, "Aziz Aliyev'in kızıylan ilişkin vardır?" Dedim, "Vardır." Dedi, "Ne yapmak istersen?" Dedim "Onunlan evlenmek istiyrem" Dedi, "Olmaz."
*Bunu diyen kim?
- Azerbaycan'da KGB Bakanı, Rus Yemilyanov. Bana dedi ki, "Sen bu işte çok parlak bir gençsen ama sen bunu yaparsan biz seni işten hariç edecerik. Çünkü onun babası hapse salındı." Dedim, "Ne yapam?" Dedi, "Sen o kızdan el çek." Çıktım odasından. Onun da sözü beni korkuttu çünkü eğer beni işten atsaydılar burada heç olurdum. Orada evim de yoktu. Sonra annem, kardaşım falan da benim maaşımla yaşıyırlar. İşten attılar diyek, nasıl yaşıyirek? Ama çok seviyordum Zarife Hanım'ı. Gettim konuşmalarımızı gizliye çevirdim. Onunlan şehrin karanlık, gizli yerlerinde buluştum. Tavşanlar gibi gizli yerlerde, korka korka görüşürdük. O da çok iyi bir insandır. Anladı ki onun babasının adı var işte, bu benim için kötü de olabiler. Bu bana dedi ki, "Sen bana göre bedbaht durarsın. Gel ayrılalım." Ben dedim, "Yok, ben ayrılmırem." Eğer beni işten atsalar gidip bir başka işte çalışırdım. Doğru bu kadar maaş almırabilmirem ama bir yerde çalışacağım ama senden ayrılmayacağım. Bu 50'nci senede oldu. 51'inci ,52'nci sene gizli ilişki devam etti. 53'üncü sene Stalin öldü.
*Ve size gün doğdu?
- Azerbaycan parti başkanı Stalin'in yakın dostuydu. Stalin ölünce bunu görevden aldılar, sonra hepsettiler. Ben rahatlığa çıktım. Bizim o Rus Bakanı da çıkarttılar işten. Sonra Zarife Hanım'ın babasını göndermişler. O doktordu. Ona bir küçük hastahanada doktorluk yaptırmışlar. Onu getirip bir doktorluk üniversitesine koyduk. Yani bu artık rehabilitasyon oldu ve ben 54'üncü senede evlendim, otuz iki yaşında. Altı yıldan sonra kavuştuk. İndi sen tasavvur et ki ben ne kadar onu seviyordum ki herbir şeyi ona kurban vermeye hazırdım. Aşk böyledir işte. Ben altı sene onu bekledim ne içün? Ne içün ben hiçbir şeyden korkmadım ki beni işten atacaklar, yaşamım çok zor olacaktır bilmiyorum ama ben ondan el çekmedim. Budur aşk!
Lazım olanda sertem lazım olanda yumuşak
* YaŞInIza rağmen olağanüstü dinç ve hafızası güçlü bir insansınız ama ruhen yaşlılığı nasıl idrak ediyorsunuz? Aldığınız yaşlar sizin karakterinizi nasıl etkiledi?
- Siz beni nasıl görüyorsunuz?
*Şu anda yumuşak görüyorum.
- Yumuşak mı? Ha ha ha... Lazım olanda ben sertem, lazım olanda yumuşak. Menim yaşımın buna alakası yoktur.
* Kalp ameliyatı olanlarda karakter ve kişilik değişikliği olduğu söylenir. Siz de by-pass oldunuz. Sizi nasıl etkiledi?
- Bilmirem, bende heçbir değişiklik yoktur. Sizin cumhurbaşkan da by-pass oldu. Ondan da sor, değişti mi?
ESİNLENMEDİM
*Acaba Atatürk'ten mi esinlendiniz ve kendinizi sürekli olarak bir Türk doktoruna emanet ettiniz?
