|
Dünya müziği diye bir şey yok
'Kendi açtığım neyden başkasını üflemem' diyen neyzen Niyâzi Sayın, 55 yıldır neye 'ruhunu üflüyor'. Eski kayıtları Sadâ'da toplanan Sayın, 'Herkesin müziği kendine' diyor, 'dünya müziği diye tür olmaz'
'Ben biraz huysuz bir insanım, kaçarım her şeyden. Kendi neyimin sesinden bile kaçarım' diyen neyzen Niyâzi Sayın'ı eski kayıtlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulan albüm için razı etmek pek kolay olmamış. Ama Hasan Şanlıtürk'ün ısrarlarına dayanamayan Sayın'ın "Sadâ" albümü Mega Müzik'ten piyasada. Sayın'ın neyinden Pegâh solo, Şehnâz aşirân taksim, Saba taksim, Hüzzam taksim, Uşşak taksim, Evçârâ taksim, Karatay Medresesi'nde solo, Bestenigâr taksim ve İki neyden denemeler mevcut.
"Eskiler asude derler benim gibilere. Bir köşede oturmayı severim. Bıktım belki de. Senelerce çaldık, söyledik" diyen Sayın'ı evinde ziyaret ediyoruz. Beyaz saçları, uzun bıyıklarıyla huysuz ihtiyardan çok sevimli bir bilgini andırıyor.
ÖNCE RÜYADA ÇALDI
Sayın neyi ağzına götürüp ilk üflediği günden bu yana 55 yıl geçmiş. Sazı eline almadan önce gecelerce rüyasında ney çaldığını gördüğünü anlatıyor: "Tasavvuf ahlaktır, iyi yaşamaktır. Ben de hayatım boyunca iyi yaşamaya çalıştım. Her nedense ney sazına olan sevgimin nereden geldiğini hâlâ bilemiyorum. Bir ney almak ve öğrenmek istiyordum. Üsküdar Musiki Cemiyeti neyzeni Emin Bey'le Bayazıd'a çadırcılarda Osman Dede'ye gittik. Ondan on liraya bir ney aldık. İlk olarak Yenikapı Mevlevihanesi Şeyhi Abdülbaki dedenin oğlu Neyzen Gavsi Baykara'dan iki ders aldım. Sonra Hezarfen Hattat Necmeddin Okyay beni aldı, Resim Heykel Müzesi Müdürü ve Güzel Sanatlar Akademisi'nin hocalarından Halil Dikmen'e götürdü. Kendisi Neyzen Emin dedenin talebesi, Türkiye'nin en büyük neyzeniymiş. Ben bilmiyordum. Necmettin Hoca beni ona teslim etti. Bir daha böyle bir hocanın bulunacağını tahmin etmiyorum."
Halil Dikmen'in nasıl bir hoca olduğunu anlamamıza yardımcı olmak için bir anısını anlatıyor: "Bir gün hocamdan ders almak için müzeye gidiyordum. Bahçede Akademi talebelerinden Cemal'e rastladım. Bana şöyle dedi: 'Niyazi, ben artık hocadan ders almayacağım çünkü onun neyde yaptıklarını yapmaya imkan yok. Ama şunu bil ki yine de hocaya geleceğim. Ney dersi almak için değil, ahlak dersi almak için."
Mustafa Düzgünman'dan ilahi eserler, ebru, cilt ve fotoğrafçılığı öğrenmiş Sayın. Tespih yapmayı da... Altı ay Edirnekapı'da Galip ustanın yanında tespih yapmış. Ve konservatuar yılları...
1950'li yıllarda Üsküdar Musiki Cemiyeti ve Neyzen Süleyman Erguner ile İstanbul Radyosu'nda icra ettikleri saz eserlerinin sonucu İstanbul Radyosu Müzik Yayınları'nda görev almış. İstanbul Belediyesi Konservatuarı İcra Heyeti'nden sonra yeni kurulan İstanbul Devlet Konservatuarı'nda şimdi de sürdürdüğü öğretmenlik görevine başlamış. 1980 yılında Seattle Üniversitesi'nde Tanburi Necdet Yaşar ile Türk Musikisi dersleri veren Sayın, İngiltere, Almanya ve Fransa'da konserler vermiş.
ZAMAN NEYİ ETKİLEDİ
Öğrencilik yıllarını anlatırken, değişen zamanla cemiyetin kültürsüzleşmesinden şikayet ediyor. Zamanın neyi ve kültürünü nasıl etkilediğini, neyin bir dünya müziği enstrümanı olup olamadığını soracak oluyoruz. Sayın söze "Dünya müziği diye bir tür yok" diye başlıyor; "herkes yaşadığı hayatın müziğini yapar. Ben Hint müziğinden bir şey anlamam. Batı müziğinin de eğitimini almazsanız, pek bir şey anlayamazsınız. Bir Avrupalı da Klasik Türk Müziği'nden anlayamaz" diyor.
Sayın, müzikle insan ruhu arasındaki bağı şöyle anlatıyor: "Musiki iki ses arasındaki manevi münasebettir. Her müzik herkese hitap etmez. Kimisi benim çaldığım neyden sıkılır, kimisi ağlar. Mevlana'nın 'Dinle, ney nedir, ney insanlık halidir' demesinin ardında bir felsefe yatmakta. Ney insanın iç dünyasını dışarı vurur."
Pınar Çelikel
Ruhun gıdası Yngwie'den toplu taarruz
Yngwie J. Malmsteen / Live, Concerto for Electric Guitar and Orchestra, Alchemy, War to End All Wars
(Dream Catcher Records / Yücel Müzik)
Yılların Yngwie'si, İsveçli rock gitaristi Malmsteen, Yücel Müzik sayesinde müzik marketleri istila etmiş bulunuyor; tam dört albümüyle birden! 80'lerde melodik eserleriyle tanıyıp sevdiğimiz, gitar meraklılarının müptelası olduğu Yngwie, bir iki yıl önce de Açıkhava'da yağmurlu bir konser vermiş, Türk eşini bizle tanıştırmıştı. Klasik müziğe düşkünlüğü bilinen Yngwie'yi en çok Albinoni'nin Adagio'sunu yorumladığında takdir etmiştik. Şimdi aynı ilgiyle takip ettiğimiz söylenemez. Ama iyi müzisyene her daim kapımız açık.
Ayşe Deniz Poyraz
adp@sabah.com.tr
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|