Deprem gibi

Bakanlar Kurulu -eğer son anda bir değişiklik olmazsa- yarın toplanacak... Ve yaşanan kriz, masaya yatırılacak.

Bayındırlık Bakanı'na sorduk:

- Ne yapacaksınız?

Koray Aydın:

- Oturup çok ciddi bir durum tespiti yapmamız lazım. Bu noktaya nasıl geldik?.. Neden geldik?.. Şimdi ne yapacağız?.. Bunları halka anlatmalıyız.

Koray Bey'e dedik ki:

- Bunu bir an önce yapın... Zira sokak, barut fıçısı gibi... Sokak, çok kızgın... Sokak, burnundan soluyor.

Bayındırlık Bakanı:

- Farkındayım.

***

"Konuyu" belki ekonomi ile ilgili Bakanlarla konuşmamız gerekiyor.

Ama biz "özellikle Koray Aydın'la" konuştuk. Zira... Attan düşenin halinden en iyi "daha önce attan düşen biri" anlar.

Koray Bey aylarca "deprem bölgesine" gitti, geldi. Depremden sonra "halkın tepkisini" gördü.

Şu andaki kriz de "depremden farksız olduğuna göre..."

- Ne diyorsunuz Koray Bey?

- Halkın içine girmemiz lazım... Tepki gerçekten depremden sonra olduğu gibi.

***

Marmara depreminden sonra Koray Bey "adamlarını" toplamış:

- Arkadaşlar, haydi bölgeye... Halk kızabilir... Ters sözlerle karşılaşabiliriz... Hakarete maruz kalacağımız muhakkak... Ama halktan kaçamayız.

"Bölgeye" gidilmiş.

"Yerel yöneticiler" Bakan'ı uyarmışlar:

- Efendim, sokakta yürümeseniz.

- Neden?

- Halk tepki gösterebilir.

- Hayır... Yürüyeceğim... Halk, ne derse haklıdır... Tepkiye katlanacağım.

***

Marmara depreminin yaraları "büyük ölçüde sarıldı."

Ve bu defa, bütün Türkiye, "Ankara depremiyle" sarsıldı.

- Koray Bey, şimdi ne olacak?

- Halka her şeyi anlatmalıyız... Bıkmadan, usanmadan... Tekrar, tekrar anlatmalıyız... Güven ortamı geri gelmeli... Aksi halde... Bundan sonra alınacak önlemlerin başarılı olması imkânsızdır.

***

"Güven ortamını" yeniden sağlamak kolay değil.

"Kusur iki bürokrattaydı... Oh, onlar da gittiğine göre... Güven ortamı geldi" denebilir mi?

- Haksız mıyız Sayın Koray Aydın?

- Konuyu Bakanlar Kurulu'nda masaya yatırır ve iyi analiz edersek, çıkarılacak çok ders var... Geleceği de bu derslere göre planlamalıyız.

- Yani?

- Daha dinamik olmalıyız... Ayrıca... Halktan kaçamayız.

***

Evet "ders almak" gerekiyor.

"Daha dinamik olmak."

Geleceği "yeniden planlamak."

Ancak... "Aynı kadroyla" olmasa gerek.

***

Yaşar Okuyan da "attan düşenin halinden anlayacak" Bakanlardan.

Zira...

Marmara depreminden sonra "bölgeye" en çok gidenlerden biri de oydu.

Ve "son deprem... Ankara depremi" meydana gelince...

Yaşar Okuyan, bir toplantıda, gırtlağını yırtarcasına bağırmaya başladı:

- Bu ülke adam gibi yönetilirse... Bütün sorunlar çözülür... Ama önce... Adam gibi yönetim.

***

Dün, Koray Aydın'la konuştuktan sonra, Yaşar Okuyan'ı aradık. Samsun'daymış.

Konuşamadık.

Konuşabilseydik, soracaktık:

"Türkiye nasıl yönetiliyor" diye.