- Bilirsiniz ben 90'ıncı senede Moskova'dan ayrılandan sonra geldim Nahçivan'a. Nahçivan'da benim sağlamlığımı bilen bir doktor yok. 90'ıncı seneden 99'uncu seneye kadar ben bir defa doktor görmedim. 99'uncu sene bende bir kriz meydana geldi. Kardaşım Süleyman Demirel gece uçak gönderdi. Gülhane'de iki hafta tedavi ettiler beni. Ondan sonra dedim ki, "Benim de doktorum olsun ama Türk olsun." Onun özü de demektir ki ben bütün hayatımı Türkler'e itimad ediyorum.
* Herkesin onun gibi olmak istediği bir kahramanı vardır. Sizinki kimdi?
- Benim rehberim vicdanımdır. Ben kimseye benzemek istememişim.
* Büyük İskender'den etkilenmişsiniz...
- Büyük İskender'in hayatını okumuşam ama özümü kimseye benzetmek istememişem ve hesap etmemişem ki ben o kahramanlar gibi kahraman olaram. Yani ben Büyük İskender olaram, yahutta ki Churchill olaram, Atatürk olaram, ben hiç vakıt böyle düşünmemişem. Ama çok okumuşam.
Nåzım Hikmet'i vatandaşlığa alın
Aliyev: Nâzım Hikmet, çok değerli bir şairdir. O çoktan vatandaşlığa alınmalıydı...
Yaşamınızın bir bölümünde kendinizi yazar Tevfik Fikret'le özdeşleştirmişsiniz. Sovyet sisteminin çöktüğü, KGB'den ayrıldığınız, devletin sizi izlediği, herkesin sizden yüz çevirdiği bir dönemi, Tevfik Fikret'in yaşamının benzer bir dönemine atıfta bulunarak anlatmışsınız bir söyleşide. Tevfik Fikret'i ne zaman okudunuz?
- Ortaokulda. Onun hayatı, yazdığı şeyler beni etkilemişti. Biz 30'uncu senelerde Türk edebiyatını, Tevfik Fikret, Reşat Nuri, Abdülhak Hamit ve diğerlerini çok okurduk. Sonra Sovyetler Birliği'nde pan-türkizm dünyasına propaganda anlamında düşünülüp bunlar ders kitaplarından çıkartıldı. Çalıkuşu'nu genç vaktimde okumuştum. Türkiye'de filmini yaptılar. O filmi de Moskova'da Rusça'ya tercüme edip gösterdiler.
GÖZEL ŞİİRLERİ VAR
*Nâzım Hikmet'i, Sovyet ideolojisinin o zaman benimsediği bir şair olmasından dolayı mı, yoksa salt şiirleri nedeniyle mi sevdiniz?
- Bilirsiniz onun şiirleri çok güzel şiirlerdir. Biz Azerbaycanlı olarak herbir Türk şairini sevirik. Hansı (hangi) ideoloji ile beraber olur olsun. Bir Aziz Nesin biz de mesela çok sevilir. Nâzım Hikmet'in bizim yazarlarla çok iyi dostluğu vardır. Ama onlara göre Sovyet ideolojisini kabul ettiğinden değil, ki bu Türk'tür ve bunun şiirleri bunun çok gözel şair olduğunu gösterir.
* Onun Türk vatandaşlığına alınıp alınmamasıyla ilgili tartışmada ne düşünüyorsunuz?
- Nâzım Hikmet'i çoktan vatandaşlığa almak lazımdır. Çünkü Türk halkının dünyaya getirdiği en değerli insanlardan biridir.
Türk Ordusu çok güçlü
* Türk Ordusu için ne düşünüyorsunuz?
- Türk ordusu çok kahraman bir ordudur. Ben hesap edirem ki dünyada olan tüm devletlerin ordusundan daha da güçlü, disiplinli bir ordudur. Bunun da esasını Mustafa Kemal Atatürk kurmuştur. Bir şeyi yaratmak değil yaşatmak zordur. Atatürk, Türk halkının dünyaya bahşettiği en büyük insanlardan biridir. Ben düşünürem ki eğer Atatürk olmasaydı Türkiye ne olabilerdi? Ve ben buna cevabı bulamıyorum. Atatürk'ün çok eseri var Türkiye'de. En büyüğü, yarattığı cumhuriyet ve ondan sonra ordudur. Türk Ordusu'nu çok sevirem, bize yardım etsinler diye
*Sizin ordunun yetişmesine bizim ordumuz yardım etti, ediyor da..
- Evet, bizim askerlerin yetişmesine yardım ettiler. çok arzu ederdim Azerbaycan ordusu Türk Ordusu'nun seviyesine çıksın.
*Türkiye'de affedemediğiniz, kızdığınız insanlar var mı?
- Kızdığım var ama affedememediğim yoktur. Kızmışam ama affetmişem.
* İsim sormayayım mı?
- Bilirsen. Ne soracaksan? Bunu Türkiye'nin Meclisi'nde demişem ki 1995'inci yılda burada darbe yapıldı. Türkiye'nin istihbaratı beni buradan yıkmak istedi. Yeniden bu meselenin dallandırılmasına gerek yok.
Gorbaçov'dan sonra 1. şahıs olabilirdim
*MÜslÜman olmasaydınız Sovyetler Birliği'ni yöneten en tepedeki kişi siz olabilir miydiniz?
- Olabilirdim ama Allah'a şükür ki olmadım. Gorbaçov'dan önce Sovyetler Birliği'nin birinci şahsı olmak şansım vardı. Ancak ben buna çalışmadım.
HAKSIZLIK EDİLDİ
*Rusya'yı mı, Azerbaycan'ı yönetmek daha kolay?
- Men Azerbaycan'ı daha önce de 14 yıl yönetmiştim. Sovyetler yıkıldıktan sonra politika işine katılmak istemedim. Çünkü ben çok adaletsizlikler gördüm üç yıl Moskova'da. 87'den 90'a kadar ağır bir hayat geçirdim. En yüksek zirveden düşürsen kuyunun en dibine. Ben de böyle durumundayım. Bu kadar çok hizmetler göstermiştim Azerbaycan'da da, Moskova'da da. Bene karşı haksızlıklar edilmişti. Ben hiçbir şey etmek istemezdim. Ancak 1990'ıncı senede Gorbaçov, Azerbaycan'a ordu gönderdi ve burada çok insanlar helak oldu.
MAHKUM ETTİM
* Bütün hayatınızı verdiğiniz bir sistem geldi, sizi vurdu.
- Evet. Hemen Moskova'ya gittim. Azerbaycan'ın elçilik yerinde Azerbaycanlılar toplaşmıştı. Orada miting yaptım ve mehküm ettim (suçladım) Gorbaçov'u, Komünist Partisi'ni. Ve partiden imtina ittim (ayrıldım) ki 1945'inci yıldan beri oradaydım.
Komünistlikten istifa edilip kurtulunur mu?
* Bir zamanlar hayatınızı adadığınız Rusya'yla şimdi çelişkileriniz var. Örneğin Ermenistan'a silah satıyorlar. Şöyle bir baktığınız zaman, hayat gerçek değil, bir hayalden ibaret diyor musunuz?
- Sovyetler döneminde muhtelif görevlerde çalışarken ancak halkıma yönelik çalışmışam. Yani öyle değil ki Sovyetler vaktında Rusya için çalışmışam. Burada ondört yıl Komünist Partisi başkanı olarak da, Moskova'da olanda da Azerbaycan için çalışmışam. O vakıt aynı zamanda Sovyetler Birliği için de edirdim (çalışırdım). Onu etmeseydim, bunu edebilmezdim. Azerbaycan'da o vakıt başkanlık yapanda, Azerbaycan'ın inkişafını temin etmek için Sovyetler Birliği'nin bütün kanunlarını hayata geçirmeliydim.
PARTİDEN ÇIKTIM
*Politbüro üyesiyken Azerbaycan'ın bağımsızlığı fikri kafanızda var mıydı?
- Varıdı ama o kadar real (uygulanabilir) değildi. Çünkü o vakitler Sovyetler Birliği çok güçlü bir devlettir. Komünisttim, 90'ıncı yılda Komünist Partisi'nden çıktım.
* İstifa eder etmez komünistlikten kurtulur mu insan? Bu kadar kolay mı olur?
- Olur.
YARIN
Oğlum Azeybaycan Cumhurbaşkanı olabilir Mavi Akım Türkiye'ye lazım değil